Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yedi dalda Oscar adayı olan “Dövüşcü”, hafif orta sıklette dünya şampiyonu olan boksör Micky Ward’un hayat hikayesinden yola çıkıyor

Bir yanda ring, diğer yanda aile


Amerikan sinemasının gözde konularından “başarı öyküleri”nin öznesi olarak karşımıza çıkan meslek gruplarından biri de boksörler... “Rocky” serisinden “Cinderella Man”e kadar örnekleri çoğaltmak mümkün. “Dövüşçü” de ilk bakışta, ne de olsa eninde sonunda dünya şampiyonu olacak bir boksörü konu almasıyla bir başarı öyküsü olmasına rağmen yönetmen David O. Russell, bu tarz filmlerin klişelerine teslim olmuyor.
Micky, uyuşturucu bağımlısı eski boksör üvey abisi Dicky tarafından çalıştırılıyor ve annesi Alice’in menajerliğinde dövüşüyor. 1990’ların başlarında 30’lu yaşlarına gelmesine rağmen genellikle yükselen başka boksörlerin maçları kazanmasını sağlamak dışında dikkat çeken bir kariyeri yok. Bol kız kardeşli ailesinin her işine karıştığı Micky, annesi ve abisinin ısrarı sonucu kilo olarak kendisinden çok daha ağır bir boksörle dövüşüp, hezimete uğruyor. Bu arada Charlene ile bir ilişkiye başlıyor. Kaybettiği dövüş, Dicky’nin tutuklanması ve Charlene’nin annesi ile Dicky’nin onun kariyerine iyi gelmediği konusundaki ısrarı, Micky’nin kafasını karıştırıyor.

Çok güçlü bir dram
“Dövüşçü”, şampiyon bir boksörü konu almasına rağmen alıştığımız bir başarı öyküsü değil. Öncelikle, hırs ve azimle dolup taşan bir ana karakter değil, ailesi, kız arkadaşı ve kariyeri arasında kalan, sessiz, vefalı, kafası karışık bir insanı izliyoruz. Körfez Savaşı filmi “Three Kings”den hatırlayabileceğimiz David O. Russell, filminde en çok özeni boks sahnelerine değil, karakterleri ve karakterler arası dinamikleri düzgün şekilde kurmaya gösteriyor. Standart bir Hollywood filminde, izleyicinin nefret edeceği karakter haline getirilip, bir çırpıda hikayenin dışına atılacak “uyuşturucu bağımlısı” abi Dicky’e David O. Russell, hikayesinde hem yer hem de iyi ve kötü yönlerini göstererek hakkını veriyor.
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Orijinal Senaryo, İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Christian Bale), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Amy Adams, Melissa Leo) ve En İyi Kurgu dallarında Akademi Ödülleri’ne aday olan film, sadece bir spor filmi değil. Aile ilişkilerini konu alan güçlü bir dram...

“Dövüşçü / The Fighter”
Yön.: David O. Russell
Oyn.: Mark Wahlberg (Micky Ward), Christian Bale (Dicky Eklund), Amy Adams (Charlene Fleming), Melissa Leo (Alice Ward)
Sen.: Scott Silver, Paul Tamasy, Eric Johnson
Gör.: Hoyte Van Hoytema
Müz.: Michael Brook

İşte tam bir başarı öyküsü
Başarı öyküsü kalıplarını ve klişelerini özenle, sonuna kadar kullanan “Şampiyon / Secretariat”da, Diane Lane, John Malkovich, Dylan Walsh ve Margo Martindale rol alıyor.
Kocasına ve çocuklarına bakan bir ev kadını olan Chenery, annesinin ölümünden sonra ailenin at çiftliğinin başına geçiyor, kocasının ve abisinin moral bozucu tavırlarına rağmen. Burada yeni doğan bir tayın başarılı olacağına inanan Chenery, bu taydan “Secretariat” adlı şampiyon bir yarış atı yaratıyor.
Film, karakterlerin tam tahmin ettiğimiz gibi hareket ettiği, her saniyesinde kazanma hırsına vurgu yapan klasik bir Hollywood yapımı.

Yine şeytan iş başında
Bir yanda ring, diğer yanda aile


Evil” adlı filmiyle En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazanan İsveçli yönetmen Mikael Hafström imzasını taşıyan “Ayin / The Rite”, bir şeytan çıkarma filmi.
İnancı pek kuvvetli olmamasına rağmen dini eğitim alan Michael Kovak (Colin O’Donoghue), Vatikan’a şeytan çıkarma kursuna gönderiliyor. Burada kendisini, şeytan çıkarma ayinleri konusunda usta ve sıradan yöntemler kullanmamasıyla ünlü bir din adamı olan Peder Lucas’ın (Anthony Hopkins) yanında buluyor. Kovak, şahit olduğu şeytan çıkarma ayinlerine başta şüpheyle yaklaşsa da, zamanla kendisini olayların ortasında buluyor.
“Ayin”in metnindeki inanç vurgusu o kadar kuvvetli ki, kilise tarafından çekilmiş bir film olabilirmiş. Anthony Hopkins’in kadroda olmasının bile seviyesini yükseltemediği film, herhangi bir şeytan çıkarma filmi izlemiş bir izleyiciye yeni bir şey sunmaktan uzak bir yapım.

Yerli bir aşk öyküsü daha
Aytaç Ağırlar’ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği “İncir Reçeli”nde Sezai Paracıkoğlu, Melike Güner, Sinan Çalışkanoğlu ile Barbara Laurens rol alıyor. Televizyon için skeçler yazan ancak yazdığı senaryolar bir türlü kabul edilmeyen Metin (Paracıkoğlu), bir gün bir barda Duygu (Güner) adlı bir kızla tanışıyor. Bu tanışma, büyük bir aşkın başlangıcı oluyor.