Deniz Gamze Ergüven’in imzasını taşıyan “Mustang”, Fransa’nın Oscar adayı olmak dahil evrensel başarıya ulaştı ama aynı tepkileri Türkiye’den alması pek mümkün görünmüyor
Karadeniz’de bir kasabadayaşayan beş alımlı kız kardeş ve gitgide artan aile, evlenme baskısı ve şiddetle sıkıştıklarıaile evinin hikayesi “Mustang”. Film, Cannes’ın paralel bölümü Yönetmenlerin 15 Günü’nde gösterildiğinde uluslararası sinema dünyasının kalbini fethetti. Ardından Saraybosna Film Festivali’nden En İyi Film Ödülü ve En İyi Yabancı Dilde Film dalında Fransa’nın Oscar aday adaylığı derken, Fransa’da yaşayan Deniz Gamze Ergüven’in Türkiye’de kadın olmanın ve büyümenin zorluklarını konu alan “Mustang”le yılın popüler filmlerinden birine imza attığı kesin. Görünen o ki filmin yükselişi devam da edecek.
Bize “ağır gelen” bir yapım
Sinemada kalıplaşmış başarı kıstaslarından biri “yerelden yola çıkıp evrensele ulaşmak”tır. “Mustang”deki sorunu ifade etmek için bu kalıbın bir hali kullanılabilir: Yerelden yola çıkmıyor ama evrensele ulaşıyor. Uluslararası alanda yakaladığı izleyici ve eleştirmenlerde yarattığı heyecanı, Türkiye’deki izleyicilerde yakalaması güç. Bunun nedeni Türkiye’de kadın olmanın ciddiye alınması gereken zorluklarını fazla globalleştirmesi. Bunu yaparken de yereli kaybetmesi.
Filmin mekanı tanıdık gelmiyor, Karadeniz’de geçiyor ama pekala şehirde veya Ege’de de geçebilir. Ayberk Pekcan dışındaki oyuncuların diyalogları, onların söylenişi ve oynama şekli yabancı geliyor, doğal durmuyor. Filmin rüyamsı atmosferinde yaşanan kabusların, eserin kolay izlenen temposunu bozmadan olup bitmesi rahatsız ediyor. Belki bu kabusların kadınların yaşamını tehdit ettiğini hatta sonlandırdığını her gün okuduğumuz, bildiğimiz için filmin görüntü açısından fazla “güzel” olması Türkiye’de insana ağır geliyor.
“Mustang” düzgün çekilmiş, iyi niyetle yapılmış ve üst düzey yapım değerlerine sahip bir film olabilir. “Mustang”le ilk filmini çeken Ergüven de yetenekli bir yönetmen... Türkiye’de bir kadının zor büyüme öyküsünü bütün hisleriyle yaşamak ve karakterlerle bağ kurmak için “Mustang” yeterli değil ama neyse ki Reha Erdem’in “Hayat Var”ı var.
“Mustang”
Yön.: Deniz Gamze Ergüven Oyn.: Güneş Şensoy (Lale), Doğa Zeynep Doğuşlu (Nur), Elit İşcan (Ece), Tuğba Sunguroğlu (Selma), İlayda Akdoğan (Sonay), Nihal Koldaş (Büyükanne), Ayberk Pekcan (Erol) Sen.: Deniz Gamze Ergüven, Alice Winocour Gör.: David Chizallet, Ersin Gök Müz.: Warren Ellis
İDDİALI KADROLAR
-Breck Eisner’ın yeni filmi “Son Cadı Avcısı / The Last Witch Hunter”, “Underground” gibi “dünyada insanların bilmediği güçler savaşıyor” temalı serilerin gittiği yoldan ilerliyor. Vin Diesel’ın başrolünde olduğu film, eski zamandan beri cadılarla insanlık arasında denge sağlayan bir avcı ve tarikat üzerine bir yapım. Diğer önemli rollerde Elijah Wood, Michael Caine ve “Taht Oyunları”nın Ygritte’i Rose Leslie’nin olduğu film, fantastik filmlerden zevk alan izleyicilere hitap ediyor.
-Gabriele Muccino’nun yeni filmi “Babalar ve Kızları / Fathers and Daughters”, başrollerinde Russell Crowe, Amanda Seyfried ve Aaron Paul’u izleyeceğimiz bir dram.
-Başrollerini Jeffrey Dean Morgan, Colin Farrell ve Anthony Hopkins’in paylaştığı gerilim “Solace”, bir seri katilin peşine düşen bir FBI dedektifini ve
bir medyumu konu ediniyor.
DEVAM FİLMLERİ
-“Otel Transilvanya”nın devam filmi “Otel Transilvanya 2”, ana karakter Drakula’nın insan olan torunuyla maceralarını ele alıyor.
-“Paranormal Activity” serisinden “Paranormal Activity 5: Hayalet Boyutu”, seriden hâlâ sıkılmamış izleyiciler için.
YERLİ KOMEDİ
-Yasemin Türkmenli’nin yönettiği “Evlenmeden Olmaz”, başrollerini Cansel Elçin, Özge Özberk, Hakan Eratik ile Gözde Okur’un paylaştığı bir romantik komedi.
DVD
HAFTANIN YENİSİ
“DEKALOG”
Krzysztof Kieslowski’nin başyapıtları “Dekalog” serisi zamansız ve her sinema meraklısının mutlaka izlemesi gereken bir doruk noktası.