70. Berlin Film Festivali, Carlo Chatrian yönetimindeki yeni döneminin ilk yılını bu gece sahiplerini bulacak ödüllerle tamamlıyor. Yarışmanın belli bir seviyenin üzerinde seyrettiği festivalde ödüle yakın filmler bir hayli çok.
Festivalin ödüllerden önceki son sabahında gösterilen Kamboçyalı usta belgeselci Rithy Panh’ın yönettiği “Irradies”, ödül tahminlerini alt üst eden sert bir savaş belgeseli. Pahn, atom bombası kurbanları, yıkım görüntüleri, toplama kampları ve savaşın arşiv görüntülerini bir dış ses anlatıcıyla gösterdiği filminde, “Bunlara yüzlerce kez bakın” diyor ve kayıtsız kalmanın imkansız olduğu savaş karşıtı bir belgesel sunuyor. Jeremy Irons başkanlığındaki jürinin Altın Ayı için seçiminin tüm salonu göz yaşlarına boğan ve savaşın trajedisini tüm sertliğiyle anlatırken yaratıcı bir sinema dilini de ihmal etmeyen bu filmden yana kullanma olasılığı hiç de az değil.
Kadın sinemacıların gücü
Ödüllerde öne çıkması beklenen diğer iki film, ABD’li kadın sinemacıların imzasını taşıyor. Bunlardan ilki ilk günlerin gözde filmlerinden Kelly Reichardt’ın ‘anti western’i “First Cow”. Yeni bir koloni kurulurken oradaki maço dünyaya uyum sağlayamayan ve arkadaşlıklarıyla ayakta kalan iki adamın hikâyesini mizahtan yoksun olmayan bir etkileyicilikle anlatan film, Reichardt’a Altın Ayı’dan En İyi Yönetmen’e uzanan ödüller getirebilir.
Ödüle yakın duran diğer ABD’li sinemacı ise “Never Rarely Sometimes Always”ı sunan Eliza Hittman. 17 yaşında bir kızın eyaletindeki kanunlar nedeniyle kuzeniyle birlikte New York’a kürtaj olmaya gitmesini melodrama kaçmadan, sade bir üslupla anlatan filmin ödül alma olasılığı çok yüksek. Genç oyuncularından çok doğal bir performans alan Hittman, izleyicisini karakterlerinin her duygusuna ortak eden feminist sinemanın güçlü bir örneğini sundu.
Festivalin son günlerinde gösterilen ‘yavaş sinema’nın büyük ustası Tsai Ming-Liang’ın “Days”i de diyalogsuz, ağır akan sinemanın ne kadar etkileyici olabileceğinin mükemmel bir örneğiydi. Ming-Liang’ın kariyerinde saygınlık ve ödül konusunda bir eksikliği yok ama jüri, bu tür bir sinemayı takdir edebilir.
Yönetmen, senaryo gibi dallarda olmasa da oyunculuk ödüllerinde öne çıkması beklenen film, kanser hastası kardeşine bakan bir kadının mücadelesini merkeze alan “Schwesterlein”. İsviçreli yönetmenler Stéphanie Chuat ve Véronique Reymond’ın imzasını taşıyan Almanya yapımı film, başrollerinde Nina Hoss ve Lars Eidinger’in performansına çok şey borçluydu. Jürinin oyunculuk ödülleri konusundaki doğal tercihi bu film olabilir.