Suriye gibi karmaşık bir sorun, klasik manada bir “zafer” vaat etmiyorsa, yeni duruma kendimizi hızla adapte etmemiz gerektiğini belirtmiştim. Bu durumda önce zihin dünyanızı ve beklentilerinizi, sonra da araçlarınızı ve yöntemlerinizi değiştirin diyor kitap. Yapmanız gerekenin zafere değil, en az maliyetle sorunu yönetmeye odaklamak olduğunu hatırlatıyor.
Medyanın, sosyal medyanın, kitlelerin, kamuoyunun tarihte hiç olmadığı kadar önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar gerçeklerle değil, kendilerini iyi hissettirecek küçük, kabullenmekte zorlanmayacakları gerçek ötesi hikâyeler duymak istiyorlar. O halde, büyük, elle tutulur, ölçülmesi mümkün, mukayese edilebilir kesin sonuç içeren hedefler vaat etmekten kaçının. Bunun yerine aksiyonlara dayalı, dinamik, süreç pazarlamasına yer veren küçük “başarı öyküleri” yazın ve paylaşın. Madem Suriye’de hiç kimsenin hissesine büyük, kesin sonuçlu “zafer” düşmeyecekse, sizin de buna uygun davranmanız gerekir.
Madem sorunu yöneteceksiniz, bu durumda iyi kadrolara ihtiyacınız var demektir. Zafere değil, sorunu yönetmeye odaklanılması gerektiğini fark eden, sonucu doğru özümsemiş kadrolardan söz ediyoruz. Aksi takdirde, mümkün olmayan “zafer” vaat ediciler itibarınızı sarsar, sinirinizi bozarak, kaynak ve zamanınızı boşa harcarlar. Karakteri icabı, zaten kazanmayacakları bir zaferi kamuoyunun önüne taşıyarak başınıza yeni işler açarlar.
Bir diğer konu, hikâyenizi çeşitlendirip dış dünyaya açacak müttefik bulmak. Sorunu yönetmeyi kolaylaştıran bu faktör sizinle uyumlu çalışacak, adaptasyon yetenekleri yüksek, müttefikler bulmak ve esnek ittifaklar tesis etmekten geçiyor. Sizinle her şeyi paylaşmasalar da kamuoyunu iknada işe yararlar.
Bu tablo önümüze iki örnek çıkartıyor. Birincisi, merkezi, doğrudan hedef odaklı Rus modeli. Diğeri ise dolaylı, dağınık ABD modeli. Örneğin Putin gibi bir müttefik sizin Suriye krizinizi yönetebilmeniz için biçilmiş bir kaftandır. Elbette bu özellik bir tesadüf değildir. İstihbaratçı geçmişi ona sorunların karakterini teşhis etme ve “yönetme” kapasitesi kazandırmış görünüyor. Örtülü operasyonlardan propagandaya, hibrit savaşlardan ekonomik faaliyetlere kadar geniş bir yelpazede işin özünü kavramış olması önemli. Anlaşılan, sabrı ve manevra yeteneği soğuk savaş günlerinden kalan bir miras, tam da kitabın yazdığı gibi Suriye ve benzeri karmaşık sorunları “yönetme de” onu uzman yapıyor.
Oysa aynı şeyleri ABD ve Trump için söylemek mümkün değil. Rus sisteminin senkronizasyonundan, estetiğinden uzak, dağınık, sabırsız, tutarsız, vurdumduymaz, umursamaz Trump sorunları yönetmek için iyi bir partner olmasa da mazeret üretmede iyi bir araç.
Madem sorunları yönetmeniz gerekiyor, o halde halkı sorunlarla bir arada yaşamayı kabullenmeye hazırlamalı. Maliyeti de düşük tutabilmeli.
Ne demiştik; klasik zafer beklentinizi gerçekleştiremediğiniz için fazlaca dert etmeyin. Zira rakipleriniz de aynı durumda, benzer baskılar altındalar. Tüm bunları bilerek sadece sorunu değil, onları da yönetmeye odaklanın.