Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Irak’ta devletin çöküşü, ülkenin bütünlüğünü tartışmaya açtı. Kürtler bağımsızlık arzularını hayata geçirebi-lecekleri tarihi bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. Bu görüş farklı siyasi mahfillerde ciddi destek ve kabul görüyor.
Irak ordusunun (Şia ordusu olarak da görülebilir) Kerkük’le birlikte Sünni bölgeleri terk edip kaçması, Kürtlere tarihi hedeflerini “sıfır maliyetle” gerçekleştirme imkânı verdi.
Başta Barzani olmak üzere Irak’lı Kürtler, Kerkük’e, daima “Kudüs” ayarında kutsallık atfederler. Kudüs’ün sadece tarihi bir arzunun sembolü olmadığını biliyoruz. Kudüs aynı zamanda uzun yıllar süren, şiddetle yoğrulmuş çatışma ve sorunların da kaynağıdır. Bu bağlamda Kerkük zaferin hazzı kadar acıların da kaynağı olabilir.
Bugünlerde Barzani Kerkük’te, Sünni aşiretlerin desteklediği IŞİD ise işgal ettiği bölgelerde siyasi, psikolojik ve askeri varlıklarını tahkim etmeye çalışıyorlar. Süreç sona erdiğinde, “Kudüs/Kerkük” sorununun ne yöne evirileceğini göreceğiz.

Siyasi arzular ve askeri kapasite inşası
Suriye ve Irak’taki gelişmeler Barzani için yeni fırsatlarla birlikte bir dizi risk de getirdi. İşlemeyen siyasi süreçlerin, bozulan güvenliğin ekonomiye ciddi bir maliyeti oldu. Böyle bir ortamda bağımsızlık arzusu askeri ihtiyaçları tetiklerken dengeler iyice bozuldu.
Maliyeti arttıran çok sayıda neden var. Kerkük’ü elde tutmaktan Suriye ve Irak’tan gelen mültecileri barındırmaya, PKK ile ilişkilerden, IŞİD ile komşu olmaya kadar.

Saldıran gerilladan savunan “askere”
Iraklı Kürtlerin güvenlik paradigması kökten değişti. ABD işgali öncesi Irak hükümetine karşı savaşan gerilla, işgal sonrasında Irak devletinin güvenlik mimarisinin doğal parçası oldu. Şimdi ise farklı karakterdeki güvenlik sorunlarının üstesinden gelmesi gereken “yalnız” bir aktöre dönüştü.
Barzani güvenlik sorunlarının üstesinden gelebilmek için arayışlarını sürdürüyor. Özellikle de askeri kapasite ve yeteneklerini geliştirmesi gerektiğini biliyor.
Yeni tabloda Kürtler, Irak devletine karşı, dağlarda gerilla savaşı yürüten “asimetrik” bir mücadelenin zayıf ve avantajlı tarafı değiller. Bir toprak parçasını elde bulunduruyor ve devlet olma iddiasındalar. Bu nedenle hedeflerini, sorumluluklarını ve rollerini kökten değiştirmesi gerekiyor.
Barzani’nin acelesi var. Dağlarda “klasik gerillacılık” yapabilen, iktidar için rekabet eden partilerden birisinin organik parçası “peşmerge” mevut sorunların üstesinden gelemez.
Çünkü o, gerillanın avantajlarını kullanan değil, şehirlerde savunan taraf. Başta Kerkük olmak üzere, “coğrafi” bir bölgeyi, milyonlarca insanı, İŞID gibi asimetrik bir tehdide karşı 1050 km lik bir sınırı koruması bekleniyor.
Güvenlik pahalı bir hizmettir. Hizmeti sağlayacakların kalite ve kapasitesi “silahlı adam” sayısı ile ölçülmez. Daha fazlasıdır. İşin kötü tarafı, güvenlik yoksa zengin olma hayalleriniz bir başka bahara kalacaktır. Üstelik iç politikada otoriter olup sürekli krizler yaşabilirsiniz.
Bunların üstesinden gelmenin yolu güvenlik ortamını iyileştirmek ve askeri kapasiteyi artırmaktan geçiyor. Bu noktada da akla gelenin Türkiye olması ise sürpriz sayılmaz.