YazarlarNeden yasak aşk?

Neden yasak aşk?

21.07.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Neden yasak aşk?

Neden yasak aşk


Bu başlık aslında, üç ayrı soruyu içeriyor:
1- Bir insanla beraberken, (özellikle evliyken) başka bir insana aşık olmak, neden "yasak" olarak nitelendiriliyor?
2- "Yasak" diye adlandırılan aşk, (söylenenler doğruysa) neden daha tatlı geliyor?
3- "Yasak aşkı" sanıldığı gibi erkekler yaşıyor da, kadınlar hayatları boyunca, hele bir de evlilerse, tek bir erkeğe mi bağlı kalıyor?
En son sorudan başlayıp, geriye doğru gideceğim. Kişisel gözlemlerime, özelimde konuştuğum insanlara, psikoterapi için bana başvuranlara bakarak şunu kesin bir biçimde söyleyebilirim: Kadınların, özellikle genç kadınların çoğu, sanıldığı gibi ne kadar sadık (?) değiller birlikte oldukları insana. Erkekler birden fazla kadınla beraber olmayı, çoğu zaman bir erkeklik gösterisi olarak algılayıp, açıkça yaşayıp ve / veya çentik tutarak ve duyurarak yaşadıkları için erkeklere özgüymüş gibi algılanıyor yasak aşk. Oysa kadınlar, ikinci ilişkilerini, öğretiler ve yaşadıkları toplumsal baskı nedeni ile gizliyor. Kendilerini korumaya çalışıyorlar kısacası. "Kötü, ahlaksız kadın" olarak damgalanmamak için. "Tad"a gelince. Doğrusu 'tad'ın dışında bir duygu var ilişkilerde. Evli erkekler genellikle, var olan düzeni bozmadan, araya bir renk ve doku katmak niyetiyle ve doğal hakları olduğu düşüncesiyle giriyor yeni ilişkilere. Kadınlarsa sıklıkla, içinde bulundukları ilişki kendilerine yetmediği için yeni bir insana yönelirken, eski ilişkilerine dönük rahatsızlık yenisi içinse suçluluk duyuyor. Erkek için "bal"dan tatlı olan, kadın için, tıpkı atasözlerinde olduğu gibi "alnının kiri" tadında bir hale dönüşüyor.
Gelelim ilk soruya (Yanlışlığını ya da doğruluğunu tartışmıyorum). Toplum, tekeşliliğe özendirir insanları. Düzenin devamı açısından gerekli bu. Ve düzeni bozan her şey "yasak"lanmıştır. Bu yüzden ikinci ilişkinin adı; yasak ilişkidir.
Şimdi şu konularda anlaşalım:
"1- Erkeklerin tümü ve daima, yukarıda açıkladığım nedenlere bağlı olarak yasak aşkı yaşarlar.
2- Kadınların tamamı, suçluluk duysalar da daha kabul edilebilir nedenlerle, 'ikinci ilişkiye yönelirler' demek istemiyorum." Söylemeye çalıştığım, değişen değreler sistemine, toplumsal gelişmelere ve bireysel özgürleşmeye bağlı olarak, yasak diye tanımlanan ikinci aşkın, birliktelik arayışının ve yaşayışın, artık yalnızca erkekler tarafından yaşanmadığı.
Peki, bu yazının amacı ne? Temel amacım, "çiçeklere basmak yasaktır" yazısı da dahil olmak üzere, yasak olan her şeyi sorgulamamız gerekliliğine dikkat çekmek. İkinci ve daha önemlisi ise, yasaksız ilişkilere yönelmek.
İnsan ömrü gibi, ilişkilerin de ömrü vardır. Kendimize iyi baktığımızda, nasıl ömrümüz (normal şartlar altında) daha uzuyorsa, ilişkiye gireceğimiz insanları, akıl - beden - ruh üçlüsüne yani, sağlıklı sevgi, ilişki kriterlerine göre seçip, bir oluşum gereklerini yerine getirdiğimizde, ilişkilerimiz daha uzun ömürlü olur. Bedenimizde sorun çıktığında tedaviye yönelmemiz gibi, ilişkilerimizde sorun çıktığında da çözümler üretmeliyiz. Çözümler yetersiz mi kalıyor? Ya da ne olursa olsun sorun çözülecek gibi mi, değil mi? Daha önemlisi, çözme isteğimiz mi yok? O zaman daha derin, ciddi sorgulamaların ve adım atmaların zamanı gelmiş demektir.
"Yasak" olan hep tatlıdır, doğru. Ama yasak olanı yaşamak da bir sorumluluk ister ve ağır gelebilir. Bu yüzden iyisi mi, yasak olana yönelme ihtiyacımızı farkettiğimiz anda, ilişkimizi masaya yatıralım da, canımızı ve hiç olmazsa bir zamanlar "can"ınız olanların, canlarını yakmayalım. İnsanca aşk, özen ve saygı dolu yaşayabilelim.