Hollywood’un Altın Dönemi’nin en popüler aktörlerinden Kirk Douglas dün 103 yaşında hayatını kaybetti. Stüdyo sisteminin büyük yıldızlarından Douglas’ın ölümüyle bir devrin sonu geldi.
Şiirle gelen alkış ve....
“Spartacus”, “Paths of Glory” ve “Champion” filmleriyle akıllara kazınan Hollywood’un Altın Çağı’nın sert rollerinin vazgeçilmez ismi Kirk Douglas dün 103 yaşında hayata veda etti. Douglas’ın ölüm haberini oğlu Michael Douglas duyurdu. Douglas, filmografisiyle ilgili “Hergeleleri canlandırarak kariyer yaptım” demişti. Douglas için aktör olma fikri aldığı bir alkışla dört yaşındayken belirdi.
İskoç ismi aldıYuvadayken okuduğu “The Red Robin of Spring” şiiri alkışlanınca Douglas, “Alkışı duyduğum anda bana bir şey oldu. Buna bayıldım. Hâlâ da bayılırım” diyecekti. New York Dramatik Sanatlar Akademisi’ne burslu olarak kabul edildi. Mezun olduktan bir yıl sonra ismini Issur Danielovitch’den Kirk Douglas’a çevirdi:
“Bir İskoç ismi aldığımı fark etmedim!”
Travmalı bir çocukluk
1916’da Amsterdam New York’ta Belarus göçmeni yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Kirk Douglas, sıklıkla andığı bu dönemi “İlk dönemleriniz sizin çekirdeğiniz. Sefil bir yoksulluktan geliyorum, gidebileceğiniz tek yön yukarı” cümlesiyle anlatmıştı.
3 yıl savaştıktan sonra...
Okulda tanışıp arkadaş olduğu Lauren Bacall ilk filminde oynamasında etkili oldu. 1941’de gittiği 2. Dünya Savaşı’ndan 1944’te döndü. Bacall’ın onu yönetmen Hal Wallis’e önermesinin ardından ilk filmi “The Strange Love of Martha Ivers”da (1946) rol aldı. Kariyerinde dönüm noktası ise yıldızlar arasında yerini aldığı 1949 tarihli “Champion” oldu. Buradaki bencil boksör rolü ona Akademi Ödülü adaylığını da kazandı. 1951’de Billy Wilder imzalı “Ace in the Hole”da sevimsiz karakterlerden bir diğerini başarıyla canlandırdı. Başrolü Lana Turner’la paylaştığı “The Bad and the Beautiful” ona bir Oscar adaylığı daha kazandırdı.
Douglas ailesi: (Soldan-sağa), Kirk, Jason, Dylan, Michael, Anne, Carys, Kelsey, Peter, Catherine Zeta-Jones, Joel, Lisa, Viviane, Cameron and Lua.
İnatçı ve zor
Kirk Douglas, birlikte çalıştığı yönetmenlerle sıklıkla tartışan ve bu yüzden de çalışması zor olarak tanımlanan bir oyuncuydu. Burt Lanchester, bir söyleşisinde “Kirk çok zor bir adamdır. Ama bunu ilk ondan duyarsınız” diyecekti.
‘B filmi senaryosu’Yıldız bir isim olarak 1955’te Bryna Productions’ı kurarak yapımcılık da yapmaya başladı. Şirketin “Paths of Glory” ve “Spartacus”ü (1960) çekmesi Stanley Kubrick’in de kariyerinin parlamasına vesile oldu. Hırslı, disiplinli, işine adanmış karakteriyle bir kariyer inşa eden Douglas’ın hayatına Natalie Wood’a 16 yaşındayken tecavüz ettiği iddiası damga vurdu. Yaşam Boyu Başarı Oscar’ı alan Douglas, 1991’de helikopter kazasından sağ kurtuldu. Douglas “The Ragman’s Son” kitabında “Hayat bir B filmi senaryosu gibi” dedi.
‘İlüzyon yaratmak’
Kirk Douglas, oyunculukta “Zayıf bir karakteri oynarken güçlü olduğu anı; güçlü bir karakteri oynarken zayıf olduğu anı bulmak” konusuna önem veriyordu. Oyunculuğun bir ilüzyon yaratmak olduğunu söylüyordu: “ Bir aktör canlandırdığı karakterde kaybolmaz, izleyici kaybolur.”
Kara listeyi bitirdi
Stanley Kubrick’in yönettiği, Douglas’ın hem başrolünü hem yürütücü yapımcılığını üstlendiği “Spartacus”ün önemi, sinema tarihindeki yeri ve Douglas’ın ikonik performanslarından biri olmasıyla sınırlı değil. Bu, aynı zamanda bir utanç döneminin de sonu. Senatör Joseph McCarthy döneminin komünist avında oluşturulan Hollywood kara listesindeki isimlerden başarılı senarist Dalton Trumbo, yasağın ardından sahte isimlerle çalışmayı sürdürdü. Douglas, Trumbo’nun ismini “Spartacus”de senarist olarak yazdı ve Hollywood ambargosunu ilk bozan isim oldu.
Gözde filmi
Douglas’ın filmografisinde en sevdiği filmi “Lonely are the Brave”di. Bunun nedenini şöyle açıklıyordu: “Eğer birey olmaya çalışırsanız toplum sizi ezer temasını işlediği için...”
Van Gogh olmak
Douglas’ın en önemli performanslarından biri “Lust for Life”taki Vincent van Gogh portresiydi. Vincent Minnelli’nin imzasını taşıyan filmdeki ona Oscar adaylığı kazandıran rolü aslında Douglas’ın alışıldık sert adam rollerinin dışındaydı. Bu, sert rolleriyle ünlü diğer bir oyuncu olan John Wayne’in tepkisini çekti.