Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yerel seçim gündem-den çıkmadan cumhurbaş-kanlığı seçim sürecine girdik. Üstelik bazı şehir ve kasabalarda seçimlerin yenilenmesi kararı konuyu bir süre daha gündemde tutacak. Özellikle AKP ve BDP’nin yarış halinde olduğu yerlerde. Dikkat çeken husus, tekrarlanan yerel seçimlerin cumhurbaşkanlığı seçim sürecini manipüle edebilecek, siyasi gerilimi artırabilecek fırsat alanı ve bahaneler üretecek nitelikte olması.
Sonuçta cumhurbaşkanlığı seçim süreci ötelenmiş PKK ve nereye gideceği belli olmayan Suriye olaylarının etkisine açık.

Etkili araç şiddet olunca
Hükümet açısından PKK ile ilişkilerin “mevcut hali” ile devamı öncelikli bir konu. Çünkü seçime az bir süre kalmışken şiddet ve teröre yönelecek PKK, halkın kanaatlerini kolaylıkla etkileyebilir. Bu nedenle de hükümetin PKK ile ilişkilere odaklanması gerekiyor. Bu gereklilik ancak seçim sonuçlarını PKK’nın hedefleri, stratejisi ve mantığı açısından doğru yorumlamamakla yerine getirilebilir.
Yerel seçimlerde Türkiye, politik alanı etkileyebilecek üç farklı aktörün mücadelesine tanıklık etti. Bu bağlamda sonuçları da üç farklı biçimde ele almak gerekir. Birincisi demokrasinin ana aktörü olan legal siyasi partiler. İkincisi, siyasi parti olmayan ancak oldukça aktif “ağ” aktörler. Son olarak demokratik siyasi alanda temsil edilirken, dağda silahlı örgütü olan ve etkili bir “ağ”a sahip olan PKK gibi hibrit aktörler.
Çok partili demokrasilerde, son tahlilde yerel seçimler yerel yöneticilerin belirlenmesi demektir. Ancak PKK gibi hibrit örgütlerde durum farklıdır. Hedeflerinize sadece demokratik araç ve yöntemlerle ulaşamayacağınızı öngörerek dağda silahlı militanlarınız, halk arasında cephe örgütlenmeniz ve sahnede bir değil iki legal siyasi partiniz varsa seçim sonuçlarını da farklı okumanız gerekir. Nitekim PKK, Barış ve Demokrasi Partisi ile HDP bu tabloya uygun okumalar yaptılar.

Birleşik cephe çökerken
PKK açısından yerel seçimin üç önemli çıktısı olmuştur. Birincisi, örgüt, hedef kitlelerin sosyal kontrolünü başarı ile yürütmektedir. Başka bir ifade ile politik amaçlar için halkı kolaylıkla mobilize edebileceği ortaya çıkmıştır. Bu durum önümüzdeki dönem hedef ve stratejinin belirlenmesinde etkili olacaktır.
İkincisi, halkın kontrolünün fiziki coğrafyaya izdüşümü ve sınırları ortaya çıkmıştır. Böylece temel stratejisini üzerine inşa edeceği ana ve tali bölgeler netlik kazanmıştır. Nitekim bu sonuçlar Öcalan tarafından dikkatle analiz edilecektir.
Üçüncüsü, HDP’nin oy oranı dikkate alındığında eski günlerin ve Marksist ideolojinin hatırına da olsa “birleşik cephe” stratejisi çökmüştür. Bu çerçevede cumhurbaşkanlığı seçimine giderken Öcalan neler yapıp yapamayacağının farkında.

Öcalan ve öneriler
Cumhurbaşkanı Gül açıklamaları ile ona önümüzdeki süreçte sakin olması, taleplerini “Avrupa Yerel Yönetim Şartı (AYYŞ)” ile sınırlı tutmasını tavsiye etti.
Oysa Öcalan’ı kısa vadede sakinleştirecek olan kendi durumu ile ilgili gelişmelerdir. Şimdilik kaydıyla ve taktik nedenlerle öneriye razıymış gibi davranabilir. Ancak gerek üçüncü bir tarafın oyuna dâhil edilmesi, gerekse görüşmeden müzakereye geçiş konusunda ilerleme kaydetmenin yollarını aramayı da sürdürecektir. Bazı başkentlerin bu girişimleri bekledikleri de artık bir sır değil.