Terör, politik hedefleri gerçekleştirmek için şiddet kullanımı ya da kullanma tehdidi olarak tanımlanabilir. Bu hedefleri elde etmek için kullanılan bir yöntem. Bu yöntemi devletler, örgütler ve bireyler kullanabiliyor. Söz konusu yöntemin seçiminde motivasyon, ideoloji önemli bir rol oynar. Bu bazen etnik, bazen dini bazen de sınıfsal kökenli olabilir. Bu günlerde en yaygın görüleni ise dini referanslı terör saldırıları.
Küresel ölçekte söz konusu terör eylemlerinde gözle görülür bir artış var. Bazı ülkelerde etnik terör devam ediyor olsa da, dini motivasyonlu eylemler her geçen gün artıyor, görünür hale geliyor ve yaygınlaşıyor. Dahası, farklı dinler adına hareket ettiğini iddia eden teröristler, diğer dinlere mensup kurbanları hedef alıyor. Geçen haftalarda üç farklı ülkede, üç farklı dinin mensuplarını kurban seçen terör eylemlerine tanıklık ettik.
Yeni Zelanda’da bir camiye yapılan saldırı şoke ediciydi. Her ne kadar saldırgan ırkçı olarak tanımlansa da temel motivasyonun “Hıristiyanlık” olduğu açıktı. Tipik dini referanslı bir terör saldırısıydı. Saldırıda aralarında bir Türk’ün de bulunduğu onlarca yaralı vardı ve elli insan hayatını kaybetmişti.
Dünyayı şoke eden bir diğer “dini” referanslı terör saldırısı haberi Sri Lanka’dan geldi. Tamil azınlığın siyasi bağımsızlık için yaygın kullandığı terör metodunda 2013’e kadar yüz bin insan hayatını kaybetti. Sri Lanka terörden çok çekmiş bir ülke. İç savaşın ardından yaralarını sarmaya çabalarken yeni bir terör saldırısıyla sarsıldı. Sekiz farklı yere yapılan intihar saldırısında, kiliseler ve turistlerin kaldığı oteller hedef alındı. Aralarında iki Türkün de bulunduğu 253 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı gerçekleştirenlerin dini referanslı, bazı üyelerinin Suriye’de savaşmış gruplara mensup olduğu açıklandı.
Üçüncü haber dünyanın öteki ucundan geldi. ABD’de bir terörist, sinagogda toplanan Musevi cemaate saldırdı. Bir kişi hayatını kaybederken birçok kişi de yaralandı. Terörist yine dini motivasyonla hareket etmiş, Musevileri hedef almıştı. Kurban ve faillerin kolaylıkla farklılaşabildiği dini referanslı terör dalgasına tanıklık ettiğimiz açık.
İdeolojileri, referansı ve söylemleri farklıda olsa da terörün mantığı ve terörizmin mekanizmalılarında bir fark yok. Teröristler, kaos yaratmaktan korku inşasına, sosyal kontrolden propagandaya, düşmanlık tohumları ekmekten öbür dünyada ödül kazanmaya kadar geniş bir yelpazede benzer sonuçlar elde etmek istiyorlar.
Dahası “dini referansla” hareket eden teröristler, camide, kilisede, sinagogda masum insanlara saldırarak hem kendileri hem de “kutsal davaları” için iyi bir iş yaptıklarına inanacak kadar kesin inançlılar. Terör dünyasındaki ideolojik kaymanın yanı sıra teknoloji, iletişim, sosyal medya ve her şeyin her şeyle bağlantılı olma hali teröristleri cesaretlendiriyor ve onlara yeni imkânlar sunuyor.