Boyun ağrının sebebi diş sıkmak olabilir mi?
Halk arasında diş gıcırdatma ya da diş sıkma olarak da bildiğimiz ‘bruksizm’, toplumun yaklaşık olarak %70’ini etkileyen modern çağın en yaygın hastalıklarından birisidir. Bruksizm tablosu kadınlarda daha sık görülmektedir ve oluşumunda genellikle huzursuzluk, anksiyete ve stres faktörleri rol oynamaktadır. Normal çiğneme kuvveti yaklaşık olarak 27 kg’dir ve diş sıkarken uygulanan ısırma kuvveti ise yaklaşık olarak 400 kg kadardır. Bu oran diş sıkmanın kişilerde önemli fiziksel problemler oluşturabileceğini göstermektedir.
Bruksizmin etkileri
Bruksizmi olan kişilerde genellikle çene ağrısı ve baş ağrısı görülmektedir. Bu durum devam ettiği takdirde çene kaslarında oluşan gergin ve hassas noktalar çene ve başta meydana gelen ağrıların kronikleşmesine neden olabilmektedir. Tedavi olmaksızın devam eden bruksizm tablosu aynı zamanda çene ve diş yapısında deformasyonlar meydana getirebilmektedir.
Yapılan çalışmalarda bruksizmin yalnızca çene bölgesinde değil vücuttaki diğer bölgelerde de problemler oluşturabildiği gösterilmiştir.
Diş sıkma problemi migren oluşumunu tetikleyebilmekte veya semptomların artışına neden
Hangi Tip Tuvaletleri Tercih Etmeliyiz?
1800'lü yıllarda kraliyet ailesi için oturmalı tuvaletler yapılıyordu. O zamandan bu yana teknolojinin gelişmesiyle alafranga diye isimlendirilen klozet modelleri yapılmaya başlandı. Alaturka tuvaletler ise asla eski tip ve önemini yitirmiş bir tuvalet değildir. Çok yaygın olmasada insanların sağlığı için alafranga görünümünde ama alaturka işlevinde olan tuvaletler tasarlanmaya devam ediliyor.
Ülkemizde ise modern yapılarda nerdeyse her evde artık alafranga tuvalet mevcut. Anadolun pek çok yerinde halan daha eski tip tuvalet yani alaturka tuvaletler kullanılmaktadır. Hangisi bizler için en uygunudur? Bilim bu konuda ne söylüyor?
- Kolon kanseri, kabızlık ve hemoroid gibi sorunların modern tuvaletlerde daha fazla olduğu anlaşılmıştır.
-Alafranga tuvaletlerde, omurga ve leğen kemiğinin alt kısmında (pelvik taban) daha fazla problemlerin olduğu tespit edilmiştir.
-Eski tip tuvaletlerde idrar yolu enfeksiyonlarının daha az görüldüğü sonucuna varılmıştır.
-ileri seviyedeki bel fıtığı hastalarının ıkınarak iç basıncın artması sonucunda fıtığın sinire basıncı artmaktadır. Bel fıtığı hastaları için alaturka tip tuvaletler önerilmektedir. Ayrıca bel
Sigara İçmek Bel Ağrısı Yapar mı?
Dünya nüfusunun % 65 ile 80’i hayatlarının bazı dönemlerinde bel ağrısından şikayet etmektedir.. 65 yaş üstünde en fazla görülen rahatsızlık nedeni kas-iskelet sistemine ait olup, bu durumda % 51.7 oranıyla en sık rapor edilen bel ve omurga rahatsızlıklarıdır. Bel ağrılarının büyük bir bölümü kronik ve mekanik kökenlidir. Bel ağrısının nedenlerine bakıldığında kişinin öğrenim düzeyi, mesleki ve kişisel risk faktörleri olmak üzere pek çok etken rol oynamaktadır. Belin çok fazla kullanıldığı işlerde görev almak, titreşme maruz kalmak, yoğun çalışmak, iş memnuniyetsizliği gibi etkenlerin bel ağrısına neden olduğu düşünülen risk faktörlerine yönelik pek çok çalışma yapılmıştır. Bu risk faktörlerinden biri olan sigara içme alışkanlığının da bel ağrısıyla ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
Sigara tütününde bulunan nikotin, kan damarlarını daraltarak oksijenin gerekli dokulara yeterli miktarda taşınmasını engel olmaktadır. Yeterli miktarda oksijen iletilemediği için omurgada yastık ve darbe emici gibi görev yapan disklerin beslenmesi bozulur. 34,500 kişi üzerinde yapılan çalışmada sigara içmeyen kişilerin %23’ünde bel ağrısı
Korse Kullanımı Kamburluğu Azaltır mı?
