Geçtiğimiz hafta sonu ELPA (European Liver Patients Association / Avrupa Karaciğer Hastaları Derneği) tarafından Berlin’de düzenlenen bir basın toplantısını takip ettim. Toplantıda Türkiye’nin de içinde yer aldığı 25 Avrupa ülkesiyle Mısır ve İsrail’de düzenlenen Hep-CORE araştırmasının sonuçları, farklı ülkelerden gelen medya temsilcileriyle paylaşıldı.
Avrupa’daki ilk büyük hepatit araştırması olan Hep-CORE ile hepatit B ve C hastalıklarına yönelik ülkelerin sağlık stratejileri detaylıca analiz edildi. Bu analiz oldukça önemli çünkü viral hepatitler dünyada yedinci sıradaki ölüm sebebi olarak gösteriliyor.
Kendisi de geçmişte bir hepatit hastası olan ELPA Başkanı Dr. Tatyana Reic, Hep-CORE araştırmasının çok önemli bulgular ortaya koyduğuna değindi. Araştırma sonucunda ortaya çıkan verilerin ülkelerin sağlık politikalarına yön vermesi gerektiğini vurguladı. Özel röportajımızda ülkemize ve Avrupa’ya çok sayıda sığınmacı geldiğine değinerek, bunun hepatit hastalığının yaygınlığı açısından ciddi bir risk faktörü olabileceğinin altını çizdi. Reic sığınmacılar, seks işçileri, diyaliz tedavisi alanlar, şırıngayla uyuşturucu kullananlar gibi risk gruplarının mutlaka aşı ve tarama programlarına alınmaları gerektiğini söyledi.
“Türkiye’de esas sorun tarama programları”
Barselona Küresel Sağlık Enstitüsü’nden, Hep-CORE araştırmasının yöneticiliğini üstlenen Prof. Dr. Jeffrey Lazarus, “Avrupa ülkelerini kapsayan ilk büyük hepatit araştırmasından çıkan sonuçlar hiç de olumlu değil” dedi. Araştırmaya katılan 27 ülkenin yarısından fazlasının hepatit B ve C’ye yönelik herhangi bir ulusal stratejisinin bulunmadığını Lazarus’tan öğrendik. Lazarus “Araştırmaya katılan ülkelerden üçü hariç diğerlerinde etkili yeni ilaçlara erişimde sorunlar var” dedi. Araştırma sonuçlarını değerlendirirken bu ülkelerdeki en büyük sorunun hepatit hastalıklarına yönelik yeterli kayıt bulunmaması ve tarama programlarındaki eksiklikler olduğunu vurguladı.
Lazarus, Türkiye sonuçlarını Avrupa’daki diğer ülkelerle karşılaştırırken, ülkemizin birçok açıdan daha iyi durumda olduğunu anlattı: “Türkiye’nin hepatit konusunda stratejisi ve aksiyon planı var. Ancak bunları uygulama konusunda bazı aksaklıklar mevcut. Örneğin tarama programlarındaki yetersizlikler nedeniyle hepatit hastalarının bir kısmı hâlâ hasta olduğunu bilmiyor. Bu nedenle bu rapora göre Türkiye’ye özgü yapılabilecek en iyi öneri, tarama programlarının devreye sokulmasıyla mevcut hastaların ortaya çıkarılması olacaktır.”
“Farkındalık çalışmalarının artırılması gerekiyor”
Araştırmanın Türkiye ayağının yürütücüsü olan ve ELPA’nın Türkiye temsilciliğini üstlenen Hepatitle Yaşam Derneği Başkanı Hilal Ünalmış Duda’yla verileri değerlendirdik. Duda “Türkiye’de 3.5 milyon hepatit B, 700 bin de hepatit C hastası olduğu öngörülüyor. Yeni hastaların oluşmaması için hastalık hakkında farkındalık çalışmalarının artırılması gerekiyor” dedi: “Hepatitin bulaşıcı bir hastalık olduğunu bilmeyip, teşhis aldığında ‘Zaten babamda da vardı, bizim ailede genetik bu’ diyen hastalar var. Ülkemizde hepatit A ve B hastalıklarından etkin korunmamıza olanak sağlayacak aşılar, ulusal aşılama programında yer alıyor. Bu ciddi bir avantajımız. Mevcut hastaların tedavileri konusunda da Avrupa’da iyi durumdayız.”
Hepatit nedir?
Hepatit virüsler, ilaçlar, alkol gibi nedenlere bağlı olarak karaciğerde yaralanma veya iltihaplanma oluşması anlamına gelir. Viral hepatitlere ise hepatit A, B, C, D ve E virüsleri yol açar. Bu virüsler karaciğerin fonksiyonlarını bozup çeşitli hastalıklara neden olur.
Her virüsün bulaşma şekli farklıdır. En yaygın görülen türler olan hepatit B ve C, bu virüsle bulaşık kan ve diğer vücut sıvılarının mukoza yoluyla geçmesi, cinsel yol ve anneden çocuğa doğum sırasında ve sonrasında geçmesiyle oluyor. Özellikle deri yoluyla virüsün geçişinde enjektörler, dövme, akupunktur, yeterince temizlenmemiş cerrahi araç ve gereçler önemli rol oynuyor. Evde ortak kullanılan diş fırçaları, tıraş bıçakları, havlular da bulaşmada önemlidir.
Viral hepatitlerin sık karşılaşılan yakınmaları; halsizlik, iştahsızlık, bulantı ve kusma, karında ağrı ve rahatsızlık hissi, idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde açılma, deri ve göz aklarında sararmadır.