Hakikaten çok ilginç bir memlekette yaşıyoruz.
Mesela, en büyük dertlerimizden biri trafik terörü, trafik kazaları değil mi?
Kesinlikle öyle..
Ama gelin görün ki, bu konuda yıllardır bir adım öteye geçemiyoruz, şartları iyileştiremiyoruz.
Günlük kaza rakamlarında hiç eksilme olmuyor.
Kayıplarımız hiç azalmıyor.
Yaralarımız ve hasarlarımız hiç düşmüyor.
***
Fakat, işin daha da ilginç bir yönü var.
Aslında, trafik kazalarına neden olan veya en çok kazanın yaşandığı yollar, kavşaklar ve kara noktalar hep aynı.
Kazalar hep sabit bölgelerde oluyor.
Yani, rakamlar gibi onlar da hiç değişmiyor.
Ancak garip olan şu ki, sorunlar bu kadar net biçimde görünmesine rağmen, hiçbir yetkili buraları düzeltmeye, biraz olsun önlem almaya
çalışmıyor.
Her şey aynı tas, aynı hamam şeklinde devam edip gidiyor.
İşte bunu anlamak gerçekten çok zor.
***
Bakın şimdi..
İzmir trafiğinin nabzını tutan Radyo Trafik’e ulaşan bilgilere ve diğer istatistiklere göre, 2024’ün ilk 6 ayında kentte 5 bin trafik
kazası meydana geldi.
Son yılların raporlarına bakıldığında, İzmir’de senelerdir değişen bir şey olmadığı açıkça göze çarpıyor.
Aylık kaza sayıları, ölü ve yaralı oranları ile en çok kaza olan yollarda ve kara noktalarda hemen hemen aynı tablo ortaya çıkıyor.
Peki, neresiymiş o kara noktalar, neresiymiş senelerdir kazalara sebep
olan yerler?
Bir numaralı sanıklar şunlar:
DGM Köprüsü, ESBAŞ Alt Geçidi, Hilal Köprüsü, Tepecik Köprüsü, Bayraklı Tünelleri,
Gaziemir Alt Geçidi, Meles hizası, Altınyol Sahil Yolu, Tarihi Su Kemerleri Bölgesi..
***
Ve gelelim 2024 yılının ilk 6 ayına, yani Ocak-Haziran dönemine..
Bu zaman içinde en fazla nerelerde kaza yaşanmış?
Yine aynı yerlerde..
DGM Köprüsü, ESBAŞ Alt Geçidi, Hilal Köprüsü, Tepecik Köprüsü,
Bayraklı Tünelleri,
Gaziemir Alt Geçidi, Meles hizası, Altınyol Sahil Yolu, Tarihi Su Kemerleri Bölgesi..
***
Ehh..
Hal böyle olunca, insanın sorası geliyor tabii ki..
Trafikten, kazalardan, yollardan sorumlu her türlü kurumdaki yığınla yetkili, senelerdir gözümüzün içine içine sokulan ve artık kronikleşen bu sıkıntıları nasıl görmezler ve neden çözmeye uğraşmazlar?
Aynı yerlerde kaza oranlarını düşürmede, kara noktalara önlem almada neden bu kadar yetersizler?
Sanıklar belli, kusurlar belli, problem belli ise, niye çare için yüklenmezler?
Neden, neden, neden?
