Suriye’de silahlı gruplar arasında çatışmalar sürerken, siyasi, askeri resim sürekli değişiyor. Türkiye’de ise TIR ve otobüs arama/aratmama tartışmaları gündemde. Savcı, MİT, polis, jandarma ve gümrük görevlilerinin senkronize olmadıkları medyaya yansıyor. Anlaşılan yasa, anlayış, yaklaşım, düzenleme ve hedef farklılıkları var.
Neden “örtülü operasyon?”
Tartışılan, istihbarat üretmek için “gizli veri toplama” faaliyeti değil. Ya da rakip ülkelerin istihbarat toplama faaliyetlerini engellemek amacıyla yapılan “istihbarata karşı koyma operasyonu” da değil.
Sözünü ettiğimiz, Kissinger’in de ifade ettiği gibi, diplomasinin yetersiz kaldığı, savaş da ilan edilemeyen hallerde rakip devlet/devlet dışı aktörlere yönelik gizli faaliyetler. Bu yolla askeri, politik, ekonomik ortamı etkilemeyi, tabloyu lehinize çevirmeyi amaçlarsınız. Tabii, yeteneğiniz varsa ve elinize yüzünüze bulaştırmayacaksanız.
Örtülü operasyonlar, propagandadan ekonomik destek veya çökertmeye, darbeden yarı-askeri hareketlere kadar geniş bir yelpazede yer alır. Gerilla gruplarının, ayaklanmacıların çeşitli şekillerde desteklenmesi de yarı-askeri hareketlerin örneğidir.
Risk alabilen, operasyon kapasitesi olan ülkeler, rejimden, iktidarın kimliğinden bağımsız “operasyon” kararı alabilirler. Bunun tersini düşünmek gerçeklikten uzaklaşmaktır.
Demokratik ülkelerin bu tip operasyon kararlarını diğer ülkelerden ayıran özellik ise hukuka uygunluk, denetim ve hesap verebilmektir.
Suriye ve uzun vadeli siyasi çıktılar
Geçmiş ve ideolojik tartışmalar bir yana, Türkiye, Suriye’de olup bitenlere karşı ilgisiz kalamaz. Sadece “insani yardım” ve “istihbarat operasyonları” penceresinden de bakamaz.
Suriye kaynaklı güvenlik sorunları önümüzdeki on yıllarda tüm bölgeye damgasını vuracaktır. Bu bağlamda Türkiye’nin iki seçeneği var: Seyirci kalmak veya müdahil olmak.
Troçki’ye atfedilen, aslında Micheal Walzer’in (Just and Unjust Wars: A Moral Argument with Historical Illustrations)kitabında onun diyalektik ile ilgili ifadelerinden uyarladığı; “siz belki savaşla ilgilenmiyor olabilirsiniz fakat savaş sizinle ilgileniyor” sözü tam da bugünlerde Türkiye için söylenmiş gibi görünüyor.
Ne yapmalı?
Evet, demokratik ülkeler de örtülü operasyon yapar. Türkiye de ihtiyaç duyuyorsa bunu yapabilmeli. Bölgesel gelişmeler, Türkiye’nin acilen bu kapasiteyi kazanmasını ve amatörlükten kurtulması gerektiğini söylüyor. Öncelikle hukuki eksiklikler giderilmeli, kurumsallaşma sağlanmalı, kurumlar arası işbirliği geliştirilmeli ve milli doktrin üretilmeli.
Şahsi, ideolojik nedenler, romantizm, politik-mantıki gerekçeler, kurumsal kültür operasyon nedeni olmaz. Hukuki altyapı hazırlanmadan “örtülü operasyonlara” girişmek siyasi karar alıcılar ve uygulayıcılar için uzun vadeli ciddi sorundur. Bunun en iyi örneği TSK mensuplarının PKK ile mücadele konusunda yaşadığı ibretlik tecrübelerdir.
Kargaşaya, tartışmalara son vermek, MİT’i kurumsal, çalışanlarını kişisel sorumluluktan kurtarmak amacıyla düzenleme yapmak siyasi otoritenin görevi. Kurumu, çalışanlarını meşruiyet ve hukukun içinde tutmanın yolu yine yasal ve idari düzenleme yapmaktan geçiyor.