Vaktinin çoğunu kapalı alanlarda geçiren şehir insanlarına duyuru: The New York Times, doktorların ormanda yürüyüş önerdiğini, orman banyosunun sağlığı geliştirmek ve stresle savaşmak için kullanılan bir yöntem olduğunu yazdı.
The New York Times’da sağlığı geliştirmek adına “Orman banyosu yapın” önerisini okuyunca hemen benim için yeni olan bu kavramı araştırmaya başladım. Orman banyosu meğerse Time’da, Independent’ta ve The Guardian’da da bu yılın farklı zamanlarında haber olmuş. Dünyada sağlıklı yaşam önerilerini dikkatle takip edenlerin yeni gündemi olan bu kavramı Japonlar, koruyucu tıp yöntemi olarak çoktan kullanmaktaymış. Time’da “Shinrinyoku” denilen orman banyosunun bir egzersiz olmadığı; görme, duyma, koklama gibi tüm duyuları kullanarak doğayla bağlantı kurmayı ifade ettiği yazıyor. Kuşların ve böceklerin sesine odaklanmak, doğanın kokusunu içine çekmek, yeşilin farklı tonlarıyla göz zevkini doyurmak yani bir çeşit meditasyon veya mental detoks!
“Şifa” hissi etkisi
Haberde orman banyosunu deneyimleyenlerin görüşlerine yer verilmiş. Örneğin hayatının zorlu ve stresli bir döneminde olduğunu bildiren biri ağaçların kendisine “şifa” hissi verdiğini söylüyor. Uzmanlar doğanın içinde vakit geçirmenin yaratıcılığı artırdığını, stresi ise azalttığını anlatıyor. The Guardian’ın haberinde ise Japon hükümetinin yaptırdığı kapsamlı bilimsel araştırmaların; iki saatlik bir orman banyosu seansının kan basıncını ve kortizol seviyesini düşürdüğünü, konsantrasyon ve hafızayı artırabildiğini ortaya koyduğu yazıyor. The New York Times’da, Kore’de yürütülen araştırmalarda orman banyosu ile kişinin modunun ve enerjisinin yükseldiği de yazıyor. Kanıtları şimdilik yetersiz olsa da orman banyosunun sağlığı nasıl olumlu etkilediğine dair farklı teoriler de geliştirilmiş. Bunlardan biri bitkilerin ürettiği fitonsit denilen bileşiğin stres düzeyi üzerinde fizyolojik bir etkisinin olması. Hatta bu maddenin bağışıklık sistemini güçlendirdiği bile iddia ediliyor. Bir diğer teoriyse ormanda farklı duyulara hitap eden kuş sesleri, serin ve temiz hava, yeşil renk, yaprakların üzerinden yansıyan güneş ışınları ve çiçek kokularının insanı psikolojik olarak sakinleştiren etkisinin bulunması.
Doğayla bağ kurmak
Orman banyosunun olmazsa olmazı duyuları açmak ve derinleşmek. Öncelikle telefonunuzu ve kameranızı kendinizden uzaklaştırın. Çünkü amacımız doğayla aramızdaki bağı kurmak. İzin verin doğa tüm duyu organlarınızın içine girsin. Biraz gözünüzü kapatıp doğanın sesine kulak verin, rüzgarı dinleyin. Kokuları içinize çekmek için derin derin nefes alın. Sağlığa ve iyilik haline yatırım yapmak için haftada iki gün, ikişer saat orman banyosundan yararlanabilirsiniz. Orman terapilerine gruplar eşliğinde katılabilir veya yürüyüş, yoga gibi alışkanlıklarınızı ormana taşıyabilirsiniz. Japonlar gibi orman banyosunu sıcak bir çay ile sonlandırmanın tadına bakmayı da ihmal etmeyin.
Park reçeteleri yazılıyor
Haberde Japonya’da orman terapisinden yararlanan doktorların, insanlara ormanda yere uzanıp doğanın seslerini dinlemeleri konusunda tavsiyeleri olduğu, Atlanta’da bir kanser enstitüsünde yeni tanı alan kanser hastalarına pilot uygulama kapsamında orman banyosu önerildiği de yazıyor. Orman banyosu yaparken ağaçlara sarılanlar, ayağının bir ağacın kökleri gibi büyüdüğünü hayal edenler veya bir yandan yürüyüp bir yandan doğanın sesine kulak verenler oluyor. Sağlıkçılar içinde doğa ve orman terapileri alanında uzmanlaşıp danışanlarına park reçeteleri yazanlar olduğunu da öğreniyorum.