Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Batman” üçlemesiyle geniş hayran kitlesi edinen yönetmen Christopher Nolan, yeni filmi “Yıldızlararası”nda o kadar iddialı ki adeta yıldızlara uzanıyor. Peki bu iddia ne kadar karşılanıyor?

Ana akım sinemada yılın en iddialı filmi “Yıldızlararası / Interstellar” hiç şüphesiz. Özellikle “Batman” üçlemesiyle hayran kitlesini genişleten, “zeki ticari” film çekmeye gösterdiği özenle özel bir yer edinen Christopher Nolan, “Yıldızlararası”yla kariyerinin en gösterişli filmine imza atıyor. Ayrıca film, Nolan filmlerinde daha önce karşılaşmadığımız kadar duygusal. Ama zeka ve duygusallığın dengesinin mükemmel bir şekilde kurulduğu söylenemez. “Yıldızlararası” sanki Steven Spielberg ile Stanley Kubrick arasında kalmış bir film gibi.

Büyük laflar ediyor
Film, ekolojik bir felaket yaşamış dünyada açılıyor. Mühendis ve pilot ana karakterimiz Cooper (McConaughey), babasıyla birlikte çiftçilik yapmakla meşgul. Derken NASA’nın sanıldığının aksine faaliyetlerini durdurmadığı ortaya çıkıyor ve Cooper, insanlığın yaşayabileceği bir sonraki gezegeni bulmak için Amelia’nın (Hathaway)da aralarında olduğu bir ekiple uzay yolculuğuna çıkıyor. Diğer hikaye örgüsünde ise Cooper’ın dünyada kalan ailesini ve özellikle de özel bir bağı olan kızı Murph’ü takip ediyoruz.
Yaklaşık 3 saat uzunluğundaki film, Nolan’ın kariyeri içinde ayrıksı. Çünkü bilimkurgu ile aileyi ve aile ilişkileri üzerinden duygusallığı bir araya getiriyor ve Steven Spielberg’ün uzmanlık alanını hatırlatıyor. Ancak Nolan kendisini “büyük” meselelerden koparamıyor. Kubrick’in “2001: Uzay Yolu Macerası”nı referans alan film, metafizik, zaman, insanlık gibi konulara dokunuyor, büyük laflar ediyor ama yüzeysel kalıyor.

Temposunu kaybediyor
Film son bölümde temposunu ve odağını yitiriyor. Elindeki fazla malzemeyi nasıl harcayacağını bilemiyor gibi hissettiriyor. Ancak bu Spielberg/ Kubrick ikilemi, filmin uzay bölümlerinin, McConaughey’in müthiş performansının ve yeni bir Nolan filminin yarattığı haklı heyecanın boşa gittiği anlamına gelmiyor. “Yıldızlararası”, ana akımın takılıp kaldığı tekrarları barındırmayan kocaman bir iddia. Ancak bu iddia zevkle izlenen bilimkurgularından biri olmakla sınırlı kalıyor ve sinema tarihine altın harflerle yazılacak bir bilimkurgu başyapıtı olmayı içermiyor.

Haberin Devamı

“Yıldızlararası / Interstellar”
Yön.: Christopher Nolan
Oyn.: Matthew McConaughey (Cooper), Anne Hathaway (Amelia), Wes Bentley (Doyle), Jessica Chastain (Murph), Matt Damon (Dr. Mann)
Sen.: Christopher Nolan, Jonathan Nolan Gör.: Hoyte Van Hoytema
Müz.: Hans Zimmer

Haberin Devamı

Her zevke yerli filmler

*Adana Altın Koza’dan altı ödülle dönen “Deniz Seviyesi”, Amerika’dan gelip kocasıyla ailenin satılmak üzere olan yazlık evini ziyaret eden Damla’nın burada çocukluk aşkı Burak’la karşılaşmasını anlatıyor.

*Serkan Zelzele’nin yönettiği yerli animasyon “Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu”, ölümsüzlük suyunu Nil Nehri kıyısında bulan Evliya Çelebi’nin kötü bir kraliçe tarafından uyutulup günümüz İstanbul’unda uyanması etrafında şekilleniyor. Filmin seslendirme kadrosunda Haluk Bilginer ve Ahmet Kural var.

Haberin Devamı

*2003 yapımı “İnşaat”ın “On Yılda Bir: İnşaat 2”adlı bir devam filmi geldi. Yönetmen koltuğunda yine Ömer Vargı, başrollerde ise yine Şevket Çoruh ve Emre Kınay var. Hapisten çıkan iki arkadaş iki ceset bulunca başları yine belaya giriyor.

*Kerem Çakıroğlu’nun yönettiği, başrollerini Alper Kul ve Şinasi Yurtsever’in üstlendiği “Olur Olur: Bal Gibi Olur”yerli komedi sevenlerin tercih edebileceği bir yapım.

*“Unutma Beni İstanbul”, aralarında Hany Abu-Assad ve Aida Begic’in de olduğu yedi yönetmenin İstanbul’da geçen hikayelerinden oluşan bir film. Filmin artistik direktörü ise Hüseyin Karabey.

Diğerleri...

*Miguel Arteta’nın yönettiği komedi türündeki “Alexander ve Berbat, Korkunç, Hiç İyi Değil, Çok Kötü Bir Gün / Alexander and the Terrible, Horrible, No Good, Very Bad Day”in başrolünde Steve Carell var. Film kısaca filmin adındaki gibi bir gün geçiren bir aileye mizahla yaklaşıyor.

*Başrolünde Tom Hardy’nin bulunduğu gerilim “Kirli Para / The Drop”ters giden bir soygundan sonra açılan soruşturmanın bir mahallenin kirli çamaşırlarının ortaya dökmesini konu alıyor. Eleştirmenler tarafından beğenilen filmde ölümüyle sinema dünyasını üzen James Gandolfini’nin de son performanslarından birini izleyeceğiz.

*3D seçeneğiyle de gösterime giren ve çocuklara hitap eden “Tarzan”animasyon türünde.

*Danimarka’daki filmlerinin yanı sıra Hollywood’da çektiği melodramlarla tanınan Susanna Bier, kimyalarını “Umut Işığım”la kanıtlamış Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper’ı “Serena”da yeniden bir araya getiriyor. Büyük Buhran döneminde Carolina’da geçen hikayede Lawrence ve Cooper bir çifti canlandırıyor. Çiftin hayatı çocuklarının olamayacağını öğrenince değişiyor ve dengeleri bozuluyor.
Film iyi eleştiriler almadı.