Sağlıklı bir insanın omurgasına arkadan bakıldığında omurga tamamen düz bir hat şeklinde, yandan bakıldığında ise bel ve boyun bölgesinde öne doğru hafif kavisli (lordoz) ve sırt bölgesinde ise arkaya doğru hafif bir kamburluk “kifoz“ olmalıdır. Omurganın torakal yani sırt bölgesinde yer alan fizyolojik olarak normal kabul edilen kifoz açısı 20-55 derecedir. Bu snırların ötesindeki kifoz açısı kifoz (kamburluk) olarak isimlendirilmektedir.
Kifoz (kamburluk), doğuştan veya belirli bir yaştan sonra duruş bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkabilir. Günümüzde daha sıklıkla görülen kifoz tipi yanlış pozisyonda durmaya bağlı gelişen ‘’postüral kifoz’’ dur.
Postüral kifoza neden olan faktörler
-Omurga çevresindeki kas kuvvetlerinde dengesizlik
-Ergonomik olmayan oturma ve yatma pozisyonları
-Fiziksel kondüsyon yetersizliği
-Uzun süreli tablet, bilgisayar ve cep telefonu kullanımı olarak sayılabilir.
Topuklu Ayakkabı Zararlı mıdır?
Birçoğumuzun kullandığı ayakkabıların tekrar eden ayak, diz, kalça ve bel ağrılarımızın nedeni olabileceğini düşündünüz mü? Kullandığımız ayakkabıların burun kısmı dar, basık ve topuğu da yüksek ise, dışarıdan daha estetik görünse ve modaya uygun olsa da ne yazık ki vücut mekaniğimize zarar veriyor olabilir. Özellikle kadınların vazgeçilmez aksesuarlarından birisi olan topuklu ayakkabılar estetik görüntüsünün yanında birçok probleme neden olabilmektedir. Peki yüksek topuklu ayakkabıların sebep olduğu problemler nelerdir?
Ayak ve ayak bileği problemleri
12 cm yüksekliğinde topuklu ayakkabı giyen kişilerle yapılan bir çalışmada 1 saat sonunda ayak altında ölçülen basıncın %34 oranında arttığı tespit edilmiştir. Ayak tabanındaki basınç artışına bağlı olarak da ayakta bazı deformiteler meydana gelebilmektedir. Topuklu ayakkabı giyen kişilerde sıklıkla ‘’halluks valgus’’ adı verilen ağrılı bir ayak baş parmağı deformitesi görülmektedir. Bu deformitede tipik olarak baş parmağın kökü içe doğru eğrilerek iç tarafta bir çıkıntı oluşturur, baş parmak uç kısmı ise dışa doğru döner. Sık görülen bir diğer deformite de ayakların ayakkabı ucuna itilmesine
Boyun Düzleşmesi Nedir?
