“Ölümüne Kaçış”Yön.: Jerzy Skolimowski
Oyn.: Vincent Gallo (Mohammed), Emmanuelle Seigner (Margaret) Sen.: Ewa Piaskowska,
Jerzy Skolimowski Gör.: Adam Sikora
Geçen yılki Venedik Film Festivali’nde jüri başkanlığını üstlenen Quentin Tarantino, yarışmadaki festival komitesinden, “Bir filme tek önemli ödül verme” kuralını esnetmek için izin istedi. Ünlü yönetmen bu izni işte bu film için istemişti. Komitenin kabul etmesi sonucu kuralları yıkan ve festivalden hem Jüri Özel Ödülü hem En İyi Erkek Oyuncu (Vincent Gallo) alan bu film, usta Polonyalı yönetmen Jerzy Skolimowski’nin yeni yapıtı “Ölümüne Kaçış / Essential Killing”.
“Ölümüne Kaçış”ta, Amerikan askerleri tarafından Afganistan’da tutuklanan Muhammed, Avrupa’da bir yere nakledildiği sırada kaza yapan araçtan kaçar. Ancak karlı bir bölgede, çetin doğa şartlarında yaşam mücadelesi verirken ölmek ve öldürmek arasında seçim yapmak zorundadır.
Tarantino’ya hak verirsinizSinemaya uzun süre ara veren ve 17 yıllık sessizliğini “Four Nights with Anna” ile bozan Skolimowski’nin ana karakterini hiç konuşturmadığı filmi “Ölümüne Kaçış”, insan varoluşuna dair temel sorular soruyor. Hayat tecrübesi ve yönetmenlik becerisiyle izleyicisini doğru sorulara yönelten ama çoğu iyi yönetmen gibi basit cevaplar vermekten kaçınan Skolimowski’ye iki ödül vermek için ısrar eden Tarantino’yu anlamak zor değil.
“Üç”
İlişkiler mercek altında1998 yapımı “Koş Lola Koş / Lola Rennt” sayesinde kült bir filme imza atan Alman yönetmen Tom Tykwer’in yeni filmi “Üç / Drei”, modern şehir yaşamındaki kadın erkek ilişkilerini ele alan bir komedi. Sophie Rois, Sebastian Schipper ve Devid Striesow’un başrollerini paylaştığı filmde, 20 yıllık bir beraberlikleri olan bir çiftin, birbirlerinden habersiz aynı adama âşık olmalarıyla gelişen olaylar konu ediliyor. Aralarında Patrick Süskind’in ünlü romanı “Koku”nun sinema uyarlaması da olmak üzere başarılı filmlere imza atan Tykwer’ın “Üç”ü de diğer filmleri gibi iyi eleştiriler almış bir yapım.
“Kanıma Gir”Meğer arkadaşım bir vampirmişBeğenilen 2008 İsveç yapımı vampir filmi Hollywood tarafından ışık hızıyla yeniden çevrildi ve “Kanıma Gir / Let Me In” adıyla karşımızda.
Okulda sınıf arkadaşları tarafından ezilen, ebeveynleri yeni boşandığı için evde de huzuru olmayan Owen (Kodi Smit-McPhee), yan daireye taşınan kendi yaşlarındaki kız çocuğu Abby (Chloe Moretz) ile arkadaş olur. Ancak kısa sürede Abby’nin göründüğü gibi bir kız değil, bir vampir olduğunu keşfeder.
“Cloverfield”da başarılı bir yönetim sergileyen Matt Reeves, orijinal filmi aştığını düşündürten bir başarı gösteremeyerek çoğu Hollywood yeniden çevriminin ortak kaderini paylaşıyor. Reeves, filmin iyilik / kötülük gibi temalarını 1980’lerin Ronald Reagan dönemiyle birleştirmek gibi politik bir çabaya girer gibi görünse de, orijinal filmin cesaret isteyen bazı sahneleri Amerikan çevriminde
kendisine yer bulamamış. “Kanıma Gir”, eldeki malzemenin tamamen çarçur edildiği yeniden çevrimlerden olmasa da, yapılan işin Abby’i canlandıran Chloe Moretz’in yeteneğini ortaya çıkarmak ve ABD’lilerin altyazı okumak zorunda kalmamasını sağlamak dışında bir özelliği olduğu söylenemez.
