Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir: “Kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseri. Stresli yaşam tarzı, işlenmiş gıdalar riski artırıyor. Erken teşhis edildiğinde ise başarıyla tedavi ediliyor. Kadınlar geç kalmamalı ki hayatları kurtulsun”
Ekim ayı meme kanseri farkındalık ayı. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü ama taramayla erken teşhis edildiğinde tamamen tedavi edilebiliyor. Bunun farkına varan her kadın aslında kendi hayatını kurtarabileceği kapının anahtarını da ele geçirmiş oluyor. Acıbadem Hastanesi Tıbbi Onkoloji Direktörü ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demirmeme kanserinin kadınlar için ne denli önemli bir risk olduğunu ve erken teşhis için neler yapılabileceğini anlattı. Demir’den meme kanseri tedavisindeki yenilikleri de öğrendik.
-Dünyada da ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseri. Araştırmalar, kadınlarda görülen her dört kanser vakasından birinin meme kanseri olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa’da her sekiz kadından birinde, Türkiye’de ise her 10-12 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Ne yazık ki ülkemizde meme kanseri görülme sıklığı her geçen yıl artıyor.
“Risk taşıyanlar genetik test yaptırılmalılar”
-Kadınlar kentli yaşamın tipik iş kadınlarına dönüştükçe meme kanseriyle karşılaşma riskleri artıyor. Stresli yaşam tarzı, doğal gıdalar yerine işlenmiş gıdaların tüketilmesi, geç doğum, emzirmemek, hareketsiz yaşam tarzı ve ideal kilonun üzerinde olmak meme kanseri riskini artırıyor.
-Akdeniz diyetine uygun doğal gıdalarla beslenmek, günde beş porsiyon mevsime uygun sebze-meyve tüketmek, beyaz şekerden, aşırı tuzdan ve hayvansal yağlardan uzak durmak, aşırı alkol tüketiminden kaçınmak, düzenli egzersiz yapmak meme kanseri riskini yüzde 25 oranında azaltıyor.
-Meme kanseri erken teşhis edildiğinde tam olarak şifaya kavuşturulabilen bir hastalık. Bu nedenle âdet gören, meme dokusu oluşmuş her kadına hayat boyunca ayda bir kez ayna karşısında mutlaka meme muayenesi yapmalarını tavsiye ediyoruz. Yine tüm kadınların 40 yaşından sonra düzenli mamografik taramalarını yaptırmaları da meme kanserinin erken evrede teşhisi için hayati önem taşıyor.
-Birinci derece birden fazla yakınında meme kanseri olan, ailesinde hem meme hem de yumurtalık kanseri olan, ailesinde iki yanlı meme kanseri olan kişiler meme kanseri konusunda riskli kişiler. Bu kişilerin mutlaka genetik test yaptırmaları gerekiyor. Genetik test sonucunda BRCA-1 ve BRCA-2 genlerinde mutasyon bulunuyorsa, bu kişilere 20’li yaşlarından itibaren meme MR’larıyla tarama öneriliyor. 30’lu yaşlardan itibaren ise, oyuncu Angelina Jolie’de olduğu gibi koruyucu meme ameliyatlarıyla memenin içi boşaltılmalı.
Meme kanseri tedavisindeki yenilikler
-Kadınların memelerini kadınlıklarının bir sembolü olarak gördüklerini ve memeleri gittiğinde kadınlıklarının bittiğini hissettiklerini biliyoruz. Bu nedenle son yıllarda meme cerrahisi giderek daha az doku çıkarmaya yönelik çalışıyor. Çıkardığı dokunun yerine ise protez koyarak memeyi eski haline döndürmeye çalışıyor.
-Eskiden memede tümör tespit edildiği zaman memenin tamamı ve koltukaltı mutlaka ameliyatla çıkartılırdı. Artık memenin sadece bir kısmı çıkartılıyor, koltukaltı ameliyatı da sadece tümör, koltukaltındaki lenf bezine sıçradıysa yapılıyor.
-Radyoterapi konusunda da büyük gelişmeler var. Örneğin çok küçük tümörlerde ameliyat sırasında radyoterapi yapılıyor. Bu da ameliyat sonrası beş-altı hafta süren radyoterapilerden hastayı koruyor.
“Tümörün genetik haritası çıkarılıyor ve gereksiz kemoterapi engelleniyor”
-Günümüzde tümörün genetik haritasının çıkarılmasıyla hem tekrarlama riski hem de hangi hastaya hangi tedavinin uygun olduğu konusunda bize yol gösteren bilgilere sahip olduk. Bu da kemoterapinin gereksiz yere her hastaya yapılmasını engelledi.
-Bir başka önemli gelişme de meme kanseri tedavisinde hedefe yönelik akıllı moleküllerin kullanılması oldu. Bu akıllı moleküller meme kanserlerinin bazı türlerinde kanser hücrelerini direkt hedef alan ve yok eden bomba ilaçlar olarak tedavinin başarısını büyük oranda artırdı.
-Yıllardır bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı aktif ve güçlü olmasını sağlayamıyorduk. Çünkü kanserli hücreler kendilerini normal vücut hücresi gibi gösteren birtakım molekülleri üzerlerinde taşıyorlar. Yeni geliştirilen bir grup ilaç, bağışıklık sistemimizin kanserli hücrelere saldırmasını sağlıyor. Şu anda akciğer ve cilt kanserlerinde Amerika ve Avrupa’da kullanılan bu tedavinin (immünoterapi) meme kanserinde de kullanılmasına yönelik klinik çalışmalar yürütülüyor.