İyi yıllar dilemekle, yıl da, ay da, gün de ‘iyi’ olmuyor! ‘Böyle bir günde canınızı sıkmak istemiyorum’ demeyeceğim. Hâlâ canı sıkılmamış olan varsa, sıkılsın artık canınız! Ayrıca, ne sıkılmak bilmez bir ‘can’mış bazılarınınki, savaş olur sıkılmaz, deprem olur sıkılmaz, insanlar üç kuruş uğruna düştükleri karlı dağ yollarında bombalanır sıkılmaz! Yetti artık, bu ruhunu çoktan teslim etmişken bedeni göbek atmaya devam eden vurdumduymazların eğlenceleri! Yetti artık, insaniyetini çoktan toprağa vermişken çenesi işlemeye, eli yazmaya devam eden çok bilmişlerin laf kalabalığı! Yetti artık, tek derdi canını sıkmamak olan, ‘ölü canlar’ın ruhsuz, duygusuz dünyası. Yetti artık, yas tutmayı bilmeyenlerin bitmez tükenmez kutlamaları!
Somali’de gözyaşı dökenler...
Bakın, Somali’de aç çocuklar için gözyaşı döken ‘sanatçılar’, Van depremine yardım gösterisi programlarda çalgılı türkülü ağıt yakanlar, böylesi feci bir yılın başında çalıp söylemeye devam ediyor. Hadi onlar, gözyaşları sahte, duyguları kurmaca kadın ve erkek pilli bebekler. Geçmişin hesabını sorarken mangalda kül bırakmayan ‘çok bilmiş’lerin çoğunun da sesi kısılmış. Nasılsa geçmişin hesabını sormak kolay, nasılsa geçmişin sorumlularının gazabına uğramak gibi bir tehlike yok. Bugünün hesabını sormaktan kaçmak için hesaplaş hesaplaşabildiğin kadar, bugün olanlar karşısında susma hakkını kullanmak için bağır bağırabildiğin kadar. Korkaklığı örtbas etmek için ölmüşlere meydan okuyan sahte cesaret, suskunluğu gizlemek için kuru gürültü! Hepsi bu.
Sonu bugünü hesaba çekmeye varmayan geçmişle hesaplaşma ancak ahmakları oyalar. Egemenlerin demeçlerinden ‘fal tutma’nın, oturduğu yerden özgürlük ‘dileme’nin, demokrasi ‘dilenme’nin hak ettiği, daha çok sindirme, daha çok yıldırma. Utançtan kızarmayan yüzlerin hak ettiği, daha çok morarmak. Sızlamayan vicdanların hak ettiği, daha çok kararmak. Haksızlık karşısında susan dillerin hak ettiği, daha çok tutulmak. İşte yeni yıl maskeli balosunun kahramanları bunlar! Yeni yıl takvimde yeni, ama aslında çok eski, insanlık tarihi kadar eski. Kutlanacak bir şey yok.
Hasan Cemal’i kutluyorum
Kutlanacak, umut bağlanacak tek şey, daha iyi bir yıl ve gelecek için bir şeyler yapanlar, hiç olmazsa ses verenler, o da olmazsa böyle bir insanlık tablosu karşısında buğz edenler. Bu vesile ile, Hasan Cemal’i özel olarak kutlamak istiyorum. Zira, geçmişte sol siyasetten uzaklaşma sürecini anlattığı kitap dolayısı ile eleştiri hedefi yaptığım Hasan Cemal, zor zamanda cesaretle konuşmaya devam ederek beni mahcup etti. Bu tür mahcubiyetler bana umut veriyor. Bir kez daha gördük ki, asıl mesele lafta solcu olmak değil, her şeyden önce vicdanlı, hakkaniyetli ve cesur olmak. Yoksa, bakın hâlâ solculuğu kimseye bırakmayanlara, şu kara günlerde, meleklerin cinsiyetini tartışır gibi, sosyalizm tartışmasına girişmişler, geçinip gidiyorlar.