Günümüzde postür bozuklukları, disk problemleri, bel ve boyun ağrıları gibi bir çok kas iskelet sistemi rahatsızlığının erken yaşlardan itibaren ortaya çıktığı görülmektedir. Bu problemler arasında yer alan boyun ağrısı, görülme sıklığı hızla artan ve kişinin yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen bir durumdur. Bu durumun nedeni ise genellikle modern yaşamın getirdiği ve çok da yabancı olmadığımız hareketsizlik, kilo alımı, uzun süre yanlış pozisyonda kalınması gibi faktörleri içeriyor. Bu faktörler devam ettiği takdirde boyun fıtığı gibi daha ciddi problemlerin oluşması da kaçınılmaz hale geliyor. Aslında boynumuz daha ciddi problemler oluşmadan önce de bizim için önemli bir takım klinik sinyaller veriyor. En sık karşılaştığımız sinyallerden birisi de ‘boyun düzleşmesi’ dir. Peki düzleşme ne anlama gelmektedir? Normalde omurgamıza yandan bakıldığında bel ve boyun kısmında öne doğru ‘C’ şeklinde birer lordoz (kavis) olması gerekmektedir. Ancak boyun düzleşmesi olan kişilerde, boyundaki öne doğru olması gereken bu kavisin azaldığı ve düzleştiği, hatta daha ileri vakalarda kavisin ‘ters C’ şeklini aldığı, yani olması gereken kavisin tam tersi yönde
Arka Cepte Cüzdan Taşımak
Birçoğumuz arka cepte cüzdan taşıyoruz. Sizce bu alışkanlığın bize bir zararı var mı? Varsa da nedir? Kadınlardan ziyade daha çok erkeklerin yaptığı bir hata ne yazık ki. Arka cepte cüzdan taşıdığımızda, bir de o cüzdan arka cepteyken oturduğumuz zaman leğen kemiğinin bir tarafı diğerine göre yükselmektedir. Bu durum başta sıkıntısız gibi görünse de yıllarca arka cebinde cüzdan taşıyan birisinin leğen kemiğinde seviye farkına ve zamanla omurgada eğilmeye sebep olmaktadır. Çarkların dişlilerinden birisi bozulduğunda nasıl ki sistemin tamamı etkileniyor ve makinada aksaklık gözüküyorsa, leğen kemiğindeki bu yükseklik farkı, benzer etkiyle zincirleme aksaklıklara sebep olacaktır. Omurgadaki eğilme ve çevre kaslardaki bağlardaki zorlanma başta masum olsa da zamanla bel fıtığına kadar ilerleyen ve ciddi ağrılara sebep olan durumlara neden olmaktadır.
Her gün tekrarlayıcı olarak çoğunlukla erkeklerin arka ceplerinde cüzdan taşıma ve üzerine oturma gibi alışkanlıklarının yaşam boyu devam etmesi durumunda omurganın yanlış pozisyonda tutulmasına bağlı kayma olmaktadır. Ayrıca arka cepteki cüzdan siyatik sinire baskı uygulayarak zamanla bacağımızda
Bel Fıtığı Nedir?
Boyun kısmından başlayıp kuyruk sokumu da dahil olmak üzere aşağıya kadar uzanan ve omuriliğin içinden geçtiği 31 adet omur vardır. Bu omur kemiklerinin arasında hareketi kolaylaştıran, omurganın dayanıklı olmasını sağlayan ve darbeleri önleyen diskler bulunmaktadır.
Bu diskler içten dışarı doğru katmanlar oluşturacak şekilde iki kısımdan meydana gelir. Dıştaki koruyucu katman özelliğini kaybedince ya da bir travma ile zarar görünce içte bulunan yumuşak katman dışarıya doğru taşmaya başlar. Bu dışarıya doğru taşan (fıtıklaşan) kısım omurilik kanalındaki sinirlere temas eder ve sinirleri sıkıştırır.
Bel Fıtığı Kimlerde Daha Fazla Görülür?
Genellikle 30 ile 50 yaş arasındaki kişilerde görülme oranının yüksek olmasına rağmen, hemen hemen her yaşta ortaya çıkabilen bel fıtığı yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkiliyor. Bel fıtığının oluşmasında %75 oranında genetik faktörlerin etkili olduğu bulunmuştur. Kalan %25’lik kısım ise kötü postural alışkanlıklar, aşırı kilo, ağır yük kaldırma, sigara, stres, yanlış egzersiz, az su tüketimi gibi kişinin kendisinden kaynaklı faktörleri kapsamaktadır. Bazı postural bozukluklar, bel fıtığı riskini