En karizmatik ve güçlü grup liderlerinden Freddie Mercury’nin benzersizliğini yeniden canlandırıp beyazperdeye yansıtma denemesi tatsız bir çabanın ötesine gidemiyor
Dünyanın gelmiş geçmiş en karizmatik ve güçlü grup liderlerinden Freddie Mercury’nin benzersizliğini yeniden canlandırıp beyazperdeye yansıtmak mümkün mü? Adını Queen’in epik başyapıtından alan “Bohemian Rhapsody”, bu denemenin tatsız bir çabanın ötesine gitmeyeceğini gösteriyor.
Sacha Baron Cohen’in Mercury’i canlandıracağı haberiyle merakla beklenmeye başlanan film, yönetmen değişiklikleri ve setteki aksiliklerle ilerledi. Sonunda Mercury’nin “Me Robot” dizisinin yıldızı Rami Malek’e emanet edildiği şekliyle tamamlandı.“Bohemian Rhapsody”, Mercury’nin Queen’in üyelerine dahil olup grubu kurmasıyla başlıyor, efsane Live Aid performansıyla sonlanıyor.
AIDS nedeniyle hayatını kaybeden Mercury’nin gay kimliğini bir lanet olarak gösterme hatasına dahi düşen ve Mercury’nin sihrinin çok azını bile yakalayamayan film, derinliksiz müzik biyografilerine bir diğerini ekliyor. Ailesiyle, eşiyle ve grup üyeleriyle ilişkileri dağınık klişelerle ele alınırken, film müzik biyografileri formülünün düzgün bir uygulaması değil. Mercury’nin Farisi kökenli Faruk olarak başlayan ve topluma uyumsuzları temsil eden hikayesinin, parçalarına milyonların eşlik ettiği bir efsaneye dönüşmesi bir konser kaydının birkaç dakikasında bile yeterince dokunaklı. “Bohemian Rhapsody”, iki saati aşkın süresiyle bu birkaç dakikanın bile yanına yaklaşamıyor.
"BOHEMIAN RHAPSODY"
Yön.: Bryan Singer Oyn.: Rami Malek (Freddie Mercury), Lucy Boynton (Mary Austin), Gwilym Lee (Brian May), Ben Hardy (Roger Taylor), Joseph Mazzello (John Deacon) Sen.: Anthony McCarten, Peter Morgan Gör.: Newton Thomas Sigel
NOE'NİN DANSI
“Dönüş Yok” ve “Enter the Void”un yönetmeni Gaspar Noe, izleyicileri bölen yönetmenlerden. Her yeni filmi bir tartışma konusuna dönüşen Noe’nin Cannes Film Festivali’nin Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde gösterilen yeni filmi “Climax”, bir grup dansçının transa girmesi üzerinden ilerliyor. Noe’nin izleyiciye hazırladığı sürprizler büyük merak uyandırıyor.
Haftanın diğerleri
- Lasse Hallström’ün yönettiği Disney filmi “Fındıkkıran ve Dört Diyar / The Nutcracker and the Four Realms”, E. T. A. Hoffmann’ın kısa hikayesi “The Nutcracker and the Mouse King” ve ünlü balenin uyarlaması. Film, annesini kaybettikten sonra sihirli bir diyar keşfeden bir kızı merkeze alıyor. Keira Knightley, Mackenzie Foy, Helen Mirren ve Morgan Freeman’ın oyuncu kadrosunda bulunduğu “Fındıkkıran ve Dört Diyar”, renkli ve gösterişli dünyasına rağmen eski moda ve heyecan yaratmayan bir aile filmi.
- Umut Aral’ın imzasını taşıyan “İyi Oyun”, kendisini bir video oyunun içinde bulan bir genci konu alıyor. Ömer Can’ın yönettiği, başrollerini ise Murat Dalkılıç ile Melis Sezen’in paylaştığı “Dünya Hali”, romantik komedi türünde. Mehmet Sağlam’ın yönettiği korku “Ecinni” ise haftanın diğer bir yerli yapımı.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024