Natalie Portman ve Ashton Kutcher’lı romantik komedide, son yılların gözde konusu “sadece fiziksel ilişki isteyen kadın” işleniyor
Tek tük istisnalar dışında Hollywood çıkışlı romantik filmler cephesinde yıllardır yeni bir şey yok. Ama şu sıralar moda konu, bağlanmaktan korkan ve sadece fiziksel bir ilişki isteyen bir kadının zamanla adamı sevgili olarak istediğine karar vermesi... Daha geçtiğimiz aylarda bu konuya melodram açısından yaklaşan “Aşk Sarhoşu / Love and Other Drugs” izlemiştik. Bu hafta vizyona giren “Bağlanmak Yok” da aynı yolu takip ediyor.
Emma başarılı bir doktor. Erkek kahramanımız Adam ise ünlü bir babanın zibidi oğlu ama altın gibi bir kalbi var! İlk kez 14 yaşındayken tanışan ikili 20’li yaşlarında fiziksel olarak ikisini de memnun eden bir ilişki kuruyor. Adam zamanla Emma’ya âşık oluyor ama Emma kolay kolay Adam’ı sevgilisi olarak kabul etmiyor.
Önemli komedi yönetmenlerinden olan Ivan Reitman, bu konuyu seksle ilgili birçok espri ve filme herhangi bir katkıda bulunmayan bir dolu yan karakterle destekliyor. Ama film bütün olarak ne yeni bir şey sunuyor ne de sinemada sıkılmadan geçebilecek saatler vaat ediyor. Bildik, tanıdık ne kadar klişe varsa, tekrar ısıtıp önümüze koyuyor.
“Bağlanmak Yok / No Strings Attached”Yön.: Ivan Reitman
Oyn.: Natalie Portman (Emma), Ashton Kutcher (Adam), Kevin Kline (Alvin)
Sen.: Elizabeth Meriwether
Gör.: Rogier Stoffers
Müz.: John Debney
Uzaylılar saldırıyor, ordu göreve!
The Texas Chainsaw Massacre: The Beginning”in yönetmeni Jonathan Liebesman’ın imzasını taşıyan bilimkurgu “Dünya İstilası: Los Angeles Savaşı / World Invasion: Battle Los Angeles”, ilk bakışta sıradan bir uzaylı istilası filmini andırıyor. Uzaylılar sularımızı çalmak için dünyaya saldırıp özellikle metropolleri yerle bir ediyorlar. Metropoller dedik ama film sadece Los Angeles’la ilgileniyor tabii ki. Bu işgal sırasında bir deniz piyadesi birliğinin peşine takılıp onların sivilleri kurtarmalarına ve başka pek çok kahramanlıklarına şahit oluyoruz.
Aslında film bir bilimkurgudan çok ABD halkına asker sevgisi aşılamak için çekilmiş bir yapımı andırıyor. “Ordumuz her şeyimiz” mesajı veren filmde, deniz piyadelerinin, “Vatan toprağı, bayrak” konulu nutuklar çekmedikleri ve kendi aralarında askeri ve duygusal anlar yaşamadıkları anlar bir bilgisayar oyunundan fırlamış gibi.
“Dünya İstilası: Los Angeles Savaşı / World Invasion: Battle Los Angeles”
Yön: Jonathan Liebesman
Oyn: Aaron Eckhart (Michael Nantz), Ramon Rodriguez (William Martinez), Bridget Moynahan (Michelle)
Sen: Christopher Bertolini
Başarısız yazardan süper insanaİllüzyonist”in yönetmeni Neil Burger’ın yönettiği, Alan Glynn’in “The Dark Field” adlı romanından uyarlanan “Limit Yok / Limitless”ın ana karakteri Eddie (Bradley Cooper) adında başarısız bir yazar. Eddie, beynini tamamen kullanmasına yarayan bir ilaç almaya başlıyor. Ancak bu ona başarı getirse de peşine onu öldürmek isteyen adamlar takılıyor. Cooper’ın yanı sıra “Parlak Yıldız / Bright Star”dan hatırlanabilecek Abbie Cornish ile Robert De Niro’nun da rol aldığı film, yurtdışında ortalama eleştiriler aldı ve mizahı ihmal etmediği için övüldü.
Önce Cumhur, sonra İlham
Geçtiğimiz sezon karşımıza “Hadigari Cumhur”la çıkan Harun Özakıncı’nın yeni filmi “Yürügari İbram”da komşu Yunan adalarında yaşayan birine âşık olan İbram’ın yaşadıkları anlatılıyor. Filmde aralarında Esin Helvacı ve Ethem Dural’ın bulunduğu isimler rol alıyor.
Altın Küre kazandırdıBaşrolündeki Paul Giamatti’ye Altın Küre Ödülleri’nde müzikal ve komedi dalında En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandıran “Benim Hikayem / Barney’s Version”ın ana karakteri Barney adında Kanadalı bir televizyon yapımcısı. Giamatti’nin canlandırdığı Barney, filmde üçüncü evliliğinin arifesinde bizlere ilk iki evliliğinin hikayesini anlatıyor.
Dustin Hoffman’ın da önemli rollerden birinde karşımıza çıktığı film, yılın sevilen komedilerinden biri oldu.
İddialı kadrodan geniş aileNurgül Yeşilçay, Nejat İşler, Celile Toyon, Suzan Aksoy, Settar Tanrıöğen, Hüseyin Avni Danyal ve Ragıp Savaş’ın da aralarında olduğu iddialı bir oyuncu kadrosunu bir araya getiren yeni Handan İpekçi filmi “Çınar Ağacı”, geniş bir aileyi anlatıyor. Adviye hanım dört çocuğunun evleri arasında gramofonu, bir Atatürk resmi ve çiçekleriyle mekik dokuyan emekli bir öğretmen. Ve bütün çocukları evliliklerinde sorunlar yaşıyor. Pazar günleri bir çınar ağacının altında, piknikte bir araya gelen bu geniş ailenin fertleri, Adviye hanımı huzurevine yatırmayı tartışmaya başlıyorlar.
İlk başta komedi gibi başlayan film, olaylar ilerledikçe melodrama dönüyor. Ancak film sünepe oğul, okumuş sert kız çocuğu gibi karikatür karakterler ve tahmin edilebilir olaylarla ilerliyor. Filmde Nurgül Yeşilçay’ın oyunculuğu olumlu anlamda dikkat çeken ender yönlerden biri ama “Çınar Ağacı” genel olarak aileleri konu alan televizyon filmlerini andırıyor.
1990’larda Özgür GündemSedat Yılmaz’ın ilk filmi “Press” 1990’larda geçiyor ve Özgür Gündem gazetesinin Diyarbakır bürosunda yaşananları anlatıyor. Basın özgürlüğünün tartışıldığı bu dönemde gündeme de denk düşen “Press”te Sedat Yılmaz’ın yönetmenliği etkileyici. Yılmaz, 1990’lar atmosferini yakalayabiliyor ve bu gerginliği film boyunca sürdürüyor. Karakter yaratımı açısından başarılı ve serinkanlı duruşuyla dikkat çeken film, geçen yıl Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal için yarışmıştı.