Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Frank Miller’ın aynı adlı çizgi romanının ikinci uyarlaması, ilkinin göz boyayıcı yönlerinin artık eskidiğini kanıtlıyor

9 yıl sonra aynı şehirde

Günah Şehri / Sin City”, 2005 yılında gösterime girdiğinde büyük övgü topladı. Ünlü çizer Alan Moore gibi birçok kişinin haklı olarak eleştirdiği, maço, kadın düşmanlığı ve ırkçılığın sınırında dolanan Frank Miller metni dolayısıyla takdir görmedi elbette. Filmin kıyamet koparmasının nedeni, yönetmen Robert Rodriguez’in çizgi roman estetiğini yaratıcısı Frank Miller’ın da katkısıyla hiç görülmemiş şekilde sinemaya aktaran seçimleriydi. Erkek gözü ve yaratılan maço erkek zevklerinin hepsine hitap eden filmin konusu da siyah-beyaz sert çizgileriyle uyum içindeydi, buna şüphe yok. Ama tamamen dijital ortamda yaratılan ilk filmlerden biri olan “Günah Şehri”, görüntü estetiği açısından daha önce izlenen herhangi bir şeye benzemiyordu, çizgi roman uyarlamalarına “Bu işi bırakın” diyordu.

Her şey eskisi gibi

Haberin Devamı

Şimdi neredeyse 10 yıl sonra yeni karakterler, aynı estetiğin daha gelişmiş dijital efektler ve 3D’yle süslenmiş hali ve aynı rahatsız edicilikteki metniyle bir kez daha karşımızda. İlk filmin insan duvarı Marv, striptizcisi Nancy gibi eski karakterlere yenileri de eklenmiş. Kötü senatörü yenen kumarbaz Johnny rolündeki Joseph Gordon-Levitt bir yana asıl yeni öykü, Eva Green’in canlandırdığı femme fatale ve onun için her şeyi yapmaya hazır Dwight (Josh Brolin) arasında dönüyor. Her şey eskisi gibi. Ama ilk filmin göz boyayan teknik yönlerinin bu filmde eskimiş olduğu hissinden kurtulmak mümkün değil. Miller’ın film metinleri üzerine düşünmeyi sevenlere hakaret niteliğindeki kör gözüm parmağına kadın düşmanı, erkek fantezisi metniyle kaybolan bir büyüyü yeniden diriltmeye çalışmanın âlemi yok.

“Günah Şehri”nin ikinci halkası

“Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın / Sin City: A Dame to Kill For”, bazı filmlerin ve sağ fanteziler üzerine kurulan temellerin ne kadar çabuk eskidiğini kanıtlıyor, o kadar.

“Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın / Sın Cıty: A Dame to Kıll For”

Haberin Devamı

Yön.: Frank Miller, Robert Rodriguez
Oyn.: Mickey Rourke (Marv), Jessica Alba (Nancy), Josh Brolin (Dwight), Joseph Gordon-Levitt (Johnny), Rosario Dawson (Gail), Bruce Willis (Hartigan)
Sen.: Frank Miller Gör.: Robert Rodriguez
Müz.: Robert Rodriguez,Carl Thiel

Diğerleri

İngiltere-Amerika ortak yapımı animasyon “Postacı Pat: Bir Yıldız Doğuyor / Postman Pat: The Movie”, İngiltere’de 1981’den beri yayınlanan popüler dizinin ilk beyazperde uyarlaması.

“Çakma Polisler / Lets Be Cops” adlı Amerikan yapımı komedide, polis üniformalarıyla etrafta gezinen iki arkadaşın maceraları anlatılıyor.

“Kuma” adlı ilk filmiyle dikkat çeken ve Avusturya’da yaşayan Türkiye kökenli yönetmen Umut Dağ, ikinci filmi “Betondaki Çatlaklar”da Viyana’da yaşayan göçmenlerin dünyasına odaklanıyor. Mafya, suç ve baba-oğul ilişkisinin merkezde olduğu film, bu yıl Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde gösterildi.

Fransız yapımı komedi

“Sürpriz Damatlar / Qu’est-ce qu’on a fait au Bon Dieu?”, Katolik ve Fransız kimliğiyle gurur duyan bir ailenin dört kızının farklı etnik kökenlerden kişilerle evlenmesi üzerinden ilerliyor.

Haberin Devamı

Favreau’nun gönül işi

Komedi ağırlıklı kariyeriyle tanınan Jon Favreau’nun yazıp, yönetip başrolünü üstlendiği “Şef / Chef”te yer alan diğer isimler de yıldızlar kadrosunu tamamlıyor: Sofia Vergara, Scarlett Johansson, Robert Downey Jr. ve Dustin Hoffman. Filmde, Favreau’nun canlandırdığı karakter bir yemek eleştirmeniyle tartıştıktan sonra çalıştığı lüks restorandan ayrılıp bir karavandan yemek satmaya başlayan bir şef. Büyük bütçeli filmlerden sonra mütevazı ve basit bir film çekme amacıyla bu projeye başlayan Favreau, filmin gösterildiği ülkelerde eleştirmenleri ve izleyiciyi etkilemeyi başardı.

Fırtınanın kaseti

“Bulunmuş kaset filmleri” her türde bir kez karşımıza çıkacak gibi duruyor. Steven Quale’in yönettiği “Fırtınanın İçinde / Into the Storm” bulunmuş kaset formülünü felaket filmlerine uyguluyor. Profesyonel ekipmanlarla fırtına kovalayan bir belgesel ekibi, Youtube’da 1 milyon tık almak isteyen tipler ve yalnız bir baba ile lisedeki iki oğlu Oklahoma Silverton’da yaşanan dev bir fırtınanın ortasında kalıyorlar.

Yapım, felaket filmlerine dönemimizin internet videoları atmosferinde yaklaşıyor.
Bu yöntemi “Cloverfield” gibi canavar filmlerinden “Blair Witch” başta olmak üzere korkulara kadar gördüğümüz için herhangi bir yenilik içermiyor. Ayrıca hikayeleri çekilmiş videolar formatında birleştirirken, minik aşk öyküleri, toparlanan baba-oğul ilişkileri gibi klişeleri ihmal etmemesi yeniliğin de bir yere kadar olduğunun göstergesi...