Diyabetle mücadelede sanırım İzmir kadar eğitime önem veren başka bir il yoktur.
Ege Üniversitesi’nde, Dokuz Eylül’de çok önemli araştırmalar yapılıyor, dünyadaki gelişmeler yakından izlenip uygulanıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Şevki Çetinkalp, Cumhurbaşkanlığı ve Türk Diyabet Vakfı’nın başlattığı ‘Diyabeti Durduralım’ projesinin İzmir sorumlusu...
Çetinkalp, geçen aylarda bürokratlara, 30 kaymakama, projeyi anlattı, destek istedi.
Şevki Hoca, hafta sonunda da diyabetlilerle birlikte yürüyüş etkinliği gerçekleştirdi.
Amaç, hızla artan diyabet hastalığına dikkat çekmek.
Boyunlarında diyabetin simgesi mavi atkıyı taktılar, sloganlar atarak 2 kilometre yürüdüler.
Parola, “Hoşgeldin hareket, elveda diyabet.”
Anlamı; yürüyüş yaparak diyabetle iyi geçinelim.
* * *
Bu etkinlikte asıl hedef kitle, diyabetliler kadar, diyabet hastası olma potansiyeline sahip benim gibilerdi.
Diyabetli değilim ama o potansiyele sahip olduğumun farkındayım.
80 kiloyu aştığımda uyarmıştı beni Şevki Hocam, “Aman dikkat” diye.
Bugün 95 kiloyum. Anlayacağınız başım belada!
Sağım solum, önüm arkam sobe...
Evde sevgili eşim, annem, işyerinde bazı arkadaşlarım, diyabet hastası.
Onların yaşadıkları zorlukları bildiğim gördüğüm halde, beni bu sıkıntılı hastalığa sürükleyen alışkanlıklardan bir türlü vazgeçemiyorum maalesef.
Yürümeyi seviyorum ama çeşitli bahanelerle yürüyüşü ertelemekten de kendimi alamıyorum.
Kendimi aldatıyorum yani...
Fakat Doç. Çetinkalp’in açıkladığı rakamları gördükten sonra, aklımı başıma toplamak zorunda olduğumu anladım.
Rakamlar inanılır gibi değil ama gerçek.
Diyabet hastalığı, bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş de haberimiz yok.
20 yaş üzerindeki her 7 kişiden birinin diyabetli olması, korkunç bir şey.
Dünyada görülme sıklığı yüzde 2’lerdeyken, bugün yüzde 6’yı geçti.
Türkiye’de 2000 yılında, nüfusun yüzde 7.2’si diyabet hastasıyken, 10 yılda bu oran yüzde 13.7’ye çıktı.
Yani yüzde yüz artış var. Diyabetli hasta sayısı, 10 milyondan fazla.
Şu andaki yüzdeye, yani yüzde 13.7’ye, 2025 yılında ulaşılacağı varsayılıyordu ama Türkiye, 14 yıl öncesinden ulaştı.
Şevki Hocam, meyve ve sebzenin ihtiyaç oranında tüketilmesini, uygun seviyede egzersiz yapılmasını, ilaçların aksatılmadan kullanılmasını öneriyor.
Diyabetten korunmanın, yaşamın her alanında bir gündem konusu olmasından yana Şevki Hoca...
Sağlıklı yaşam konusunda bilgi birikimini artırmak, beslenme bilinci oluşturmak, spor ve egzersizi hayatın bir parçası haline getirmek gerektiğinin altını çiziyor.
En önemlisi, diyabet ve diyabetin sebep olduğu hastalıkların bakım ve tedavi hizmetleri nedeniyle ülke ekonomisinin üzerine binen yükün, geleceğe dönük olarak azaltılmasının şart olduğunu dile getiriyor.
Türkiye’de diyabetin devlet bütçesine külfeti, 2 milyar doları geçiyor.
* * *
Diyabet hastası olmanın eşiğindeki herkese sesleniyorum.
Gelin, şu yemek işini abartmayalım.
Mavi atkımızı takalım, hiç üşenmeyelim yürüyüşümüzü yapalım, düzenli ve doğru beslenelim.
“Bana bir şey olmaz” demeyelim, kendimizi kandırmayalım.
Şevki Hoca’ya kulak verelim, “Hoşgeldin hareket, elveda diyabet” diyelim.
Ne dersiniz, var mısınız?