Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Uzmanlara göre şeker günümüzün uyuşturucusu, kurtulmamız gereken bir baş belası ve çocukluk çağının sigarası... Ama vücudumuzun enerji kaynağı da şekerin yapı taşı glikoz. Öyleyse ne yapmalı? Uzmanlar zehir etkisi yaratan şekerli ürünlerden kurtulup sağlıklı şeker kaynaklarına yönelmeliyiz diyor

Şeker gibi insan... Çok şeker... Bu gibi sözlerle zihnimizde hep olumlu çağrışımlar yaratan şekerin sağlığımız açısından yararlı olmadığını hep bilirdik ama “şeytani bir zehir”, “yeniçağın uyuşturucusu” ve “çocukluk çağının sigarası” olduğunu yeni yeni öğrendik. Güncel bilimsel yayınlar şeker ve şeker içeren ürünlerden kurtulamadığımız sürece daha çok hastalanacağımızı ortaya koyuyor. Ama salgın gibi artan obeziteden, giderek daha erken çocukluk yaşlarında görülen diyabete kadar pek çok kronik hastalığın tetikleyicisi olan şekeri tamamen hayatımızdan çıkarmak da doğru değil. Çünkü vücudumuzdaki tüm sistemlerin çalışması için gerekli enerjinin kaynağı şekerin yapı taşı glikoz. “Bu durumda dengeyi nasıl sağlayacağız?” diye uzmanlara sorduk. Onlar da sağlıksız şeker tüketirsek başımıza neler gelebileceğini ve ihtiyacımız olan sağlıklı şeker kaynaklarının neler olduğunu anlattı.

“Şeker yeniçağın şeytani zehri”

Haberin Devamı

Havvanur Yoldaş (Uzman diyetisyen)

-l Günümüzde bilimsel yayınlarla şekerin yeniçağın şeytani zehri ve uyuşturucusu olduğu ortaya kondu. Son çalışmalar şekerin obezite, diyabet ve hipertansiyon gibi en yaygın görülen kronik hastalıkların tetikleyicisi olduğunu ortaya çıkardı. Ne yazık ki bu denli tehlikeli olan şeker, ucuz ve lezzet veren bir madde olduğu için işlenmiş tüm hazır gıdalara konuluyor.

“Esmer şeker de en az beyaz şeker kadar zararlı”

- Gofret gibi çikolata içeren tüm besinler, şekerli ve asitli içecekler, hazır meyve suları, meyveli hazır yoğurtlar, hazır kekler ve pudingler, bisküviler, ketçap gibi bazı hazır soslar, şerbetli tatlılar gibi küçük büyük herkesin ilgisini çeken ve çokça tükettikleri gıdaların hepsinde şeker, yeni adıyla “toksin” var. Üstelik bu yiyeceklerin üzerinde sigarada olduğu gibi “sağlığa zararlıdır” ibaresi de bulunmuyor.

Haberin Devamı


- Aileler çocuklarını bu zehirden korumaları gerektiğinin hızla farkına varmalı. Ancak yağmurdan kaçarken doluya tutulan anne-babalar da oluyor. Bu aileler beyaz şeker yerine esmer şekerle hazırladıkları keklerin, tatlıların daha masum olduğuna inanıyor. Oysa esmer şeker de en az beyaz şeker kadar zararlı. Şekeri ve karbonhidratı tamamen kesmek de yapılan bir diğer önemli hata.


- Şekerin yapı taşı olan glikoz, başta beyin olmak üzere tüm organlarımızın çalışmasını sağlıyor.

Ama glikoz ihtiyacımız için sağlıklı şeker kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor. Taze sebze ve meyveler, kuruyemişler, nohut ve mercimek gibi kurubaklagiller, kepek, çavdar veya yulaf içeren ürünler sağlıklı glikoz kaynakları olarak tercih edilebilir. Hatta şeker hastası değilseniz doğal bal ve pekmez de uygun şeker kaynaklarıdır.

“Meyvelere kötü şeker muamelesi yapmamalıyız”
Uzm. Dr. Elif Güveloğlu (Patoloji ve fitoterapi uzmanı, “Kansere Karşı Savunmasız Değilsin” ve “Kanser İyileşir” kitaplarının yazarı)

- Doğal olmayan şeker, özellikle de glikoz şurubu sağlığımız açısından çok zararlı ve çağımızın baş belası. Doğal şekerden 50 kat daha ucuz olduğu için gıda sanayi yiyeceklerin içine glikoz şurubu koyuyor. Bu da kanserden obeziteye pek çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlıyor.

- Son dönemde “Şeker kanseri besliyor” diye bir şehir efsanesi yayıldı. Bu doğru değil. Bunu kanser hücrelerini tespit etmekte kullanılan görüntüleme testinde radyoaktif şeker kullanıldığı için söylüyorlar. Ama o normal şeker değil.

- Elbette yaşayan her hücre gibi kanser hücreleri de oksijen ve şeker kullanıyor. Ancak beynimizin ve bağışıklık sistemimizin tek yakıtı glikoz. Hücresel tüm enerji sistemimiz glikoz üzerine kuruluyken ondan vazgeçmek, pire için yorgan yakmak olur.
“Doğal bal ilaç besindir, basit şeker olarak düşünmeyin”

- Kanser hastaları “Şeker kanseri besliyor” korkusuyla en ihtiyaç duydukları dönemde doğal bal ve meyve gibi şifalı, sağlıklı şekerlerden uzak durmaya başladı. Oysa meyveler, flavonoidler gibi içerikleri sayesinde kanser hücrelerinin üremesini yavaşlatıyor, kanser hücrelerinin intiharına neden oluyor ve kanserli hücrelerin uzak organlara sıçramasını engelliyor.

