Reha Erdem’in Berlin Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan yeni filmi, PKK’dan firar eden Jîn’in hikayesini konu alıyor
Reha Erdem’in yeni filmi “Jîn”, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nin Generation bölümünün açılış filmi olarak yapmıştı. “Jîn”, Erdem’in özellikle “Hayat Var” ve “Kosmos” filmleriyle sıkı bağı bulunan bir film.
Jîn, tam açıklanmayan nedenlerle PKK’dan firar eden bir genç kız. Kendisini dağlarda, doğanın ortasında buluyor. Doğada, bombalar patlamadığında hayatını rahatlıkla sürdürüyor. Korkan bir ayı, geyik, vaşak gibi çeşitli hayvanlarla karşılaşıyor. İzmir’de bir akrabasının yanına gitmek için insanların yaşadığı köylere, kasabalara gittiğinde ise onu tehlikeler bekliyor.
Filmin kaynağı bir masal, kurtlar ise bu kez insanlar
Reha Erdem, defalarca meselenin ağır gerçekliğinden kaçmak için filmi masalsı bir anlatıma yönlendirdiğini ifade etmişti. Nitekim filme kaynaklık eden masal, Kırmızı Başlıklı Kız... Bu masalın kurtları ise bu kez insanlar olarak karşımıza çıkıyor. “Jîn”in Kürtçe’de hayat anlamına gelmesi ister istemez akla “Hayat Var”ın ana karakteri Hayat’ı getiriyor. Jîn ile Hayat, erkek egemen iktidarın farklı kurbanları olarak çıkışsızlıklar yaşarken, Jîn’in yaşadığı coğrafya ve bu coğrafyanın sosyal şartları onu Hayat’tan ayırıyor. Düzenin yarattığı sorunları isyan eden karakterlerle ve gerçekliğe bağlı olmadan gösteren Erdem, “Jîn”de de benzer bir yön izliyor.
Florent Herry’nin görüntü çalışması ve Hildur Gudnadottir’in müzikleriyle teknik açılardan dört dörtlük olan “Jîn” Reha Erdem filmografisinde güçlü bir halka...
“Jîn”
Yönetmen: Reha Erdem
Oyuncular: Deniz Hasgüler (Jîn), Onur Ünsal (asker)
Senaryo: Reha Erdem
Görüntü: Florent Herry
Müzik: Hildur Gudnadottir
“Yalnız Gezegen”
Altın Lale ödüllü film
Ünlü Meksikalı aktör Gael Garcia Bernal ile Hani Furstenberg, filmin odaklandığı çifti canlandırıyor.
Geçen yıl İstanbul Film Festivali’nin Nuri Bilge Ceylan başkanlığındaki uluslararası jürisinden Altın Lale Ödülü ile dönen “Yalnız Gezegen / The Loneliest Planet”, Amerikalı genç yönetmen Julia Loktev’in imzasını taşıyan güçlü bir film.
Filmin hikayesi, Kafkas Dağları’nda turistik bir gezi yapan bir çiftin etrafında dönüyor: Hani Furstenberg’in canlandırdığı Nica ve Gael Garcia Bernal’e emanet edilen Alex. Uzun süredir birlikte olan bir çiftin şefkatli ve sade iletişimine sahip Alex ve Nica, Dato (Bidzina Gujabidze) adlı bir rehberle dağlarda trekking yaparlar. Dato’nun yabancı varlığına karşı da kendi aralarında gülüşmeler ve kibar bir muhabbetle davranan ikilinin ilişkilerini zor anlarında başlarına gelen kısacık bir olay altüst eder.
“Yalnız Gezegen”, büyüleyici bir coğrafyayı arkasına alarak, uzun planlarla ve nüanslarla çiftin ilişkisinin zarif bir portresini çiziyor. Tom Bissell’in kısa bir öyküsünden uyarlanan filmde Loktev, çiftleri tanıtma gayretine bilerek girmeden ama eksilterek güçlendirdiği bu hikayenin yönünü, müthiş etkili küçük bir kırılmayla değiştiriyor.
