Geçtiğimiz hafta sonunda, kısa adı YGS olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı yapıldı.
YGS gibi onlarca sınav var ülkemizde.
Her sınav, ayrı bir işkence.
Ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim, yanlışlardan vazgeçilmiyor.
Şarkıdaki sözler gibi...
Böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah!
***
Genç meslektaşım Yağmur Uygur, sırf gözlemde bulunmak için YSG’ye girmiş.
Yağmur, öyle doğru saptamalar yapmış ki, izniyle o tespitleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Diyor ki Yağmur:
Veliler, öğrencilerden daha heyecanlı.
Saat 10.00’daki sınav için öyle yoğun güvenlik önlemleri alınmış ki, öğrenciler saat 09.00’da, sınava girecekleri okulda olmak için stres yaşadı. Uzun kuyruklar, heyecanı, stresi artırdı.
Sınava girişte kapıda didik didik aranıyorsunuz. Çarşaflı bacılarımız arama işine itiraz etselerk de nafileydi; onlar da arandı.
Sınav salonlarında ALES ve KPSS’deki gibi kamera kurulmamış. Anlaşılan o ki, ÖSYM, liseli gençlere güveniyor.
Fakat kopya çekme konusunda, sınavın başında yapılan açıklama, öğrencileri yay gibi germeye yetecek cinstendi. Açıklama aynen şöyleydi: “Burada üç gözetmen var. Kopya çekerseniz, mutlaka yakalanırsınız. Yakalandığınızda da iki yıl ÖSYM’nin hiçbir sınavına giremezsiniz.”
Öğrenciler, sınavın yapılacağı binaya ailesinin aracıyla gelmediyse, toplu taşıma kartı başına dert oldu. İzmirim Kart’la sınava giremiyorsunuz.
Saat 09.45’te sınav yerine gelenler, sınavın başlamasına daha 15 dakika olduğu halde içeri alınmadı. Öğrencinin bir yılını yaktılar. Oysa geç gelen, eksik soru çözerek cezasını çekebilirdi.
Sorular, yoruma açık. ÖSYM; matematik sorusunda erkek Engin’e neden kek yaptırdı, anlayamadım. Mutfakta erkekler de olur ama kızlar, daha çok bulunur.
Ne hikmetse, Güzelbahçe’de oturan öğrenci Selçuk’ta; Torbalı’da oturan öğrenci Karşıyaka’da sınava girdi. ÖSYM yetkilileri, acaba İzmir haritasından bihaber midir?
Gördüm ki aileler, öğrenciler, tüm umutlarını bu sınavlara bağladıkça, bilgiden, sağlıklı eğitimden yoksun, sosyal hayatta saygınlığı olmayan nesiller yetişecek.
***
160 soru için 160 dakika süre verildi.
Öğrenci soruları bitirmiş olsa bile, son 15 dakika içinde sınav salonunu terk edemedi.
Aileler, 09.45 kurbanı olan çocukları için isyan etti.
Sınavdan çıkan öğrencilerin morali dip yapmış haldeydi.
***
Milli Eğitim olarak senelerce çocukları bu sınav için hazırla...
Senelerce sınav sorularının birilerine sızdırılırken sessiz kal...
Şimdi de son derece katı kurallarla çocukları sınava sok!
Sınavdan 15 dakika önce geldiği halde onu sınava alma!
Bırakın 15 dakikayı, 5 dakika kala bile pekala içeri alınabilir.
Haksızlığın daniskası bu!
***
Sevgili Yağmur’un tespitlerine katılmamak mümkün değil.
Son 15 yılda eğitimin tüm temel taşları yerinden oynadı.
Hatta bazı taşlar, bir değil, üç beş kez oynatıldı.
Çocuklar, katı kurallardan, dayatmalardan bıktı.
Yazık bu çocuklara, çok yazık.