“Doğumun Ruhu” adlı kitabın yazarı Ayşe Öner “Günümüzde doğumun ruhu değişti. Doğal bir süreç olan doğum medikalize oldu. Oysa doğum eğitimleriyle, nefes egzersizleri ve hamile yogası gibi aktivitelerle, ebelerin eski rolüne kavuşmasıyla doğumu doğasının gereği olan ruha döndürebiliriz” diyor
Doğum nasıl bir süreçtir? Bu sorunun cevabı aslında herkesin zihninde farklıdır. Mesela dizilerde doğururken çığlık atan kadınları görerek doğumu zihninde önyargılarla şekillendirenler için doğum korkutucu bir süreç olabilir. Kimileri ise etrafında güzel ve mutluluk dolu doğum hikayeleri dinleyerek doğumu olması gerektiği gibi doğal bir süreç olarak zihnine kodlayabilir. Her ne kadar doğum hakkındaki fikirlerimiz farklılaşsa da şu bir gerçek ki artık doğumun ruhu eskisi gibi değil. Yıllarca “kadın doğum” ve “yenidoğan” bölümlerinde sorumlu hemşire olarak çalışan ve doğuma hazırlık eğitimcisi olan Ayşe Öner’in yeni kitabı “Doğumun Ruhu”nu (Destek Yayınları) okuyunca bunu anlıyorum.
“Doğumun Ruhu” kitabının girişinde Ayşe Öner’den eğitim alan Çağla Şıkel, Nil Karaibrahimgil, Pınar Altuğ ve Ceyda Düvenci gibi ünlü isimlerin doğum tecrübelerini okuyorsunuz. Okurken doğumun her kadın için eşsiz bir deneyim
Uyumu kolaylaştıran hareketler
Öner günümüzde dizilerde doğumun acı veren bir süreç olarak gösterilmesinin ve doğuma girecek kişilere “Allah kurtarsın” gibi temennilerde bulunmanın kadınları doğumdan korkutmaya başladığını anlatıyor. Hastanelerde doğum odasının yanında sancı odasının yer aldığını ve bunun kadınları sancı çekecekleri konusunda şartlandırdığını anlatıyor. Oysa Öner doğumun doğal bir süreç olduğunu vurguluyor. Hatta doğumun bir orgazm olduğunu, doğumda kadın ve erkeğin sevişirken salgıladığı hormonların salgılandığını söylüyor. Bu hormonlar mahremiyet gereksinimini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle doğumda akrabaların kapıda beklemesinin yanlış olduğunu anlatıyor. Çünkü o sırada kadın eşini öptüğünde, ona sarıldığında rahatlıyor ama herkes kapıdayken bunu yapamayabiliyor. Öner “Nefes egzersizleri ve yoga kadının bedeniyle ilgili değişikliklerinin farkına varmasını ve uyumunu kolaylaştırır. Gebelerin bu doğum çalışmalarına eşleriyle birlikte katılması çok daha etkili oluyor. Çünkü birlikte uyurken nefes ritmimiz yanımızdaki kişinin nefes ritmine dönüşebiliyor. Özellikle son üç ay bebeğin algılaması da çok yüksek oluyor. Bu nedenle eşlere birbirine şefkatli davranmalarını tavsiye ediyoruz. Doğumla ilgili güzel hikayeler paylaşan kişilerle sohbet etmek ve ebelerle doğuma hazırlanmak da sezaryen oranını azaltıyor” diyor.
Ayşe Öner “Bebeğin bu dünyaya geçişinin rahat ve kolay olması, annesi ve babasıyla arasında bağ kurabilmesi için en önemli şey bebeğin doğar doğmaz anneyle ve babayla ten tene temas ettirilmesidir. Bunun yanı sıra ilk emzirme de çok önemlidir ve bu temas bebeği emzirmeye teşvik eder. Ancak günümüzde bebekler doğar doğmaz genellikle hemen muayene ve bakım için başka bir odaya alınıyor ve ten tene temas hakkından mahrum bırakılıyor.”