Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş “Her üç çocuktan ikisi okulda şiddete maruz kalıyor” diyor. Psikolog Gülşah Ergin ise şiddetin çocukta içe kapanma, ani değişimlerle kendini gösterdiğini söylüyor: “Ve çocuk kendini suçluyor”
Pazartesi günü okullar açılacak. Çocuğunuz ısrarla okula gitmek istemiyorsa dikkatli olun. Bu isteksizliğin altında okulda maruz kaldığı şiddet yatıyor olabilir. Uzmanlar okula gitmek istemeyen, başarısı düşen veya aniden içine kapanan çocukların akran zorbalığının mağduru olabileceği konusunda uyarıyor; şüphelenen ebeveynlerin çocuklarıyla konuşarak böyle bir durum varsa bunu acilen tespit etmesi ve çözüm üretmesi gerektiğini söylüyor. Zira durum uzun süre fark edilmediğinde, maruz kaldıkları şiddet çocuklarda kalıcı hasarlar bırakabiliyor.
“Aslında okuldaki şiddet aile içi şiddetin bir yansıması”
Gülşah Ergin(Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk Psikoloğu)
- Londra’da dört yıl çocuk güvenliği komitesinde Türk temsilci olarak çalıştım. Orasıyla burası arasındaki
en temel fark şiddetin burada bir terbiye yöntemi olarak görülmesi. Çocuğa vurmak ve bağırmak daha aile içinde normalleştirildiği için okulda şiddeti uygulayan da şiddete maruz kalan da güçlünün güçsüze zorbalık yapmasını “normal” zannediyor. Aslında okuldaki şiddet aile içi şiddetin bir yansıması.
“Öfke ve ağlama nöbetleri geçirmeye başlayabilir”
- Okuldaki şiddet çocuğun günlük rutininden çıkması ve çocuktaki ani değişimlerle kendini hemen belli eder. Zorbalığa maruz kalan çocuklar birden içine kapanabilir.
- Okulda şiddet mağduru olan çocuk okula gitmek istemez. Başarısı düşer, devamsızlığı artar. Odasına kapanır. Veya birden yoğun stres haline bağlı öfke ve ağlama nöbetleri de geçirebilir.
- Aileler çocuklarındaki ani değişimlerin nedenini mutlaka sorgulamalı. Şiddet uygulanan çocuklar genelde kendini suçlu hisseder, bu nedenle doğrudan konuşmak istemez. Ebeveynler anlayışlı bir tavırla çocuğunu konuşturmaya çalışmalı.
- Aile çocuğunun şiddetin herhangi bir türüne maruz kaldığını tespit ettiği anda çocuğuyla konuşarak bunun onun suçu olmadığını anlatmalı. Ardından okulla işbirliği yapmalı.
- Özellikle cinsel istismarda okul, prestijin sarsılması kaygısıyla bunu duyurmak istemiyor ve üstünü örtmeye çalışıyor. “Çocuklar uyduruyor. Olmuş bir kere, bir daha olmayacak, çocuk da unutur zaten” deniyor. Oysa bu çocukta hep travma olarak kalıyor, kalıcı hasar verebiliyor. Önlem alınmazsa istismar devam da ediyor. Ailenin sonuna kadar direnmesi gerekiyor.
“Sanat ve sporla şiddet önlenebilir”
- Çocukların okul dışı spor ve sanat aktivitelerine yönlendirilmesi de şiddeti önlemede etkili oluyor. Çünkü bu aktivitelerde çocuk akranlarıyla doğru iletişim kurmayı öğreniyor ve şiddete dönüşebilecek fazla enerjisini atıyor.
“Sorun çözme becerisi olmalı"
- Akran şiddetini önlemek istiyorsak dört yaşından itibaren çocuklara kişiler arası sorun çözme becerileri öğretilmeli. Çocuk bir sorunla karşılaştığında onu tanımlamayı, olasılıklı düşünmeyi, bir davranışın sonuçlarını da dikkate almayı, duygularını yönetebilmeyi ve ifade edebilmeyi öğrenmeli.
“Çocuklar şiddeti sorun çözmenin bir yöntemi olarak öğreniyor”
Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş(Ankara Üni. Eğitim Bilimleri Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hiz. Böl. Öğretim Üyesi)
- Bir kişinin sahip olduğu gücü başkalarını bazı haklardan mahrum etmek amacıyla kullanmasına şiddet deniyor. Okullarda güçlü çocukların kendilerinden daha güçsüz olan çocuklara kasıtlı ve sistematik bir şekilde uyguladığı şiddete
ise akran zorbalığı...
- Akran zorbalığının içinde şiddetin alt türlerini görüyoruz. Bir çocuğun diğeriyle alay etmesini, hakarette bulunmasını, ona “şişko, dişlek” vb. demesini veya tehdit etmesini duygusal şiddet olarak değerlendiriyoruz. Vurması, tekme atması, çelme takması ise fiziksel zorbalığa giriyor.
- Bir çocuğun yok sayılması, dışlanması veya görmezden gelinmesi ilişkisel zorbalık oluyor. Cinsel şiddet veya eşyalara yönelik şiddetle de karşılaşabiliyoruz. Şiddet kendisine uygulanmasa bile, şiddete tanık olan çocuklar da etkileniyor çünkü kendini güvende hissetmiyor. Bu da duygusal şiddete giriyor.
“Okulda yaygınolmasında toplumun etkisi büyük”
- Okullardaki şiddeti anlayabilmek için Türkiye’nin 12 bölgesinde, 59 lisede, 9 bin 564 öğrenci üzerinde bir araştırma yaptık. Bu çalışmanın sonucunda her üç çocuktan ikisinin farklı sıklıklarda, şiddetin çeşitli türlerine maruz kaldıkları saptandı.
- Şiddetin okulda bu denli yaygın olmasında toplumun da etkisi büyük. Çocuk akşam maç izlerken futbolcuların birbirine uyguladığı şiddete tanık oluyor. Ailesi haberleri izlerken siyasiler birbirine şiddet uyguluyor. Çocuk evde babasının annesine bir şeyi yaptırmak istediğinde bağırdığını veya fiziksel şiddet uyguladığını görüyor. Sonuçta şiddeti bir sorun çözme yöntemi olarak öğreniyor.
“Duygularını ifade etmeyi öğretin”
Gülşah Ergin aileleri çocuklarıyla güven üzerine kurulu bir ilişki inşa etmeleri için uyarıyor.
- “Senin ağzına acı biber sürerim. Bir daha böyle yaparsan senin annen olmayacağım” gibi cezalandırma yöntemleriyle güveni sarsılan çocuklar şiddete maruz kaldıklarında sessiz kalıyor ve bunu ailelerine söylemekte çok zorlanıyor. Çünkü baştan ailesiyle çocuk arasında bir güven ilişkisi yok.
“Onu asla yargılamayın”
- Çocuğunuz şiddet mağduru olmasın istiyorsanız, onunla sürekli iletişim kurun ve fikirlerine değer verdiğinizi hissettirin. Ona duygularını ifade etmeyi öğretin. Yanlış bir şey söylediğinde asla yargılamayın. Böyle çocuklar şiddete karşı kendilerini koruyabiliyor, şiddete maruz kalsalar bile seslerini çıkarıyorlar.