Luc Besson’un başrolüne Scarlett Johansson’ı yerleştirdiği aksiyonu “Lucy”, beyin kapasitesinin tümünü kullanmaya başlayan bir kadını anlatıyor
Hollywood ile Hollywood’a öykünen ana akım Fransız sinemasının yapımcılığı arasında mekik dokuyan Fransız sinemacı Luc Besson, başrolüne neslinin yıldızı Scarlett Johansson’ı yerleştirdiği bilimkurgu aksiyonu “Lucy” ile filmografisinin son döneminin
en iddialı filmine imza atıyor.
Filme adını veren Lucy, Tayvan’da öğrenci ve erkek arkadaşının taşımasını istediği bir bavulla uyuşturucu kuryeliği yapıyor. İşler karıştığında beyin kapasitesini artıran bir uyuşturucu kanına karışıyor. Lucy’nin hayatındaki yeni süreçte hem beyinsel hem fiziksel kapasitesi akıl almaz seviyelere yükseliyor. Edindiği beceriler arasında telekinezi, beyinsel zaman yolculuğu da var. Ayrıca acı hissetmiyor. Dolayısıyla yenilmesi çok zor bir güce dönüşüyor. Filmde Morgan Freeman, ona yardımcı olmaya çalışan bir profesör rolünde.
“Saçma ama eğlenceli”
Besson, “Nikita”nın da aralarında olduğu filmlerinde kullanmayı pek sevdiği savaşçı kadın tipine “İnsan, beyninin yüzde 10’unu kullanıyor” klişesini ekliyor. Filmin gösterime girdiği ülkelerde aldığı eleştiriler benzer bir eksende birleşiyor: “Saçma ama eğlenceli.” Bu eleştirilerin iki tarafı da var. Aralarında The Atlantic dergisinin eleştirmeni Christopher Orr, Scarlett Johansson’ın karizmasını bir kenara ayırarak, filmin saçmalıklarını saymakla bitiremiyor ve “Lucy”yi Besson’un kariyerinin şimdilik en kötü filmi olarak tanımlıyor. Diğer yandan Guardian’da yazan Jordan Hoffman, Besson’un “Beşinci Element”ten beri en iyi filmiyle karşı karşıya olduğumuz görüşünde.
“Lucy”
Yön.: Luc Besson
Oyn.: Scarlett Johansson (Lucy), Morgan Freeman (Profesör Norman), Min-sik Choi (Jang), Amr Waked (Pierre Del Rio) Sen.: Luc Besson
Gör.: Thierry Arbogast Müz.: Eric Serra
Hafta Sonu
Hayat değiştiren bir hafta sonu
Kuir sinemaya İngiltere’den yapılan muhteşem katkı “Hafta Sonu / Weekend”in hikayesi, adı üzerinde bir hafta sonunda geçiyor. Nottingham’da cankurtaranlık yapan Russell, bir arkadaş buluşmasından sonra gittiği gay barda Glen’le tanışıyor ve tek gecelik bir ilişki yaşıyor. Ertesi sabah Glen bir sanat projesi için birlikte geçen gecelerini anlatmasını istiyor. Bu konuşma ikisinin görüşmeyi sürdürmesinin başlangıcı oluyor. Ancak zamanları kısıtlı çünkü Glen iki gün sonra Amerika’da iki yıllık bir sanat okuluna gidecek. Film sinema tecrübeleri olmayan iki aktöründen, Tom Cullen ve Chris New’dan aldığı performansı, gerçekçi diyaloglar ve sinema anlayışıyla birleştiriyor. İzlenmesi gereken bir yapım.
Liseli Polisler 2
Liseli polisler artık üniversiteli
Aynı adlı televizyon dizisinden yola çıkan 2012 yapımı “Liseli Polisler”, gişede başarı elde edince devam filmi gecikmedi. “Liseli Polisler 2 / 22 Jump Street”te okullara gizli kimlikle giren iki polisi bir kez daha Jonah Hill ve Channing Tatum canlandırıyor. Bu kez polislerin gizli görev yeri bir üniversite. Bir cinayet de işleyen uyuşturucu satıcısının peşindeler ve komedi ile aksiyonu birleştiren maceralar yaşayacaklar. Sadece başrol oyuncuları değil, filmi yöneten ikili Phil Lord ve Christopher Miller da ikinci filmde değişmiyor.
Minuscule: Kayıp Karıncalar Vadisi
Diğerleri
l Böceklerin yaşamını konu alan “Minuscule” adlı Fransız televizyon dizisinin sinema uyarlaması “Minuscule: Kayıp Karıncalar Vadisi / Minuscule - La vallee des fourmis perdues”, animasyon türünde bir yapım. Helene Giraud ve Thomas Szabo’nun yönettiği film, iki karınca kolonisinin bir kutu küp şeker için girdikleri mücadeleyi ele alıyor.
l Burak Donay’ın yönettiği gençlik filmi “Ceza”, bir yazlığa giden gençlerin maceralarını anlatıyor.
DVD
HAFTANIN YENİSİ
“SERPICO”
“Serpico”, yönetmen Sidney Lumet’in önemli filmlerinden biri ve başrolündeki
Al Pacino’nun
akılda kalıcı bir performansını barındırıyor. 1973 yapımı bu suç filmi, dönemin Amerikan sinemasının kayda değer bir örneği.