Geçtiğimiz hafta Aptamil ve Bebelac mamalarının formüllerinin geliştirildiği Nutricia Araştırma Merkezi’ni gezdim. 40 yılı aşkın süredir, 500’ü aşkın bilim insanının katkılarıyla anne sütü üzerine çalışan merkezde uzmanlardan anne sütü ve bebek beslenmesiyle ilgili en güncel gelişmeleri öğrendim. Danone Türkiye Entegrasyonu Genel Sekreteri Dr. Yalım Üner, Araştırma Merkezi’nin Anne Bebek Beslenmesi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Ruurd van Elburg ve Bağışıklık Sistemi Çalışma Grubu’ndan Dr. Prescilla Jeurink’den öğrendiğim bilgileri sizin için derledim.
- Bebeklerin ileride ne kadar sağlıklı olup olmayacaklarını büyük oranda ilk bin günde ne yedikleri belirliyor. Yani bebeğin anne rahmine düştüğü andan iki yaşına gelene kadarki süreçte sağlıklı ve doğru beslenmesinin sağlanması belki de onun geleceğine yapılabilecek en büyük yatırım.
Gebelerin beslenme planları uzmanlarca kontrol edilmeli
- Gebenin beslenme sorunu çocuğunu doğrudan etkiliyor. Obez annelerin çocukları daha kilolu doğuyor. “Tombul çocuk sağlıklıdır” algısı ise kesinlikle doğru değil. Annenin eksik beslenmesi de bir başka büyük soruna yol açıyor. Yetersiz beslenen annelerin çocuklarında gelişim geriliği üç kat fazla görülüyor. Türkiye’de çocukluk çağı obezitesinin yaygınlığı ve her on çocuktan birinde gelişim geriliği olduğu düşünüldüğünde gebelerin beslenme planlarının uzmanlarca kontrol edilmesi gerektiği ortaya çıkıyor.
- Bebek doğduktan sonra ise ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi gerekiyor. 6. ay ile 9. ay arasında bebeğin günlük kalorisinin yüzde 65-75’ini anne sütünden, 9. ay ile 12. ay arasında ise bebeğin günlük kalorisinin yüzde 50-65’ini anne sütünden sağlaması gerekiyor. Uzmanlara göre anne sütünün gerektiği kadar verilmesi bebeğin sağlığı açısından oldukça önemli.
- Anne sütü içindeki canlı bağışıklık sistemi hücreleri bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirerek bebekleri hastalıklardan koruyor. Sadece o an değil, anne sütüyle beslenen bebekler gelecekte de kronik hastalıklara daha az yakalanan yetişkinler oluyor. Anne sütü bebeklerin fiziksel ve beyinsel gelişimlerine de büyük katkı sağlıyor.
- Dr. Yalım Üner bir yeniliği vurguluyor. Bin gramın altındaki prematüre bebeklerin anne sütünden mahrum kalmalarını tarihe karıştıracak bir gelişme bu. Anne sütünün protein içeriği yetersiz kaldığı için mamalarla yaşayan bu bebeklerin artık kilosuna ve kan analizlerine bakılarak protein ihtiyaçları belirlenebiliyor. Geliştirilen protein takviyesi, annelerinin pompayla çekilen sütüyle birleştirilip biberonla veya enjeksiyonla bebeklere veriliyor. Böylece bebekler annelerinin karnındaymışçasına protein alarak büyüme ve gelişmesine devam edebiliyor.
“Süt veremeyen anneler süt verebilecek”
- Prof. Dr. Ruurd van Elburg annelerin mastit (meme ucu iltihabı) olmasının, çalışma hayatına dönmesinin ve göğüslerinin sarkacağını düşünmesinin emzirmeyi bırakmadaki en büyük nedenler olduğunu anlatıyor. Elburg ek gıdaya geçen annelerin ise çocuklarının anne sütünden yeteri kadar beslenemediği korkusuna kapıldığı için bunu yaptığını anlatıyor. Ancak annelerin bu korkuları çocukların obez olmasına yol açıyor.
- Henüz Türkiye’de olmayan, ruhsat aşamasındaki büyük bir gelişmeyi de öğreniyoruz Prof. Dr. Ruurd van Elburg’dan. Yaklaşık her dört anneden birinin emzirmeyi bırakmasına yol açan mastitin önüne geçebilecek bir formül hazırlanmış. Son araştırmalara göre, anneye doğru bakterilerin yani probiyotiğin verilmesi ile bağırsak florasının güçlendirilmesi annelerin mastit olmasını engelliyormuş. Bu gelişme sayesinde mastit olduğu için süt veremeyen anneler süt verebilecek.
- Dr. Prescilla Jeurink ise anne sütüyle ilgili yeni bir araştırmanın sonucunu açıkladı. Jeurink “Erkek bebekler için üretilen anne sütü, kız bebekler için üretilen anne sütüne göre yüzde 25 daha kalorili. Bu durum erkek çocukların daha çok kas doku oluşturması ve daha çok enerjiye ihtiyaç duymasının bir sonucu” dedi. Bu bilgi daha büyük çalışmalarda ispatlanırsa gelecekte kız ve erkek çocuk mamalarının içeriklerinin de değişmesi mümkün görünüyor.