Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Psikolojik danışman Burcu Çopur 8 yaşındayken kanser tanısı aldı. Bugün 25 yaşında ve kanserli çocuklarla çalışıyor. Yaşamın kıymetini de çok iyi biliyor.

Kanser, yeni yaşam alışkanlıklarımız gibi birçok sebeple görülme sıklığı sürekli artan bir hastalık. Ancak kanserden artık eskisi kadar korkmuyoruz. Çünkü birçok kanser türünde çok iyi tedaviler ve kanseri yenerek umut veren insanlar olduğunu biliyoruz. 1-7 Nisan Kanser Haftası öncesinde onlardan birine kulak verelim.

“Utandığımı hatırlıyorum”

8 yaşındayken kanser tanısı alan psikolojik danışman Burcu Çopur bugün 25 yaşında ve KAÇUV (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı) gönüllüsü… Kendisiyle benzer süreçlerden geçen kanserli çocuklarla çalışıyor. Gelin onun kanserle yolunun kesiştiği 2001 yılına dönelim. Çopur o yıl, Non hodgkin lenfoma tanısı aldı. Sekiz ay kadar hastanede kaldı. Sonrasında iki yıl da kontrolleri sürdü. Sekiz

Haberin Devamı
Umut ve yaşam sevinciyle doluyum
yaşındayken hissettiklerini şöyle anlatıyor: “Hastalığım teşhis edildiğinde ne ile karşılaştığımı anlamaya çalıştığımı anımsıyorum. Buna koca bir boşluk ve merak duygusu da eşlik ediyordu. Ailemden, babam ve abimden, sosyal yaşamımdan, arkadaşlarımdan uzak olmak beni çok etkiledi. Oyun yaşındasınız ama oyun oynayamıyorsunuz, okula gidemiyorsunuz. Çok yalnız hissettiğimi hatırlıyorum. Duygusal etkileri bunlardı. Fiziksel olarak ise saçlarımın dökülmesi ve kilo almam beni gerçekten çok etkiledi. Hastalık sonrası ise okulun üçüncü sınıfına başladığımda, saçlarım olmadığı için şapka takıyordum ve herkes bana bakıyordu. Utandığımı hatırlıyorum.”

Yılgın olmayın, yılmaz olun

Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen ailesinin kendisini tüm güçleriyle sarıp sarmalaması, özellikle annesinin çok güçlü durması onu adeta hayata bağlamış. Çopur “Annem bana her gün masallar okurdu, yol arkadaşımdı. Bu sürecin bir de şöyle bir tarafı var; o dönemde ailem bana ‘Sen güçlü bir kızsın, kanseri yenmelisin’ derken aslında duygusal yaşamımda da güçlü olmam gerektiğini vurgulamış. Bunu daha sonraları, terapide fark ettim. Aslında bu bir hastalık, güçlü olmak zorundasın ama güçsüz tarafların da var. Bunları da kabul edebilmelisin” diyor. Kanser tanısı alan kişilere ve yakınlarına yılgın olmamalarını, yılmaz olmalarını tavsiye ediyor, “O çocukların sizi güçlü görmeye ihtiyacı var” diye de ailelere sesleniyor.

“Daha pozitif ve iyimserim”

Yaşadıkları, Çopur’un meslek seçimini de etkiledi. İnsanlara yardım etme isteği ile bugünkü mesleğini seçti. Bugün ise ailesi ve arkadaşlarına yaklaşımının daha pozitif ve iyimser olduğunu söylüyor. “Çünkü insan böyle bir hastalığı yaşadıktan sonra içi umutla ve yaşam sevinciyle doluyor” diyerek duygularını ifade ediyor. Uzman psikolog Aslıhan Özcan ile bir eğitimde yolları kesişince de KAÇUV macerası başlıyor. Özcan hastanelerde çocuklarla sanatla terapi çalışmaları yaptığından bahsedince çok etkileniyor. O an kendisini o odada hissettiğini anlatıyor. “Çocukların bana ihtiyacı olduğunu ve bir şeyler yapmam gerektiğini fark ettim” diyor. Bunun üzerine gerekli eğitimleri alıp çocuklarla çalışmaya başlıyor. Çopur “KAÇUV’un varlığı, çocuklar ve aileler için çok kıymetli. Çünkü bu sayede çocuklar ve aileler kendilerini yalnız hissetmiyor. Vakıf çalışanları ve gönüllüleri, kanserli çocuklara ve ailelerine yol arkadaşı oluyor. Aile evleri ve oyun odaları bu süreçte onlara çok büyük bir destek sağlıyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.