Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhur-başkanı Sayın Erdoğan, hafta sonu yaptığı bir konuşmada, Türkiye’nin terörle mücadelede yalınız bırakıldığını söyleyerek müttefiklerine sitem etti. Üstelik müttefikler de terörden muzdaripler.
Türkiye, üç buçuk cepheli terörle mücadelesini yalnız sürdürüyor. Bunlar, PKK/PYD, DAEŞ, Fethullah örgütü ve DHKP-C. Sadece listenin sonundaki örgütle mücadelede işbirliği var gibi görünüyor. O da örgütün ABD’yi doğrudan hedef almasıyla ilgili.
Öte yandan, PKK/PYD ve DAEŞ cephesinde işbirliği oldukça sorunlu. Türkiye ile ABD ve AB arasında PKK/PYD’nin kimliği ve rolü konularında tartışmalar sürüyor. Müttefikler PYD’nin PKK’nın organik bir parçası olmadığı havasındalar.
Görüş ayrılığı savaş alanına, Suriye’ye farklı şekillerde yansıyor. Sadece Ruslar değil, müttefikler de PKK/PYD’yi beslemeye devam ediyorlar. Silah, askeri teçhizat, eğitim yardımları sürüyor. PKK/PYD, çeşitli ülkelerde temsilcilikler açarak meşruiyetini pekiştiriyor.
PKK/PYD’nin finans konusunda hiçbir sorunu yok. Avrupa Birliği, Kobani’nin “altyapısında” kullanılacağını ileri sürerek PKK/PYD’ye 300 milyon euro finansal yardım sağladı. Oysa parayı verenler, savaş sırasında sağlanan paraların altyapıya değil de askeri ihtiyaçlara kullanılacağını gayet iyi bilirler.
Türkiye, DAEŞ cephesinde de müttefikleriyle sıkıntılar günler yaşıyor. Müttefikler, Türkiye-Suriye sınırı boyunca, tam zamanlı istihbarat vermeye istekli değiller. DAEŞ’e havadan müdahale de ayrı bir tartışma konusu. Sonuçta Kilis’e düşen DAEŞ füzeleri Türkiye’yi yoruyor ve yıpratıyor.
Tüm cephelerde mücadele, kırılgan bir güvenlik ortamı yaratıyor. Üstelik bu sorun başkalarının inisiyatifine bırakılmayacak kadar da önemli. Gelişmeler, dikkatleri dağıtan başkanlık tartışmalarının gölgesinde yaşanıyor. Çelişkili gibi görünse de terörle mücadele eden devletlerin hayatında böylesi karmaşık tablolar çok da şaşırtıcı değil.
Terörle mücadele ve güvenlik sorunları ön plana çıktığında siyasi karar alıcıların yapması gereken en önemli hamle, devlet kurumlarının “gayret birliğini” sağlamaktır. Terör operasyonlarının sürdüğü bölgelerde, en kısa sürede hayatın normale dönmesi, onlarca farklı devlet kurumunun uyum içinde ve hızla hareket etmesine bağlı.
Başarı sadece istihbarat, polisiye ve askeri hamlelerle sağlanmaz. Hamlelerin doğru zamanda doğru kurumlar eliyle yapılması gerekir. Aksi takdirde, maliyet artacağı gibi, çabalar da sonuçsuz kalabilir, en değerli unsur olan zaman boşa harcanır.
Bu nedenle, iş işten geçmeden, gayretlerin birliği sağlanmalı. Başkanlık uygulamasının somut sonuçlarının en iyi alınabileceği alan budur. Böylesine karmaşık bir sorunda somut başarı zihinlerdeki muğlaklığı dağıtabilir.