Dev robotların canavarlarla çarpıştığı “Pacific Rim”in devam filmi “Pasifik Savaşı: İsyan / Pacific Rim Uprising”, aynı izleği takip etse de ilkinin gerisinde kalıyor.
Akla “Transformers”ı getiren ancak insanlar tarafından kumanda edilen dev robotların Godzilla misali canavarlarla mücadelesini konu alan 2013 yapımı “Pacific Rim”in devam filmi “Pasifik Savaşı: İsyan / Pacific Rim Uprising”, yine aynı formüle dayanıyor.
Ana karakter, ilk filmde Idris Elba’nın canlandırdığı Stacker Pentecost’un oğlu Jake. Canavar Kaiju’ların işgalinden 10 yıl sonrasında geçen filmde, Jake robot jaeger’lerin pilotlarının eğitildiği üsse eğitmen olarak döner. Dünya yeni bir tehdit altında kaldığında iş bir kez daha Jake ve arkadaşlarına düşecektir.
Ana akım eğlencenin Guillermo Del Toro yönetmenliğinde bir örneği olarak vaat ettiğini sunan ilk filmin izleği ikincide de takip ediliyor. Mizaha yer veren, kendisini ciddiye almayan ve izleyiciyi eğlendirmek dışında bir hedefi olamayan ilk filmin bu anlayışları “Pasifik Savaşı: İsyan / Pacific Rim Uprising”de de göze çarpıyor. Ancak Del Toro’nun eksikliği hissediliyor. İkinci film, ilkine göre daha dağınık ve an an çok karakterli yapısında kayboluyor. Devam filminin ilkinin gerisinde kalması kuralı bu seride de bozulmuyor.
“Pasifik Savaşı: İsyan / PacIfIc RIm UprIsIng”
Yön.: Steven S. DeKnight Oyn.: John Boyega (Jake Pentecost), Scott Eastwood (Nate Lambert), Cailee Spaeny (Amara Namani), Burn Gorman (Dr. Hermann Gottlieb), Charlie Day (Dr. Newton Geiszler) Sen.: Steven S. DeKnight, Emily Carmichael, Kira Snyder, T.S. Nowlin Gör.: Dan Mindel Müz.: Lorne Balfe
Kült TV programından
Kendisine bir takipçi kitlesi edinen “Gerçek Kesit” adlı televizyon programının sinema uyarlaması “Gerçek Kesit: Manyak”, Onur Ünlü’nün imzasını taşıyor. Film, annesine çok düşkün bir adamın yavaş yavaş aklını yitirmesini konu alıyor. Cahit Kaşıkçılar’ın senaryosunu yazıp başrolünü üstlendiği film, programın formatına sadık kalıyor ve bu programın takipçilerine hitap ediyor.
Bir boşanma hikayesi
XavIer Legrand’ın ilk filmi “Velayet / Jusqu’à la garde”, boşanan bir çift üzerinden hareket ediyor. Prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü ile dönen film, boşanan çiftin oğullarının velayetini almak için mahkemede konuştukları uzun bir planla açılıyor ve ardından kimin ithamlarında haklı olduğu üzerinden bir gizem ve gerilim yaratıyor. İzleyiciyi sürekli tahminlerde bulunduran “Velayet”, senaryosunun gücü ve oyunculuklarıyla övgü hak eden başarılı bir ilk film.