- Meyvelerdeki antioksidan etki hücreler üzerinde önemli bir kansersavar sonuç yaratıyor. Meyvelerdeki fitokimyasal maddelerin kanser, kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon ve inme gibi sorunlarda koruyuculuk sağladığı ispatlandı.

- Meyvelere kötü şeker muamelesi yapmamalıyız. Bir diğer ilaç besin olan bal da basit şeker olarak düşünülmemeli. Aksine doğal bal, içeriğindeki bileşenler sayesinde basit şekerin neden olabileceği sağlık sorunlarının tedavisinde yardımcı besin olarak kullanılıyor. Bal içeriğindeki aktif flavonoidler sayesinde antioksidan, antibakteriyel, antiviral ve antitümör etkiler gösterir. Damarları, karaciğeri ve kalbi korur.

- Şekerden çok daha tatlı olan stevia (şeker otu) da tatlılar, pastalar, kekler gibi şeker kullandığımız her yerde güvenilir bir alternatif olarak tercih edilebilir. Stevia diyabeti engelleyen bir bitki ekstresidir.

“Paketli gıdaların içeriğini kontrol edin”
Günümüzde hazır, işlenmiş, paketlenmiş bir şekilde sunulan hemen hemen bütün gıdaları tatlandırmak amacıyla yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanılıyor. Bu şurup şeker gibi tat verdiği halde doygunluk sağlamıyor, bağımlılık yaratıyor ve hızla karaciğer yağlanmasına yol açıyor. Ayrıca kansere neden olan serbest radikallerin oluşumunu tetikliyor ve yaşlanma sürecimizi hızlandırıyor. Bu nedenle paketli gıdaları almadan önce içeriğinde fruktozlu mısır şurubu olup olmadığını mutlaka kontrol etmek gerekiyor.

“Sigara konusundaki farkındalık şeker için de oluşmalı”
Uzm. Dr. Ayça Kaya (İç hastalıkları uzmanı, “Sayarak Zayıfla 5333” ve “Sayarak Zayıfla Mutfakta” kitaplarının yazarı)

- Vücudumuza yüksek doz şeker girdiği zaman, fazla olan şeker kas, karaciğer ve yağ hücrelerinde depolanmaya başlıyor. Bu da yağ hücrelerinin büyüyerek vücuda karşı başkaldıran terörist hücreler haline dönüşmesine ve karaciğer, pankreas gibi iç organların yağlanmasına yol açıyor. Şekerin kalp krizine varan ciddi sonuçları
bu sebeple ortaya çıkıyor.

- Şeker ve şeker katkılı yiyecekler vücudu yabancı bir kimyasal madde gibi zehirliyor. Çocukluk çağı obezitesindeki yüksek artış da, diyabetin ortaya çıkma yaşının giderek
düşmesi de çocukluk çağında şeker ve şeker içeren yiyeceklerin sıkça tüketiliyor olmasından kaynaklanıyor.

- Nasıl ki çocukları sigara içse aileler önlem almaya çalışıyor, aynı farkındalığın şeker ve şeker katkılı tüm ürünler
için de oluşması lazım. Paketli çikolatalar, şekerlemeler, dondurmalar ve şekerli içecekler çocukluk çağının sigarasıdır. Sigara reklamı yasak ama ne yazık ki çizgi filmlerde gizli gizli şekerli ürünlerin reklamı yapılıyor. Çocuklar da reklamın etkisiyle bu ürünleri istiyor.
“Küçücük bir çocuk uyuşturucu gibi bir ürünle neden tanışsın?”

- Ebeveynlerin yakın çevrelerini de bu konuda uyarması gerekiyor. Amcası, teyzesi ya da halası çocuğun yanına gelirken bu ürünleri getirmemeli. Günlük doğal süt veya taze meyve getirebilirler. Çocuklarım abur cubur istediğinde onlara badem, fındık gibi kuruyemişler veya kuru meyveler gibi doğal şeker içeren gıdaları veriyorum.

- Çocuklarımızın sağlıklı olmasını istiyorsak onlara sağlıklı yeme alışkanlığını kazandırmalıyız. Paketli şekerli ürünlere, şekerli baklavalara, kurabiyelere ve keklere alışan bir çocuk ileride bunları yemek isteyecek. Şeker uyuşturucu gibi tadından kaynaklı bir bağımlılık yapıyor. Küçücük bir çocuğu, uyuşturucu gibi bağımlı olabileceği, zararlı bir ürünle neden tanıştıralım? Yemek öğrenilen bir davranıştır.

- Aileler “Çocuk bunu seviyor ne yapayım! diyeceğine mutfak reformu yapmalı. Örneğin tatlı veya kek yaparken şeker yerine kuru meyveler, bal ve pekmez kullansınlar. Kuru hurma, günkurusu kayısı, yaban mersini gibi şeker oranı yüksek kuru meyveler çocuğun şeker ihtiyacını giderir. Pekmez çocuğun gelişmesine de katkı sağlıyor. Balı ise pişirmeden koymak gerekiyor.

Şeker gibi belgesel!
2014 yapımı “That Sugar Film” isimli belgeselde bir süredir şekeri hayatından çıkaran Damon Gameau şekerin ne denli kötü bir şey olduğunu kanıtlamak için tekrar şeker yemeye başlıyor. Bu sürede vücudunda yaşanan değişiklikleri gözlemlediğimiz Gameau belgesel boyunca şekerle ilgili ilginç bilgilere de yer veriyor. Mesela süpermarket raflarından içinde şeker olan ürünleri çıkarırsak rafların yüzde 80’i boş kalırmış.