İlişkilerin doğası üzerine bilindik ama güçlü bir hikayenin peşine düşen Loktev; başrol aktörlerinden filmin ruhuna uygun performanslar aldığı, minimalist ve durağan bir yönetimle çok etkili bir film ortaya çıkarıyor.
“Çanakkale: Yolun Sonu”
Yeni bir Çanakkale filmi
Bu sezon karşımıza çıkan Sinan Çetin’in yönettiği “Çanakkale Çocukları” ve Yeşim Sezgin’in “Çanakkale 1915”inin ardından aynı konuyu ele alan “Çanakkale: Yolun Sonu” da gösterime giriyor. “Afife Jale” ile “Vay Arkadaş” filmlerinin yönetmeni Kemal Uzun’un imzasını taşıyan filmde ‘genel yönetmen’ sıfatı altında Serdar Akar’ın ismini görüyoruz.
Başrollerini Gürkan Uygun, Stephen Chance, Ben Warwick, Umut Kurt, Berrak Tüzünataç ve Mahir Günşiray’ın paylaştığı film, Gelibolu kıyılarına yapılan çıkartma sırasında geçiyor. Filmin gişede ve eleştirilerde bekleneni bulamayan, bu sezonun önceki Çanakkale konulu
filmleri arasında nerede duracağı merak konusu...
“Şeytanın Ormanı”
Ormanda vahşet
Korku sineması sevenlerin gözde serilerinden “Testere / Saw”un ikinci, üçüncü ve dördüncü filmini yöneten Darren Lynn Bousman’ın yeni filmi “Şeytanın Ormanı / The Barrens” adını taşıyor. Bousman’ın senaryosunu da yazdığı filmde, Barrens adlı ormana kamp yapmaya giden Vineyard ailesinin dehşet dolu öyküsü anlatılıyor. Yurt dışında çok az dağıtım şansı bulan ve iyi eleştiriler almayan filmde, Stephen Moyer, Mia Kirshner ve Allie MacDonald rol alıyor.
“Hazine Avcısının Maceraları”
İspanyol animasyonu
İlk uzun metrajlı animasyonuna “Hazine Avcısının Maceraları / Tad, the Lost Explorer”la imza atan Enrique Gato’nun filminin ana karakteri Tad, Indiana Jones’u tanımayan ama ona benzer maceracı bir arkeolog olmak isteyen bir duvar işçisi. Olaylar ve tesadüfler onu büyük bir arkeolojik keşfin ortasına atıyor. Tad’i Buğra Gülsoy’un seslendirdiği 3D seçeneğiyle de gösterime giren animasyon, çocukları oyalayabilecek ama büyüklere Indiana Jones’un
zayıf bir tekrarını izliyor hissi uyandırabilecek bir çocuk filmi.
“Aşk Kırmızı”
Osman Sınav’dan aşk üçgeni
Yönettiği “Uzun Hikaye” bu sonbaharda vizyona giren Osman Sınav, kısa bir süre sonra bir aşk dramı olan “Aşk Kırmızı”yı tamamladı.
Tayanç Ayaydın’ın canlandırdığı Ferhat, karısı Zeynep’le (Ezgi Asaroğlu) sevgi dolu evliliğinde mutlu bir adamdır. Bir gün gittiği bir iş gezisinde arkadaşları eskort kızlar çağırır. Ferhat, bu kızlardan birinin vicdan azabıyla hatırladığı ilk aşkı Nazlıgül (Nurgül Yeşilçay) olduğunu fark eder. Ona karşı hisleri canlanan Ferhat, ısrarları sonucunda Nazlıgül’le yeniden görüşmeye başlar. Zeynep ise kısa süre içinde kocasından şüphelenir.
“Aşk Kırmızı”, aşk filmi klişelerinden örülü bir hikaye anlatıyor. Derinlemesine çizilemeyen karakterlere, daha önce dengeli performanslarına şahit olduğumuz başrol oyuncularının abartılı oyunculukları ekleniyor. Dekorlar ve kostümlerdeki stilize çalışmanın hikayeye hizmet etmediği film, bu aşk üçgenini o kadar ciddi bir şekilde anlatıyor ki, aşk filmleri parodisine meylettiği sahneler bir hayli fazla.