Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Amerikan bağımsız sinemasının temsilcilerinden Richard Linklater, 1990’larda Teksas’ta yaşanan bir cinayetten yola çıkan bir filme imza atıyor

Kara mizahla dram arasında müthiş bir film

Skip Hollandsworth imzalı 1998’de Texas Monthly’de yayımlanan bir haberden yola çıkan ve senaryoyu Hollandsworth’le birlikte kaleme alan yönetmen Richard Linklater, altın değerinde bir malzeme buluyor. “Bernie’nin Suçu Ne?” de bu malzemeyi değerini hiç yitirmeden sinemaya aktarıyor.
Ana karakterimiz, ilahi söyleyebilen, dans edebilen, düşünceli ve şefkatli bir adam olan Bernie Tiede. Teksas’ta bir kasabada herkesin özellikle de yaşlı kadınların can dostu olan cenaze levazımatçısı Bernie, nemrut ve zengin bir yaşlı kadın olan Marjorie’nin de sevgisini kazanır. Onunla pahalı seyahatlere çıkar. Derken Marjorie’nin kendisine kötü davranması ve onu hapiste hissettiren davranışlarından sonra beklenmedik bir anda onu sırtında vurarak öldürür. Bir süre ölmemiş gibi davranır ve Marjorie’nin parasını hayır işleri için harcar. Ancak eninde sonunda bu cinayet ortaya çıkar. Kasabalılar sevgili Bernie’lerinin ceza almasına razı olmamakta, savcı Danny ise cezalandırılmasına çalışmaktadır.
Amerikan bağımsız sinemasının “Gün Batmadan”la başlayan serisiyle ünlü ama
çok ilginç bir kariyere sahip yönetmeni Linklater, bu gerçek olaydan tanık ifadeleriyle dolu, sahte belgesel ile kurmaca arasında gidip gelen, kara mizah ile dram arasında dolanan müthiş bir film çıkarıyor. Bunu ister insan psikolojisi üzerine bir karakter çalışması, ister toplumsal hiciv, ister de adalet etiği sorgusu olarak görmek mümkün. Film hem bunların hepsi hem de daha fazlası. Bu mesafeli yapıya, Jack Black, usta aktris Shirley MacLaine ve Matthew McConaughey’nin başarılı performansları eklenince “Bernie”, gözden kaçırılması çok mümkün, gizli bir hazineye dönüşüyor.

Haberin Devamı

“BernIe / BernIe’nin Suçu Ne?”
Yön.: Richard Linklater
Oyn.: Jack Black (Bernie Tiede), Shirley MacLaine (Marjorie Nugent),
Matthew McConaughey (Danny Buck), Brady
Coleman (Scrappy Holmes)
Sen.: Skip Hollandsworth, Richard Linklater
Gör.: Dick Pope
Müz.: Graham Reynolds

Haberin Devamı

Şiddet ve Amerikan gençliği

Bahar Tatili

“KIds” ve “Ken Park” gibi tartışmalı filmlerin senaristi olarak tanınan Harmony Korine’nin yönettiği “Bahar Tatili / Spring Breakers”da tatile çıkan dört üniversiteli kız, Florida’ya tatile giderler. Uyuşturucu baskınında tutuklanan kızları hapisten Alien (James Franco) adlı gangster kurtarır. Korine; tekrarlar, motifler, dış seslerle oluşturduğu kurgu harikası filminde, günümüz Amerikan gençliğinin boşluğuna ve şiddete meyline unutulmaz sahnelerle sert eleştiriler yöneltiyor.

Muhafazakar metinlerin hepsine sahip

Kod Adı: Olympus

“Traınıng Day”in yönetmeni Antoine Fuqua’nın yeni filmi “Kod Adı: Olympus/ Olympus Has Fallen”, Amerikan başkanı Benjamin Ashe’in (Aaron Eckhart) baş koruması olan özel ajan Mike Banning’in (Gerard Butler) bir kazadan sonra başkandan uzaklaştırılmasıyla başlıyor. Bir gün Kuzey Kore kökenli bir terörist örgüt Beyaz Saray’ı işgal edip Ashe’i rehin alınca günü kurtarmak, usta ajan Banning’e düşüyor. “Kod Adı: Olympus”, 11 Eylül sonrası paranoyalarının hepsine ve su katılmamış bir yabancı düşmanlığına yer veriyor. Kuzey Kore düşmanlığı gibi soğuk savaş kalıntısı endişelere; kısacası Amerikan muhafazakar metinlerinin hepsine sahip... Genellikle bir aksiyon filminde bunlardan yalnızca biri veya ikisi öne çıkardı ama Fuqua, hepsini birden kullanma gibi zorlu bir görevin altından kalkmış. Aksiyon olarak sıradan ama bir antiterör yasası öncesinde kampanya
filmi işlevi görebilir.

Haberin Devamı

Geçen yılın Bollywood hiti

Barfi!

Hindistan yapımı komedi “Barfi!”, 1970’lerde geçiyor. Filme adını veren karakter Barfi ise sağır ve dilsiz bir adam. Onun farklı dönemlerde âşık olduğu iki kadın ile hikayesini anlatan filmin yönetmeni Anurag Basu. “Barfi!”nin 2012’de Hindistan’da ve yabancı ülkelerde en fazla iş yapan Hint filmi olduğunu belirtelim. Filmin yurt dışında aldığı eleştiriler ise “Barfi!”nin sıcak, izleyiciyi memnun eden bir film olduğunda birleşiyor.

