Tom Hanks bu kez yönetmen

Filmin odağında yer alan karakterleri Tom Hanks ile
Julia Roberts canlandırıyor.

Arada sırada kameranın önünden arkasına geçip, film yöneten aktörlerden biri de Tom Hanks. Oyuncu 1996 tarihli ilk yönetmenlik denemesi “That Thing You Do!”nun ardından “Larry Crowne” ile bir kez daha beyazperde için yönetmen koltuğuna oturuyor.
Filme adını veren ve Tom Hanks tarafından canlandırılan ana karakter Larry Crowne, yıllarca ABD donanmasında çalışmış eski bir asker. Üniversite eğitimi almamış olduğu için süpermarketteki işinden kovuluyor. Bunun üzerine üniversiteye başlıyor. Burada hem yeni arkadaşlar ediniyor hem de hayattan bezmiş, aksi hocası Mercedes’e ilgi duymaya başlıyor.
Saflık derecesinde iyimser bir bakış açısına sahip filmde, senaryoyu birlikte kaleme alan Hanks ve Nia Vardalos’un karakterleri geliştirmek, mantıklı sebep-sonuç ilişkileriyle insanlar arasında bağlar kurmak gibi bir kaygıları yokmuş gibi gözüküyor. Ticari filmlerin sevilen oyuncuları Hanks ve Roberts’ın canlandırdığı ve romantik komedinin ana eksenini oluşturan çift arasında bir kimyadan bahsetmek mümkün değil. Tom Hanks’in sıradan bir yönetmenlik sergilediği film, bu basit şartlar yerine getirilmediği için ticari formülleri bile tam olarak uygulayamıyor.

“Larry Crowne”
Yön.: Tom Hanks
Oyn.: Tom Hanks (Larry Crowne), Julia Roberts (Mercedes Tainot), Wilmer Valderrama (Dell Gordo), Gugu Mbatha-Raw (Talia)
Sen.: Tom Hanks, Nia Vardalos Gör.: Philippe Rousselot
Müz.: James Newton Howard

“Kiracı”
Kısa süren flört saplantıya dönüşürse

Yönettiği müzik videolarıyla tanınan Antti Jokinen’in imzasını taşıyan korku filmi “Kiracı / The Resident”in başrolleri Hilary Swank ile Jeffrey Dean Morgan paylaşıyor. Sevgilisinden ayrılan doktor Juliet Devereau (Swank) ucuza güzel bir daire tutar ve ev sahibi Max’le (Morgan) flört etmeye başlar. Bu flört kısa sürse de Max, Juliet’e bir saplantı geliştirmiştir.
Kartlarını erken açan film, olaylar belli olduktan sonra korku atmosferini veya gerilimi sürdüremiyor. Ancak korku sinemasının ikonlarından Christopher Lee’nin filmdeki kısa rolü, bu türün sevenleri için hoş bir sürpriz.




“Ölüm Odası”

Sohbet odasındayız

Japon sinemasının önde gelen korku filmi yönetmenlerinden Hideo Nakata’nın (“Ringu”, “Dark Water”) yeni filmi İngiliz yapımı “Ölüm Odası / Chatroom”. Aaron Johnson, Imogen Poots ve Matthew Beard’ın rol aldığı filmde, internette bir sohbet odasında bir araya gelen bir grup genç, aralarından birinin kötü yönlendirmesiyle suça bulaşıyor. Film, Enda Walsh’ın tiyatro oyunundan uyarlandı.




“Aşk ve Küller”

2010’un en iyilerinden

Yurtdışında 2010’un en çok konuşulan ve beğenilen filmlerinden biri olan “Aşk ve Küller / Blue Valentine”, başroldeki Michelle Williams’a da En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığı getirdi. Williams’a başrolde Rylan Gosling’in eşlik ettiği ve Derek Cianfrance’nın yönettiği film, evli bir çiftin ilişkilerinin evrelerine odaklanıyor.

1970’ler İskoçya’sının serserileri
Saygın İskoç aktör Peter Mullan’ın yönettiği “Serseriler / Neds”, 1970’lerde geçiyor. Film, okulda başarılı olmak için kendisini paralayan John McGill’in sınıfsal ve ailevi sorunlara katlanamayarak şiddet eğilimli sokak serserilerinin arasına karışmasını konu alıyor. “Serseriler” konusunu benzer bir alt kültür filmi olan “This Is England” kadar derli toplu işleyemiyor ve John’u etkileyen şartlara ilgili boşluklar bırakıyor. Bunlara rağmen işlediği konu itibarıyla dikkat çeken bir yapım.