Yerel ya da genel, istediğiniz kurumun İzmir’in planlamasıyla ilgili raporlarını inceleyin.
Hepsinde turizm, kültür, üniversite kenti gibi ibareleri görürsünüz. Ama hiçbirinde “tehlikeli atık işleme merkezi” gibi bir öngörü bulamazsanız.
Ama ne yazık ki uygulama öyle değil. İzmir’de özellikle son 10 yılda alınan kararlar ve yaşanan gelişmeler, kenti tehlikeli atıklarla karşı karşıya getirdi.
İnanılması zor ve nedense fazla gündeme gelmiyor ama İzmir’in devasa bir “tehlikeli atık” sorunu var.
***
İzmir’in tehlikeli atık vakalarını tekrar hatırlatmakta fayda var.
Aliağa’ya söküm için gönderilen gemilerdeki tehlikeli atıklar yıllardır bir tartışma konusu.
Gaziemir Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) raporlarına da geçen, radyasyonlu atık skandalı ise tüm Türkiye’de yankı buldu.
Raporlara göre radyasyon, fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukları eritmesiyle oluşmuştu.
Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu.
Bakanlığın açıkladığı verilerden, olayın vahameti daha da iyi anlaşıldı.
Rapora göre, her gün radyoaktif madde bulaşmış 50 ton cüruf ve toprak, fiziksel yöntemlerle ayrıştırılacak.
Yani bir yılda 15 bin ton cüruf ve topraktan havaya karışan radyoaktif maddeyi Gaziemir başta olmak üzere tüm İzmirliler soluyacak.
***
Bornova Işıkkent’teki Dökümcüler Küçük Sanayi Sitesi’nde “tehlikeli ve tehlikesiz atıkların” işlenmesi için bir firmaya Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin başlatılması için onay verdi.
Bütün bu işlerin yapılacağı alan, Işıkkent Mahallesi’ne sadece 2000 metre uzaklıktaydı.
Büyükşehir Belediyesi, raporunda “Atık yağlarla kontamine olmuş kabloların, bor yağ gibi tehlikeli atıklarla kontamine olmuş metal talaşların geri kazanımı yer seçim açısından uygun görülmemiştir” dedi.
Buna rağmen tehlikeli atıkları işleyecek bu işletmeyle ilgili olarak “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” raporu verildi.
***
Turizm bölgelerinde de benzer durumlar var. Foça’da katı atık yakılarak elektrik elde edilecek bir tesise gerekli izinler verildi. Hem de ÇED sürecine bile gerek duyulmadan.
Söz konusu tesiste, her gün 90 ton atık yakılacak. Atıkların birlikte yakılmasından kaynaklanan ve tehlikeli maddeler içeren 9 ton tehlikeli dip külü oluşacak.
Tehlikeli maddeler içeren gaz temizleme atıkları da yine yanma sonucu ortaya çıkacak. Tesise en yakın yerleşim birimi 2600 metre uzaklıkta.
Gaziemir’de 7111 metrekarelik bir alan içinde tehlikeli atık tesisine izin verildi.
Bu tesislerde yılda 50 bin 300 ton tehlikeli atık, fiziksel yöntemlerle geri kazanılacak. 60 bin ton tehlikeli atık da depolanacak.
Yani 110 bin tonun üzerinde bir tehlikeli atık olacak. Ama bunların işleneceği tesis için ÇED sürecine gerek duyulmadı.
Bu tehlikeli tesis, yerleşim birimlerine sadece 280 metre mesafede.
Menderes’e bağlı Kısıkköy bölgesinde bir firmanın daha tehlikeli atık işlemesi için gerekli süreç başlatıldı.
Yılda tam 10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği bir tesis için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi.
10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği alanın 1336 metre uzağında Tekeli Mahallesi var. Çocukların her gün bahçesinde oynadığı Öğretmen Emine Yazlalı Ortaokulu 1640 metre kadar yakında.
***
Son örnek, Menemen’in Ulucak bölgesinde... Yılda 57 bin 600 bin ton tehlikeli atık işlenecek olan tesise “ÇED Gerekli Değildir” raporu verildi. Aynı tesiste ayrıca 86 bin 400 ton da tehlikesiz atık işlenecek. Söz konusu alan, yerleşim bölgelerine sadece 430 metre uzaklıkta.
Hiçbir planlamada öngörülmemesine rağmen, İzmir nasıl hızla tehlikeli atık merkezi haline geliyor.
Anlamak mümkün değil.