McCarthy izlemeye değer

Kimlik Hırsızı

“Kimlik Hırsızı / Identity Thief”, “Horrible Bosses” adlı ofis komedisiyle dikkat çeken Seth Gordon’ın yeni filmi. “Horrible Bosses”ın Jason Bateman’ı ile “Nedimeler / Bridesmaids”le yıldızı parlayan Melissa McCarthy’yi karşı karşıya getiriyor.
İnsanların kimlik bilgilerini alıp kredi kartı ve kimlik basarak dolandırıcılık yapan Diana (McCarthy), Sandy’nin (Bateman) de bilgilerini çalar. Düzenli bir aile yaşamı olan
ve bir anda borca batan Sandy, Diana’yı Florida’da bulur ve kendi yaşadığı Denver’a getirip polise teslim etmeye çalışır.
Tahmin edileceği gibi iki karakterin yolda birlikte maceralar yaşayıp dost olmasını konu alan “Kimlik Hırsızı”, McCarthy’nin performansıyla kendisini toparlasa da öngörülebilir senaryosuyla Hollywood komedileri arasında kalburüstü olamıyor.

Almodovar’dan sulu komedi

Aklımı Oynatacağım

“Aklımı Oynatacağım / Los Amantes Pasajeros”, Pedro Almodovar’ın “Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar” benzeri ‘çılgın komediler’ dönemine dönüş filmi olduğu iddia edilen, kendisinden beklenmedik şekilde hiçbir festivalde yarıştırmadan vizyona soktuğu bir film.
Filmin girişinde küçük ve herhangi bir şeye hizmet etmeyen bir sahnede Penelope Cruz ile Antonio Banderas’ı izledikten sonra İspanya’dan Meksika’ya giden, iniş takımları arızalı bir uçağa biniyoruz. Uçağın arızası ortaya çıktıktan sonra ekonomi sınıfının hostesleri ve yolcuları kas gevşetici ilaçlarla uyutuluyor ve filmin kalanını birinci sınıf yolcuları ve üç hostla geçiriyoruz.
Javier Camara, Pepa Charro, Lola Duenas’ın da aralarında olduğu oyuncuların yer aldığı film, cinsellikle ilgili esprilerin gırla gittiği ‘hafif bir komedi’. Yönetmenin çılgınlık seviyesindeki bazı hayranlarının çok sevdiği ilk dönemini aratmasa da mizah ve hikaye anlatımında o dönemin çok gerisinde olduğu bir gerçek. Almodovar, sinema diline yetkinliğini ve çok karmaşık yapıların bile içinden bütünlüklü filmlerle çıkabileceğini defalarca kanıtlamış bir yönetmen. Ama bu filmde Banderas- Cruz sahnesiyle benzer bir şekilde ‘karadaki’ kadınların filmin kalanıyla ilgisiz olmasını nasıl fark etmemiş olabilir anlamak mümkün değil. “Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar” gibi filmlerinde, olan bitenlerin içinde sempatik karakterler ve bütünlüklü bir eğlence sunabilen Almodovar, bu kez çılgınlaşırken, izleyiciyi dışarıda bırakan bir film sunuyor. “Aklımı Oynatacağım”, etkileyici Almodovar filmografisinin en zayıf halkası...

Son Ayin: Bölüm II

Yine şeytan çıkarma konusu
2010 yapımı şeytan çıkarma filmi “The Last Exorcism”in devam filmi “Son Ayin: Bölüm II / The Last Exorcism: Part II” ilk filmden farklı bir isim, Ed Gass Donnelly tarafından yönetiliyor. Ashley Bell, Julia Garner ve David Jensen’in rol aldığı filmde, ilk filmde şeytan çıkarma ayinleriyle içindeki şeytandan kurtarılmaya çalışılan Nell, bir süre sonra kendine gelir ve yaşadıklarını hatırlamaz. Kısa süre sonra içinde şeytanın bulunduğuna dair işaretler vermeye başlar.

Rant cinayeti film oldu
Ahmet Sönmez’in yönettiği “Gitme Baba”, 1995’teki Kuşadası Belediye Başkanı Mustafa Lütfi Suyolcu cinayetini konu alıyor. Cinayete Suyolcu’nun kızı Çiğdem Suyolcu ile ilişkisi ve Çiğdem’in cinayetin ardından yaşadıkları üzerinden bakan filmin oyuncu kadrosunda aralarında Murat Karasu, Çiğdem Suyolcu, Şenay Gürler ve Payidar Tüfekçioğlu’nun da bulunduğu isimler yer alıyor.

Korku gerilim türünde
Ozan Çobanoğlu’nun yönettiği ilk film olan “Eksk Syflr”, dolandırıcılıkla suçlanan üst düzey yöneticilerin, kendisine ‘patron’ diyen bir adamla karşılaştıktan sonra yaşadıkları dehşet dolu olayları konu alıyor. Bir ofiste geçen korku gerilim türündeki filmin oyuncu kadrosunda Hüseyin Avni Danyal, Tuvana Türkay, Tolga Güleç
ve Kaan Çakır var. n