“İyi Günde Kötü Günde”Evlilik saplantısıÇift terapisti Ava (Mandy Moore), şarap üreticisi sevgilisi Charlie (Kellan Kuntz) ile evlenince rüyalarının gerçek olduğunu düşünür. Ancak örnek bir çift olarak gördüğü anne ve babasının boşanma kararını öğrenince dünyası altüst olur. Onları barıştırmak için sapıklığa yaklaşan, mantık dışı bir çaba gösteren Ava’nın kocası Charlie de ihmal edilmekten şikayetçidir.
“İyi Günde Kötü Günde”, “My Best Friend’s Wedding”in başrolünün de aralarında olduğu pek çok filmde rol alan aktör Dermot Mulroney’in yönettiği ilk film. Aktör ona şöhret getiren romantik komedi türünde bir film yönetmeyi seçiyor.
Filmin tecrübesiz senaristleri Anouska Chydzik ve Caprice Crane, Ava’nın ailesini bir araya getirme çabalarını o kadar abartmışlar ki, karakter korku filmlerine yakışacak bir hale gelmiş. Ne komik ne romantik olan filmde kötü oyunculukları sıradan bir yönetmenlik eşliğinde izliyoruz.
Artık ilginç bir örneğinin kırk yılda bir karşımıza çıktığı bir tür olan romantik komediler, bu sıkıntılara rağmen her sezon onlarca defa karşımıza çıkmayı sürdürüyorlar. “İyi Günde Kötü Günde” de, türün seviye olarak yerlerde sürünen örneklerinden.
“Aşırıcılar”
Miyazaki’nin ekibinden...Aşırıcılar / Kari-Grashi No Arietti” Mary Norton’ın “The Borrowers” adlı romanından, animasyon üstadı Hayao Miyazaki
ile Keiko Niwa tarafından senaryolaştırıldı. Filmin karakterleri, evlerin döşemelerinin altında yaşayan 10 cm boyundaki, “Aşırıcılar” adı verilen küçük insanlar. Aşırıcı bir ailenin bir çocuk tarafından keşfedilmesiyle başlayan olayları konu alan filmi, Miyazaki filmlerinde animatör olarak çalışan Hiromasa Yonebayashi yönetiyor. Aile filmi olarak dikkat çeken “Aşırıcılar”ın referansı Miyazaki’nin ekipte yapımcı ve senarist olarak var olması.
“Kazananlar Kulübü”
Ailenin yeni misafiriMaddi zorluklar yaşayan avukat Mike (Paul Giamatti), para kazanma kaygısıyla yaşlı
müşterisi Leo’nun (Burt Young) yasal vasisi olur. Leo’nun hiç görmediği torunu Kyle (Alex Shaffer)
dedesini ziyarete gelir ve uyuşturucu bağımlısı annesinin yanına dönmek istemeyince Mike ve ailesinin yanına yerleşir. Bir lisenin güreş takımını çalıştıran Mike’ın antrenmanlarından birine katılan Kyle’ın çok yetenekli
ve başarılı bir güreşçi olduğu ortaya çıkar.
Aktör / yönetmen Thomas McCarthy “The Station Agent” ve “The Visitor”la hümanist yaklaşımıyla öne çıkan, iyi karakterler yaratan bir sinemacı olarak tanındı. Yönetmenin yeni filmi “Kazananlar Kulübü / Win Win” de McCarthy’in bu çizgisini sürdürüyor.
McCarthy oyuncularından güçlü performanslar aldığı, sempatik karakterlerle sıcak bir hikaye anlattığı filminde, tavrını uyuşturucu bağımlısı anne gibi topluma karışamayan bireyleri korumaktan değil, ailenin bütünlüğünden yana koyuyor. Filmin genel sürükleyiciliği içinde kendisini pek belli etmeyen bu üstü kapalı muhafazakar tavra McCarthy’nin önceki filmlerinde rastlamıyorduk. Muhafazakarlık bir yana bırakılırsa, sorunsuzca akıp giden, karakterleriyle bağ kurmanıza
izin veren, hoş bir komediyle karşı karşıyayız.