Robert Redford politik gerilimle geldi
Amerikan sinemasının efsane isimlerinden Robert Redford’ın hem yönetmenliği hem de başrolü üstlendiği politik gerilim “Geçmişin Sırları / The Company You Keep”te Redford bir kez daha favori ilgi alanına yöneliyor: Amerikan tarihinin önemli köşe taşları.
Bu kez üstünde durulan 1960’ların sol politik hareketleri.
İsimlerini Bob Dylan’ın “Subterranean Homesick Blues”undan alan Weatherman, sol öğrenci hareketinden ayrılan bir grup. Yer altına inip The Weather Underground ismini aldıktan sonra sivillere zarar vermeden hükümet binalarını patlatıyorlar. “Geçmişin Sırları”nda aynı adlı romandan uyarlanan kurmaca hikayede, The Weather Underground’un bir güvenlik görevlisinin öldüğü banka soygununa katılan üç üyesinden Sharon, 30 yıl saklandıktan sonra teslim olur. Yerel bir gazetede çalışan Ben de bu üç kişiden birini afişe eder: Küçük kızını büyüten avukat Nick Sloan. Ancak Sloan, durumu erken anlayıp kaçmaya başlar. Ben haberin, Sloan eski sevgilisi Mimi’yi bulmanın,
FBI ise Sloan’un peşindedir.
Ciddi isimlerden oluşan oyuncu kadrosundan iyi bir performans alan Redford, serinkanlı, olgun ve kendisinden beklendiği gibi belli bir seviyenin üzerinde bir politik gerilime imza atıyor.
Yan hikayeler sorunlu
1960’larda Vietnam’da ölen milyonlar için sokağa dökülen sol hareketin ideallerini bugünün ideallerden yoksunluğuyla karşılaştıran Redford, günümüzü melankolik buluyor. Ancak filmde nostaljik bir 1960’lar özleminden ziyade sisteme dahil olan, olamayan ve olmamayı seçen gibi değişik tipler var. Ancak bu seçimlerin nedenlerini beylik cümleler ve kısa karşılaşmalarla geçiştirip filmi
FBI, gazeteci Ben yan hikayeleriyle bölmeyi seçiyor. Bu durum da Amerikan tarihiyle ilgili hoşnutsuzlukları olduğunu bildiğimiz Redford’dan kendi nesliyle ilgili beklediğimiz keskin
ve derinlikli bir bakıştan yoksun
bir film çıkıyor. Nitekim filmin finalinde de Redford, politik bir çözümleme yerine tavrını aile değerlerinden yana koyuyor.
“Geçmişin Sırları / The Company You Keep”
Yön.: Robert Redford
Oyn.: Robert Redford (Jim Grant / Nick Sloan), Shia LaBeouf (Ben Shepard), Julie Christie (Mimi Lurie), Susan Sarandon (Sharon Solarz), Nick Nolte (Donald Fitzgerald)
Sen.: Lem Dobbs (Neil Gordon’ın aynı adlı romanından)
Gör.: Adriano Goldman
Müz.: Cliff Martinez
Çocuklardan büyüklere ders
Denıs Dugan’ın yönettiği 2010 yapımı “Büyükler / Grown Ups”ın devam filmi “Büyükler 2 / Grown Ups 2”yu da Dugan yönetiyor. Başrollerinde Hollywood komedilerinin ünlü ismi Adam Sandler’ın yanı sıra Kevin James, Chris Rock ve Salma Hayek var.
Filmde, Sandler’ın canlandırdığı Lenny Feder, ailesiyle birlikte çocukluğunun geçtiği Conneticut’a taşınıyor. Okulun son günü geldiğinde yetişkinler çocuklarının da yetişkinliğe adım attığı gerçeğiyle yüzleşiyor. Filmin yurt dışındaki eleştirmenler tarafından beğenilmediğini belirtelim.
Açılmayacak kutu açılıyor
Korku türündeki “Şeytan Tohumu / The Possesion”ın en önemli yönü yapımcı koltuğunda “Evil Dead” serisinin
yaratıcısı Sam Raimi’nin oturması. Filmin yönetmeni ise Danimarkalı Ole Bornedal.
Annesi ve babası yeni boşanmış küçük bir kız, bit pazarından antika bir kutu satın alır. Bu kutunun içinde tarih öncesinden kötü bir ruh vardır. Çocuğu lanetleyen bu ruhtan kurtulmak için boşanmış ebeveynlerin el ele vermesi gerekir. Filmin başrollerinde Jeffrey Dean Morgan, Kyra Sedgwick ve Natasha Calis var.
Arabaların ardından sıra uçaklarda
Pıxar Stüdyosu’nun “Arabalar / Cars” filmlerinin yan serisi olarak başlayan “Uçaklar / Planes”, ünlü Pixar’ın çıkardığı bir film değil; DisneyToon Stüdyosu’nun ilk filmi. Ancak hikaye olarak “Arabalar”ın gittiği yolda ilerliyor.
Ekin ilaçlamak için üretilmiş uçak Dusty’nin en büyük amacı, uçak yarışlarına katılmaktır. Kendisinden beklenmeyen bir azim sergileyen Dusty, eski bir savaş uçağının koçluğunda yarışmaya
hak kazanır.
3D seçeneğiyle vizyona giren “Uçaklar”, Pixar’ın “Cars”da tutturduğu seviyeye erişmekten uzak, ancak çocuk izleyicilere hitap eden bir animasyon. n
Sacha Baron Cohen komedileri “Borat” ve “Brüno”nun senaristi Dan Mazer, ilk kez “Bu Aşk Fazla Sürmez / I Give it a Year” ile yönetmenlik yapıyor. Bu İngiliz romantik komedisinin senaryosu da Mazer’a ait.
Film, reklamcı Nat (Rose Byrne) ve yazar Josh’ın (Rafe Spall) tanışıp kısa sürede evlenmesiyle başlıyor. Pek de birbirleri için yaratılmamış olan çift, kısa sürede kafa karışıklıkları yaşıyor.
Filmin kalbindeki çiftin evliliklerini yürütmesini değil, boşanmasını isteterek formülden uzaklaşan “Bu Aşk Fazla Sürmez”, zaman zaman ilişkiler üzerine akıl yürütmeye çalışan bir filme dönüşüyor. Mazer’ın Cohen filmlerine göre oldukça törpülediği mizahı ise ilgi çekici, sivri ve cesur olmaktan uzak. Geriye kalan, bağ kurulabilen karakterler olabilirdi. Ancak film, Nat ile Josh’a mutluluğu başkalarında bulup bulamayacaklarını merak edecek kadar sempati duyurmuyor. Geriye ilişkiler üzerine ahkam kesmekle, romantik komedi hislerini uyandırmak arasında kalan bir film kalıyor. Bu zaaflarına rağmen sadece formüllere bağlı kalan Hollywood romantik komedilerine kıyasla daha ilgi çekici...