Kıyamet sonrası dünyada geçen filmde Tom Cruise başrolde, hikaye sürprizlerle dolu, görsel iddia ön planda
Iron: Legacy” filmiyle soğuk stiliyle öne çıkan bir bilim kurgu ortaya çıkaran yönetmen Joseph Kosinski, “Oblivion”la yine bilim kurgu türüne yöneliyor. Kendi yazdığı basılmamış bir çizgi romandan yola çıkan Kosinski, filmini kıyamet sonrası bir dünyada açıyor.
Jack, müthiş animasyon
“Wall-E”nin ana karakteri gibi herkes gittikten sonra dünyada kalmış, bazı işlere göz kulak olan bir adam. Yalnız değil; sevgilisi Victoria ile “etkili bir ekipler”. Dünyayı uzaylı bir ırk işgal etmiş, insanlar onlarla savaşlarını kendileri de yok olma noktasına gelerek kazanmışlar ve kalan az sayıda insan bir gezegenin uydusuna yerleşmiş. Jack ve Victoria’nın görevleri dünyanın su kaynakların çekilip uyduya gidebildiğinden emin olmak. Bu da Jack’in su kuyularını uzaylı ırkın saldırısından koruması ve insansız hava araçlarını tamir etmesi anlamına geliyor. Bir gün düşen bir uzay gemisinden Julia adlı bir kadın çıkınca, Jack hatırladığı bölük pörçük anılara anlam vermeye ve işlerin göründüğü gibi olmayabileceğinden şüphelenmeye başlıyor.
Yeni bir evren kurma konusunda başarılı
“Oblivion”ın akılda en kalıcı ve özel yönü Kosinski’nin görsel olarak yeni bir evren kurmadaki başarısı. Kıyamet sonrası dünyanın resmedilişi başta olmak üzere filmdeki bütün tasarımlar hayret verici seviyede özenli ve güzel. Ama bunun üstüne oturabilecek çatışma, karakter gelişimi, dramatik bir etki derseniz onlardan eser yok. Senaryonun pek çok bilim kurgu filmini akla getiren hali de tükenmiş izlenimi veren Hollywood için alışılmadık değil.
Kosinski, “Oblivion”da
ana akım sinemada çalışan ve kendi neslinden pek çok yönetmen gibi görsellikte müthiş işler çıkarıyor ama hikaye kurmaya zaman harcamadığı için akılda kalmayan bir film ortaya çıkarıyor.
Filmin başrollerinde Morgan Freeman (önde) ve Tom Cruise var.
“Oblivion”
Yön.: Joseph Kosinski
Oyn.: Tom Cruise (Jack),
Morgan Freeman (Beech),
Olga Kurylenko (Julia),
Andrea Riseborough (Victoria)
Nikolaj Coster-Waldau (Sykes)
Sen.: Joseph Kosinski, Karl Gajdusek, Michael Arndt
Gör.: Claudio Miranda
Müz.: Anthony Gonzalez, M.8.3
“Sev ya da nefret et” filmlerden
Gazeteci Çocuk
“Precıous” adlı filmiyle Oscar’lara aday olan Lee Daniels, geçen yıl Cannes’da yarışan “Gazeteci Çocuk / The Paperboy”da bir roman uyarlamasına imza atıyor.
Filmde, 1960 sonlarının Florida’sındayız. Gazeteci Ward Jansen (Matthew McConaughey), bir davayı araştırmak için arkadaşı Yardley (David Oyelowo) ile memleketine döner. Bir şerifi öldürdüğü için idama mahkum edilen Hillary Van Wetter’ın (John Cusack) masumiyetini kanıtlamaya çalışan gazetecilere, Ward’ın kardeşi Jack Jansen (Zac Efron)
ve Van Wetter’a âşık olan Charlotte (Nicole Kidman) da yardım eder.
Eleştirmenler beklenmedik şiddet, cinsellikle örülü filmin ucuz bir havaya sahip olduğunu düşündüler. Bazıları filmin bu yönlerini değerli bulurken yılın en kötü filmi olduğunu düşünenler de var. Sev ya da nefret et filmlerinden birine benzeyen “Gazeteci Çocuk”ta öne çıkan yönlerden biri Nicole Kidman’ın performansı...
Parodide beşinci perde
Korkunç Bir Film
Hollywood klişelerinin ve popüler filmlerinin parodisi olarak ilerleyen serinin beşinci filmi olan “Korkunç Bir Film V / Scary Movie V”, bir çiftin ve çocuklarının Mama adlı ruhu kovma çabaları üzerinden ilerliyor. Malcolm D. Lee’nin yönettiği filmde Simon Rex, Ashley Tisdale ve Charlie Sheen rol alıyorlar.
Yılın en iyi yerli filmlerinden
Zerre
Erdem Tepegöz’ün ilk uzun metrajlı filmi “Zerre” ismini geçen yıl yarıştığı Antalya Film Festivali’nde duyurdu. Bu festivalden aralarında En İyi Yönetmen ve En İyi İlk Film’in de olduğu ödüllerle döndü.
Zeynep (Jale Arıkan) Tarlabaşı’nda küçük kızı ve annesiyle yaşar. İşsizdir. Sonunda iş bulabildiğinde de onu sorunlar bekler. Melodrama rahatlıkla kucak açabilecek bir hikayeyi, dram tonunda tutan; Zeynep’i acıma hisleri uyandıran bir karakter olarak sunmak yerine pratik, ayakları üzerinde durabilen güçlü bir kadını anlatmayı seçen film, bu yönleriyle takdiri hak ediyor. Ayrıca Zeynep rolünde Jale Arıkan’ın filmin tonuna çok yakışan incelikli performansı, Tepegöz’ün özenli yönetimi de dikkat çekiyor. Bunlarından hepsinden öte “Zerre”,
Türkiye sinemasında çok ender bulunan bir özellik olan bir kadın karakteri eksenine alması ve bu kadın karakteri “kurban”, “yardıma muhtaç” gibi klişelere saplanmadan hakkıyla çizebilmesiyle önemli bir
yerde duruyor.
Mağara devri animasyonu
Crood’lar
Dreamworks’ün yeni animasyonu “Crood’lar / The Croods”, mağara devrinde geçiyor. Crood ailesinin yaşadığı mağara yıkılınca, yola çıkıp kendilerine yeni bir yuva ararlar. Bu arayış sırasında daha önce bilmedikleri şeyler keşfedeceklerdir. “How to Train Your Dragon”ın yaratıcısı Chris Sanders’ın Kirk De Micco ile birlikte yönettiği filmin seslendirme kadrosunda Nicolas Cage, Ryan Reynolds, Emma Stone ile Catherine Keener bulunuyor. Türkçe seslendirme kadrosunda ise Aslı Tandoğan’ın da olduğu isimler yer alıyor.
Topal Osman’ın hikayesi
Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman: Cumhuriyete Giden Yol
Atilla Akarsu’nun yönettiği “Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman: Cumhuriyete Giden Yol”, Giresunlu Osman’ın hikayesini konu alıyor. Osman, Balkan Savaşı’nda bacağı sakatlanınca Topal Osman olarak anılmaya başlar ve aradan geçen olaylar ve savaşların ardından sonunda Mustafa Kemal’in koruması olur.
Filmde Reha Beyoğlu, Orhan Kılıç, Mehmet Tokat ile Özcan Varaylı rol alıyorlar.