Muhittin Akbel

Muhittin Akbel

muhittin.akbel@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İzmir’de yaşayan herkesin ortak derdi oldu trafik...
Vapura veya metro kullanabilen, kendini şanslı sayıyor.
Bu iki ulaşım aracıyla işi olmayan, otobüse binmek zorunda kalan ya da özel otomobiliyle işine gitmesi gerekenlerin vay haline...
Sabah ve akşam saatlerinde insanı çıldırtan o trafik sıkışıklığı yüzünden ambulanslarda kim bilir kaç kişi hastaneye yetişemeden öldü.
Kim bilir kaç öğrenci, derse geç kaldığı için fırça yedi.
Kim bilir kaç kişi, işine zamanında gidemediği için kovuldu.
Üçyol’da metrodan inen vatandaş, Üçkuyular yönüne otobüsle devam etmek zorunda.
Akşam iş çıkışı Üçyol’dan otobüse bin, binebilirsen.
Susuzdede’ye, Hıfzısıhha’ya yürüyerek gitmek isteseniz, bunu da yapamazsınız.
Çünkü yolun sağı da solu da kaldırım çalışması yüzünden kazılmış halde.
Sabahları işe giderken, Üçkuyular-Üçyol arası, neredeyse 40 dakikayı buluyor.
Yol Hakimevleri Durağı’nda bir tıkanıyor, git gidebilirsen.
Saat 07.30-09.00 arası, hafta sonları hariç her gün böyle... Akşamları sürücüler, Bayramyeri-Hakimevleri arasında ikinci vitesi kullanamıyor.
Altınyol’dan Alsancak’a giriş, yine TIR’lar yüzünden tıkalı.
Alsancak tam bir facia... Sabah da tıkalı, öğle vakti de, akşam da, gece yarısı da...
Şaraphane-Basmane, Basmane-Gümrük arasındaki güzergah, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı, her gün saç baş yolduruyor.
Yeşildere yolu, sözde çevre yolu... İnanın Alsancak’tan hiç farkı yok.
Gideceğimiz yere çabuk varalım deyip, otoyolu kullanmaya kalkarsanız, hele bir de vakit akşam üzeriyse, pişman olacağınıza bahse girebilirim.
Bu örneklere kim bilir daha kaç nokta eklenebilir.
* * *
İzmir’in trafiğinden sorumlu yöneticiler, buralardan hiç mi geçmezler?
Hiç mi görmezler, yollardaki rezaleti?
Neden bir önlem almazlar?
Trafiğin akışını sağlamak için yapılacak çok şey var aslında.
Öncelikle, trafiğin en yoğun olduğu saatlerde iki şeritli yolu tek şeride düşüren parklara son vermek lazım.
İnönü Caddesi’nin zaten daralan yolu, otopark olarak kullanılıyor, haberiniz olsun.
Alsancak’ta günün her saatinde araçlar tek sıra oluyor, mecburiyetten...
İkincisi, metro çıkışlarındaki yükü, Konak’tan, Halkapınar’dan kalkan otobüslerle kaldırmak imkansız olduğuna göre, besleme otobüs takviyesi yapılabilir.
15 dakikada bir ek sefer konsa bile derde derman olur.
Bazı otobüsler, Hatay Caddesi trafiğe açılmadan araçların gittiği güzergahı kullansın mesela...
Bir deneyin, ne kaybedersiniz?
Bundan daha kötü olmayacaktır, inanın.

Yüreğimiz yanıyor
24 şehidimizi daha son yolculuklarına uğurladık.
Yüreğimiz yanıyor.
KSK ve Bucasporlu 3 bin 500 seyirci, 20 dakika boyunca hiç durmaksızın “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye haykırdı. Tüylerim diken oldu, gözlerim doldu.
Sözün bittiği yeri çoktan geçtik ama hala konuşuyor devlet büyüklerimiz.
Lafla peynir gemisi yürümüyor işte... Hala anlamadınız mı?
Bu konuda kelimeleri toparlayamıyorum, çünkü sinirlerim yay gibi...
En iyisi, Dr. Yelda Sorguç’un yorumuyla noktayı koyayım:
“Sınır bölgesinde nöbet tutan bir asker... Her yer karanlık, hava soğuk, çevresi dağlık. Elinde silahı, yukarıda Allah’ı var. O asker, Kekliktepe’de keklik gibi avlansın diye mi orada? İstediğimiz kadar gözyaşı dökelim, ayaklarımızı uzatıp hain saldırıyı ahlarla vahlarla konuşalım, her yere Türk bayrağı asalım, en koyusundan siyah kurdeleler takalım... Hepsi nafile... Yukarıdaki sorunun cevabını vermeden, bir milim ilerleyemeyiz.”
Başka söze gerek var mı?