Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aktörler bir arada bir partideyken kıyamet koparsa neler olabileceği sorusu “Buraya Kadar”ın çıkış noktası

Hollywood’un dünyanın sonuyla imtihanı

Hollywood komedilerinin genç ve parlak isimlerinden Seth Rogen, yanına yönetmen ve senarist olarak Evan Goldberg’i alıp kağıt üzerinde eğlenceli bir fikri filme dönüştürüyor. James Franco, Jonah Hill ve Emma Watson’ın da aralarında olduğu ünlü isimlerin kendisi olarak karşımıza çıktığı “Buraya Kadar / This is the End” filminde, Jay Baruchel eski arkadaşı Seth Rogen’ı Los Angeles’ta ziyarete geliyor.
İkili, Jay hiç istemediği halde James Franco’nun evindeki bir partiye gidiyor. Ünlüler geçidi kıvamındaki partiyi kıyamet kopması mahvediyor. Hayatta kalan bir avuç aktör, dünya sona ererken bile egolarını bir kenara bırakmadan, hayatta kalmaya çalışıyor.
“Buraya Kadar”, mizah malzemesi olarak genellikle oyuncuların kendi personalarıyla dalga geçmelerini kullanıyor. Filmin bu alanda çok başarılı olduğu anlar yok değil; James Franco’nun sanat koleksiyonu gibi konularda eğlenceli bir seyirlik haline geliyor. Yer alan aktörlerin filmografilerine hakimseniz, filmdeki esprilerin bir bölümü daha sizlere bir şey ifade ediyor. Ama bazı bölümlerde aktörler kendi aralarında eğlenip izleyiciyi dışarıda bırakıyor, filmin senaryosu kontrolsüz bir geyik muhabbetine girip çıkamıyor hissine kapılmamak elde değil.
Filme bakınca çekilirken, izlenirken olduğundan daha fazla eğlenildiği düşünmek mümkün... Bu da ister istemez, izleyiciyi hevesle gidilen bir partide istenmeyen misafir konumuna düşürüyor.

Haberin Devamı

“Buraya Kadar / Thıs ıs the End”
Yön.: Evan Goldberg, Seth Rogen Oyn.: James Franco, Jonah Hill, Seth Rogen, Jay Baruchel, Danny McBride, Craig Robinson Sen.: Evan Goldberg, Seth Rogen Gör.: Brandon Trost Müz.: Henry Jackman

Son Aşk

Michael Caine başrolde
“Son Aşk / Mr. Morgan’s Last Love”, Françoise Dorner’ın romanından ticari filmler çeken Alman yönetmen Sandra Nettelbeck tarafından uyarlanmış bir yapım. Yer aldığı her filme tat katan Michael Caine, “Son Aşk”ta Paris’te yaşayan emekli bir felsefe profesörü Matthew Morgan’ı canlandırıyor. Bir gün tesadüfen tanıştığı Fransız genç bir kadınla (Clemence Poesy) kurduğu özel bağ, aksi bir adam olan Morgan’ın hayata bakışını değiştirir.

Haberin Devamı

Paranoya

Rekabetin ortasında
Lıam Hemsworth, Gary Oldman, Harrison Ford ve Amber Heard’ün yer aldığı dikkat çekici bir oyuncu kadrosuna sahip “Paranoya / Paranoia”, Avustralyalı yönetmen Robert Luketic’in imzasını taşıyor. Filmde, teknoloji alanının iki güçlü rakibi arasında kalan genç ve hırslı bir adamın yaşadığı korkunç olaylar konu alınıyor.
Film gişede ve eleştirmenlerde hayal kırıklığı yarattı. “Paranoya”yı izleyen eleştirmenlerin kanısı filmin klişelerle dolu ve başroldeki Liam Hemsworth’ün başarısız olduğu...

Kesişen Hayatlar

Sırbistan’ın Oscar aday adayı

Srdan Golubovıc’in yönettiği “Kesişen Hayatlar / Circles”, Bosna Savaşı’nda bir Sırp askerinin kötü davranılan bir Müslümanı hayatı pahasına kurtarmaya çalışmasının beş kişinin hayatını etkilemesini konu alıyor. Film, bu yıl Sırbistan’ın En İyi Yabancı Dilde Film dalında Oscar aday adayı olarak da öne çıkıyor.

Haberin Devamı

Gözümün Nuru

Mutlaka görün
Melik Saraçoğlu ve Hakkı Kurtuluş’un imzasını taşıyan “Gözümün Nuru”, Saraçoğlu’nun gözünü kaybetme riskiyle geçirdiği 40 günü konu alan bir film. Adana’da En İyi Film Ödülü’nü “Yozgat Blues”la paylaşan film, kara komediyi yerinde kullanan, aldığı ödülün hakkını soruna kadar veren bir yapım. Son dönemin ilgiyi en çok
hak eden yerli yapımlarından...

Onur Savaşı

Cannes’dan ödüllü
Danimarka sinemasının önemli isimlerinden Thomas Vinterberg’in yönettiği “Onur Savaşı / Jagten”, geçen yıl Cannes’da Altın Palmiye için yarışıp başroldeki Mads Mikkelsen’e En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandırdı.
Mikkelsen’in canlandırdığı Lucas, Danimarka’da bir yuvada küçük çocuklara öğretmenlik yapan, hayatını rayına oturtmaya çalışan bir adam... Lucas çocuk tacizi iddiasıyla suçlanınca, onurunu kurtarmaya çalışır. Bu arada kasaba halkı ona karşı saldırgan tavırlar sergilemektedir.

Sev Beni

Antalya’dan eli boş döndü
Geçen hafta sonlanan 50. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ulusal yarışmada bulunan “Sev Beni”, Maryna Er Gorbach ile Mehmet Bahadır Er’in “Kara Köpekler Havlarken”den sonraki ikinci filmi. Antalya’dan eli boş dönen filmin başrollerini Viktoria Spesivtzeva ve Ushan Çakır paylaşıyor.
Evlilik arifesinde seks turizmi için Kiev’e giden Cemal, bir barda Sasha’yla tanışır. Evli bir adamın metresi olan Sasha ile Cemal, ortak bir dil konuşamamalarına rağmen birbirlerinden hoşlanırlar.
Kadın temsili olarak filmlerin çoğundan daha vahim bir tablo sunan “Sev Beni”, stereotip yaratmanın tanımını yapıyor. İki karakterin birbirlerinde ne bulduklarını açıklama gereği duymayan film, beklediği erkek gelmeyince masa yakan kadın gibi sahnelerle akıp giden, senaryosundan oyunculuklarına sorunlu bir yapım.