Alejandro Gonzalez Inarritu 12 dalda Oscar adayı “Diriliş”te kendisini çok ciddiye alıyor ve izleyicisine defalarca ele alınmış konuları yaratıcı olmadan yeniden işlemek için cefa çektiriyor
Bu filmin çekim hikayesi de Hollywood filmi gibi. İdealist yönetmen (Alejandro Gonzalez Inarritu), “Diriliş / The Revenant”ın iyi olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz. Filmini yeşil ekranlar ve bilgisayar başında bitirmeyecek, buz gibi havada, doğal ışıkla çekecektir. Bazı çalışanlar iş güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle setten kaçar. “İyi sinema”dan anlayanlar kalır, başta da başrol oyuncusu (Leonardo DiCaprio).
Film biter. O gün gelir, yönetmen haklı çıkmış, filmi 12 dalda Akademi Ödülü’ne aday olmuştur, “iyi sinema” kazanır, son. Ama bu hikaye de en fazla parlatılmış bir Hollywood başarı öyküsü kadar gerçekçi. Çünkü film, bu kadar cefayı defalarca ele alınmış konuları yaratıcı olmadan yeniden işlemek için çektiriyor. Hem ekibine hem izleyicisine...
Geçen yıl Akademi Ödülleri’nin gözdesi “Birdman”le tiyatro kulisinde gezinen Inarritu, “Diriliş”le Amerikan yerlileri ile kolonist grupların birbirleriyle kıran kırana mücadele ettiği 1820’ler Kuzey Amerika’sında. Kürk ticareti yapan kolonistlere rehberlik eden Glass, bir ayının saldırısına uğrayıp ağır yaralandıktan sonra ölüme terk ediliyor. Ama ayaklanıp onu bırakanların peşine düşüyor.
Cefaya değmiyor
Filmin seyir süresi boyunca bazen Amerikan yerlilerini ve Glass’in ekibini görsek de ağırlık Glass’in ayakta kalmaya çalışma sürecinde. Ağır yaralı bir adamın hayatta kalma mücadelesini acılara vurgu yapıp DiCaprio’nun hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan başarılı performansından güç alarak izleten Inarritu, yönetmenlik hırslarını tüm ağırlığıyla izleyicinin üzerine bırakıyor.
Bütün bu yönetmenlik ve acılar gösterisinin ardına baktığımızda filmin cümleleri “ABD kan üzerine kuruldu” ve “Doğa, yıkıcı bir yer.” İlk cümle için Sam Peckinpah, ikincisi için Werner Herzog filmografileri hizmetimizde. Düzgün çekilmiş ve bir sinema duygusu veren bir filmin illa yeni bir cümle söylemesi beklenmiyor ama Inarritu filmini o kadar ciddiye alıyor ve izleyicisini de ciddiye almaya zorluyor ki ortadaki sonuç izlerken çekilen cefaya değmiyor.
Yön.: Alejandro Gonzalez Inarritu Oyn.: Leonardo DiCaprio (Hugh Glass), Tom Hardy (John Fitzgerald), Domhnall Gleeson (Kaptan Andrew Henry), Will Poulter (Bridger), Forrest Goodluck (Hawk) Sen.: Mark L. Smith, Alejandro Gonzalez Inarritu Gör.: Emmanuel Lubezki Müz.: Carsten Nicolai, Ryuichi Sakamoto
“Muhteşem Güzellik”le Akademi Ödülü kazanan İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino, yeni filmi “Gençlik / Youth”ta geçip giden zamanın yasını tutuyor. Ama bu sessiz sakin değil, alabildiğine şaşaalı ve çenesi düşük bir yas. Michael Caine ve Harvey Keitel’i Alpler’de lüks bir otele yerleştiren Sorrentino, besteci ve yönetmen karakterlerine hayatı sorgulatıyor. Ancak yönetmenin alametifarikası bu cümbüşü, “Muhteşem Güzellik”teki kadar kusursuz işlediğini söylemek güç. Yine de büyük sinema geleneğine yakın duran Sorrentino, tarzını sevenleri iki karakteriyle bir duygu ortaklığına taşımayı başarıyor. Özellikle de finalinde.
Haftanın diğerleri
DE NIRO YARAMAZ DEDE
-Başrollerini Zac Efron ve Robert De Niro’nun paylaştığı “Çılgın İhtiyar / Dirty Grandpa”, birlikte bir yolculuğa çıkan evlenme arifesinde bir genç ve dedesi etrafında dönen bir komedi. Dan Mazer’ın yönettiği film, tahmin edilebilir şekilde ilerleyen, ana akım bir yapım.
DÖRT YERLİ FİLM
-Haftanın yerli filmlerinden biri Meltem Bozoflu’nun yönettiği “Dedemin Fişi”. Komedi türündeki filmde Alper Kul, Ali Sunal, ve Ayşen Gruda rol alıyorlar. Diğer yerli komedi filmi “Şevkat Yerimdar 2: Bizde Sakat Çok”. Haftanın üçüncü yerli filmi, Murat Eroğlu’nun yazıp yönettiği dram “Şafakla Dönenler”. Dördüncü film ise Kudret Sabancı’nın yönettiği animasyon “Köstebekgiller 2: Gölge’nin Tılsımı”.
ABD ANİMASYONU
-ABD yapımı “Karlar Kralı Norm / Norm of the North”, çocuklara hitap ediyor.
DVD
HAFTANIN YENİSİ
“ŞAH MAT / PAWN SACRIFICE”
Soğuk Savaş döneminde karşı karşıya gelen Rus ve Amerikalı satranç ustalarını konu alıyor.