Annenizin kibar kişiliğinden uzaklaşıp etrafa küfürler savurmaya başladığını bir düşünün. Ya da karşısında titrediğiniz otoriter babanızın, yaramaz bir çocuğa dönüştüğünü... “Anne”, “baba” dediğinizde size, sizi tanımayan gözlerle baktığında hissedeceğiniz acıyı hayal edin. Sürekli aynı hareketi yaptığını, defalarca aynı soruyu sorduğunu ve gün içinde yüzlerce kez aynı hikayeyi anlattığını...
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle gündemimize aldığımız Alzheimer hastalarının yakınlarının paylaştığı bilgiler bunlar.
Alzheimer hasta yakını ve Alzheimer & Demans Hasta ve Yakınları Facebook Grubu’nun Kurucusu olan Özen Yazıcı Alzheimer’ın hastadan daha çok yakınını sınırlandıran ve yıpratan bir hastalık olduğunu anlatıyor. Yazıcı “Annenizin babanızın sizi tanımaması çok üzüyor. Önceden otoriter olan bir baba figürü bir anda evin yaramaz çocuğuna dönüşebiliyor” diyor. Yazıcı hastaların bir anda başkalarının yanında küfür etmeye başlayabildiğini, evden kaçabildiğini de söylüyor. “Bizimki her zaman diken üstünde bir hayat. Her an her şey olabilir. Bir hasta yakını hastasının çay bahçesinde birden bire ‘bomba var’ diye bağırdığını anlattı. Etraftaki herkes kaçışmaya başlamış. Müthiş bir kargaşa çıkmış. Başka bir hasta yakını bir şey almak için benzincide durduğunu, döndüğünde ise hastasının soyunup araçtan çıktığını anlattı. Annenizi, babanızı sokakta çırılçıplak görebiliyorsunuz” diye anlatıyor.
“Dikkatini başka yere çekiyoruz”
Yazıcı evden bir anda çıkan annesini yakalayabilmek adına kendisini pijamasıyla çay bahçesinde bulduğu hikayesini de paylaşıyor ve ekliyor: “Zamanla sürekli aynı şeyi sormasına, takıntılarına sinirlenmektense, çocuklarla oyun oynar gibi dikkatini dağıtıp hemen başka yere çekmeyi öğreniyoruz.” Yazıcı hastaların bakımını genelde kadınların ve kardeşlerden birinin üstlendiğini vurgulayıp “Bu kişiler bütün gün hastayla, bakımıyla ilgileniyor. Bazen evden dışarı bile çıkamıyor. Hasta yakınları olarak psikolojik ve sosyal desteğe ihtiyacımız var” diyor.
Neler tetikliyor?
“Anılar Silinirken” ve “Beynini Genç Tut, Unutkanlıktan Kurtul” kitaplarının yazarı, nöroloji uzmanı Dr. Sevda Sarıkaya da Türkiye’de yaklaşık 600 bin Alzheimer hastası olduğunu anlatıyor. Sarıkaya “85 yaşındaki her üç kişiden birinde, 90 yaşından sonra ise her iki kişiden birinde Alzheimer görülüyor” diyor. Sarıkaya Alzheimer’la ilgili güncel bilimsel çalışmaları da paylaşıyor: “Yeni bir çalışmada içme suyundaki lityum miktarının 5-10 mikrogram/litre olmasının Alzheimer hastalığından koruyucu olabileceği, 15 mikrogram/litreden fazla olmasının ise tam tersine hastalık olasılığını artırabileceği bildirildi. Çok yeni başka bir çalışma ise birçok kozmetik ürünün ve paketli gıdanın içerisinde bulunan nanogümüşün Alzheimer ve Parkinson hastalığı olasılığını artırdığı ile ilgili. Yine yeni yayımlanan bir çalışmada, REM’in yani derin uyku süresinin normalden kısa olmasının, Alzheimer hastalığının belirleyicisi olabileceği ileri sürüldü.”
“Alzheimer kreşleri olmalı”
Sarıkaya “Alzheimer hasta bakımının sürekli bir kişi tarafından örneğin hastanın eşi veya çocuklarından biri tarafından üstlenilmesi insanın kapasitesini çok aşan bir durumdur. Hasta yakınları gün içinde mutlaka kendilerine vakit ayırmalı, bu bir lüks değil ihtiyaç” diyor. Sarıkaya hastaların ve hasta yakınlarının Alzheimer kreşlerine, Alzheimer dostu hastanelere ve evde bakım hizmetlerine ihtiyaçları olduğunu da vurguluyor. Ayrıca Sarıkaya 21 Eylül’de Üsküdar Belediyesi’nin katkılarıyla düzenleyecekleri 3. Ulusal Alzheimer Farkındalık ve Hasta Yakınlarına Destek Sempozyumu’na hasta yakınlarını davet ediyor.