“İki Kadın, Bir Erkek” sıra dışı karakterler üzerinden aile kavramını işleyen ve beğenilen bir komedi
Dört dalda Oscar adayı olan ve Julianne Moore, Annette Bening ve Mark Ruffalo gibi üç önemli ismi bir araya getiren filmde, Jules ve Nic uzun süredir birlikte olan bir çift. Jules ve Nic’in suni döllenmeyle doğan çocuklarından Joni 18 yaşına giriyor. Erkek kardeşi Laser’ın isteğiyle ve Joni’nin girişimiyle iki çocuk, biyolojik babalarıyla tanışıyorlar. Babaları Paul, Nic hariç ailede herkesin hayatında rol oynamaya başlıyor ve yavaş yavaş hayatlarına dahil oluyor. Bu durum da ailedeki dengeleri bozuyor.
“İki Kadın, Bir Erkek” aslında aile kurumunu işliyor. Uzun süredir birlikte olan evli çiftlerin yaşadıkları sorunlar, gelgitler, çocukların sorunları gibi bildik aile filmi kalıplarını başarıyla kullanıyor. Filmde, diyaloglar ve karakterler sorunsuzca işleniyor. Oyuncu kadrosunun performanslarının da filmin akıcılığındaki rolü büyük.
“İki Kadın, Bir Erkek” ana akım ile bağımsız; komedi ile dram arasında dengede duran, eli yüzü düzgün bir yapım.
“İki Kadın, Bir Erkek / The Kids Are All Right”Yön.: Lisa Cholodenko
Oyn.: Julianne Moore (Jules), Annette Bening (Nic), Mark Ruffalo (Paul), Mia Wasikowska (Joni), Josh Hutcherson (Laser)
Sen.: Lisa Cholodenko, Stuart Blumberg Gör.: Igor Jadue-Lillo
Müz.: Carter Burwell
Komediye dönüşen dram
Leyla Yılmaz’ın ilk filmi “Bir Avuç Deniz”de zengin bir ailenin oğlu Mert (Engin Altan Düzyatan) sevgilisi ve arkadaşlarıyla çıktığı tatilde, yine zengin bir ailenin “asi” kızı Deniz’le (Berrak Tüzünataç) tanışıyor. Annesi (Ayda Aksel) ve babasının (Can Gürzap) evinin üst katında yaşayan Mert, sevgilisinden ayrılıp Deniz’le birlikte olmaya başlıyor ama annesi bu işten hiç hoşlanmıyor.
Film dram olmayı hedefliyor. Ama her cümlesiyle sahte duran diyalogları, yama gibi araya giren sahneleri ve oyuncu yönetimiyle amacın tam tersine yani bir komedi filmine dönüşüyor.
Kolpaçino’ya devamYönetmen, senarist ve başrol oyuncusu olarak Şafak Sezer’i gördüğümüz “Kolpaçino: Bomba”da, diğer rollerde Aydemir Akbaş, Ali Çatalbaş ile Arzu Yanardağ karşımıza çıkıyor.
Zengin bir ailenin oğlu olan Özgür’e (Şafak Sezer) eski sevgilisi Şale (Arzu Yanardağ) tarafından şantaj yapılıyor.
Alevi-Sünni aşkıA. Haluk Ünal’ın yönettiği “Saklı Hayatlar” 1980’lerde geçiyor. Sünni erkek ve ailesi Çorum’dan kaçmış Alevi kız üzerinden Alevilerin yaşadıklarını baskıyı konu alan filmde Ceren Hindistan, Yusuf Akgün, Lâçin Ceylan ve Zerrin Sümer rol alıyor.
Politik değil, insani Kıbrıs“Gölgeler ve Suretler”de Derviş Zaim, Kıbrıs’a soğukkanlı biçimde bakıyor
Derviş Zaim, “Gölgeler ve Suretler”de, 1963’teki Kıbrıs olaylarına bir köyde yaşananlar üzerinden bakıyor. Aralarında Settar Tanrıöğen, Hazar Ergüçlü, Konstantinos Gavriel ve Pantelis Antonas’ın bulunduğu isimlerin rol aldığı filmde bir Karagöz ustası ile kızı, köylerinden kaçmak zorunda kalıyor ve Karagöz ustasının erkek kardeşinin köyüne sığınıyorlar. Köyde yaşayan Rumlar ve Türkler arasında tırmanan gerginlik, iki tarafın önde gelenleri tarafından bastırılmaya çalışılıyor. Ama olayların önüne geçmeye kimsenin gücü yetmiyor.
Derviş Zaim’in konuya yaklaşımı serinkanlı, tarafsız. Zaim makro politikadan yola çıkmıyor, mikro toplum dinamiklerini işliyor. Spike Lee’nin “Do the Right Thing”inde olduğu gibi bu film de iki taraf haline getirilen iki grubun arasında ilk kıvılcımın çakmama ihtimali olmadığını gösteriyor. Ardından da alevlerin nasıl her yeri sardığını... Bu yaklaşım, filmi sadece Kıbrıs olaylarını ele alan bir “vaka analizi” olmaktan çıkarıp evrensel bir “bölünme” filmine çeviriyor.
Derviş Zaim’in sinemadaki dil arayışları bu filmle birlikte bir üçleme haline geldi. Geleneksel Türk Sanatları üçlemesi olarak adlandırılan bu seride Zaim “Cenneti Beklerken”de minyatür, “Nokta”da hat ve “Gölgeler ve Suretler”de gölge oyunundan yola çıktı. İlk iki filmde bu anlatım arayışları, izleyici ve film arasına mesafe koyuyordu. Bu durum “Gölgeler ve Suretler” için geçerli değil. Son dönemlerdeki Derviş Zaim filmlerinin tersine izleyicisine bir his geçebiliyor.
Doğa dostu animasyonAnimasyon “Sevimli Hayvanlar”, insanlar yüzünden yaşam alanları yok olan hayvan karakterlerin mücadelesini konu alıyor. Türkçe seslendirme kadrosunda Mehmet Ali Erbil, Oya Küçümen, Dilek Gürel ve Selçuk Kıpçak bulunuyor.