Mail kutumuz doldu taştı. Dört bir yandan mesaj yağdı. “Flaş flaş flaş! AKP İzmir Milletvekili Rifat Sait, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Makedonya’ya gidiyor.”
Bir süre sonra yine mail bombardımanı...
Aynı derneklerden, aynı kişilerden...
Rifat Sait, Başbakan’ın ABD gezisine de katılmış da...
Şimdi Makedonya’nın başkenti Üsküp’e gidiyormuş da...
Bu kadar reklama ne gerek varsa...
* * *
Başbakan ile birlikte 250 kişi gitti Üsküp’e...
İddia ediyorum, kafilede yer alanlardan Rifat Sait dışında bir kişi bile, “Bakın ben ne önemli bir şahsiyetim! Başbakan, yurtdışı gezilerinde beni yanında götürüyor” diye övünme, böbürlenme ihtiyacını hissetmemiştir.
Abartı deyince akla gelen ilk vekil oldu Rifat Sait...
Mesela...
Çok az bir oy farkıyla milletvekili seçilince sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı.
Çünkü kendisi bile inanamıyordu vekil olduğuna...
Onun için hayaldi ama gerçek olmuştu.
Milletvekili adabıyla gidip mazbatayı almak varken, mehter takımı eşliğinde gitmişti İl Seçim Kurulu’na...
İki ileri, bir geri...
Bu olay yüzünden hayli antipatik olmuştu ama eleştiriler, Rifat Sait’in umurunda bile değildi.
Gazetelerde boy boy resimleri çıkmıştı ya, istediği oydu zaten.
Yetmedi, TBMM’ye Arnavut Böreği götürdü. Böylece çiğ köfte partisinden sonra yeni bir gelenek başlattı Yüce Meclis’te...
* * *
Her neyse...
AKP İzmir Milletvekili Rifat Sait, nereye gittiyse gitti.
Nereye, kimlerle daha nerelere gidecekse gidecek.
Rifat Sait, her ne kadar gaf üstüne gaf yapsa da, o İzmir’in milletvekili...
Kendisine oy verenler de vermeyenler de, İzmir’e yakışır bir vekillik yapmasını istiyor.
Gezip tozmasını, gününü gün etmesini değil. Madem ki iktidar partisinin bir milletvekilidir, İzmir için bir şeyler yapmak zorunda.
Başbakan’ın gölgesi olmaktan kurtulmalı.
Artık çizmeleri giymeli, işe soyunmalı.
İzmir’in karıncası olmalı, ağustosböceği değil.
Gülme komşuna...
Medyaya en çok malzeme, CHP’den geliyor.
İçeride dışarıda olup biten ne varsa, gazete sütunlarına, televizyon ekranlarına yansıyor.
Fakat AKP’den çıt çıkmadı senelerce...
Kol kırıldı, yen içinde kaldı.
Kapalı kapılar ardında yangınlar vardı ama ser verip sır vermediler.
Parti içi demokrasi anlayışları, bunu gerektiriyordu çünkü.
Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan ne diyorsa, o olacaktı elbette.
Erdoğan kavga gürültü istemediğine göre...
Yaşanan bilcümle olaylar, hasıraltı ediliyordu.
Artık o günler geride kaldı.
AKP’de İl Başkanı’na laf sokma, adam dövdürme, hatta silah çekme gibi olaylar yaşanıyor.
Bayraklı AKP’de Belediye Meclis Üyesi İpek Özgür, Manavkuyu Mahalle Temsilcisi Şevket Eroğlu’nu dövdürttüğü gerekçesiyle disipline verildi. İhracı istendi.
Bu olaydan birkaç gün sonra...
Adres yine Bayraklı AKP...
Delege seçimlerinde, İlçe Başkanı İsmail Sarı’ya karşı liste hazırlayan İzzettin Mizam ve Erdal Seyitler’e, İlçe Başkan Yardımcısı Feridun Kılıç tarafından silahla gözdağı verildi.
Havaya üç el ateş etti...
Dıjin dıjin dıjin!.
Silahını konuşturdu, muhalefeti susturdu!
Kılıç da disipline gitti. Sonra istifa etti.
Ne demişler, gülme komşuna, gelir başına...
Siz miydiniz CHP’deki kavgalara bakıp bakıp bıyık altından gülen, dalga geçen haa?