Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde, Birinci Dünya Savaşında kanları pahasına düşman donanmasının Çanakkale'den geçmesine izin vermeyen kahramanlar anılıyor. Cumhuriyet tarihinde çok özel ve önemli bir gün. Çanakkale'de törenler yapılıyor. Tam da o gün (yani önceki gün) Fransız donanmasından birkaç parça gemi Çanakkale boğazından geçiyor. 19 Mart sabahı İstanbul Boğazı'nda Dolmabahçe önlerine demirliyor. Geçen yıllarda Amerikan donanmasının da ziyaretlerini zaman zaman 10 Kasım, 29 Ekim gibi günlere raslattığını biliyoruz. Elbetteki dünkü düşmanlarımız bugün dostumuz. Bunlar da görünüşte iyiniyetli ziyaretler. Ama elbet "şov" amacı da içeriyor. Ne olursa olsun bu tür ziyaretler Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos, 18 Mart gibi günlere rastlatılmamalı diye düşünmekteyiz.
Böyle günlerde gözler Boğaz'da Türk savaş gemilerini görmek istiyor...
Acaba Deniz Kuvvetleri Komutanlığı aynı konuda ne düşünür?

Ata ve Zafer

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde Çanakkale kahramanları ve Atatürk anıldı. Zafer ve Atatürk deyince... Falih Rıfkı Atay'ın bir sözü düştü aklımıza... Ata'yla ilgili sözlerin en güzellerinden:
"Atatürk kazandığı zaferlerden daha büyük adamdı..."

Terlikli müşteri

İngiltere'den iş seyahatinden dönen bir dostumuz anlattı... Londra'da beş yıldızlı "Britannia" Oteli'nde gecelemiş... Oda ücreti gecelik 300 dolar... Otelin koridorlarında terlikle dolaşan, koltuğa bağdaş kuran ve sabah kahvaltısına da bu şekilde giden kimi müşteriler dikkatini çekmiş. Bir ara bakmış bu kişiler Türkçe konuşuyor. Yaklaşıp biraz konuşmuş kendileriyle. İGDAŞ (Doğal Gaz Şirketi) tarafından bir seminere gönderildiklerini söylemişler. Dostumuz onlar adına mahçup olmuş otelde...

Adalet

İlk haber 18 Mart 1999 tarihli Milliyet'ten:
"Manisa Davası'nda 9 ay hapis yattıktan sonra beraat eden Mahir Göktaş'a 11 milyarlık tazminat istemi karara bağlandı. Devletin Göktaş'a 210 milyon lira tazminat ödenmesine hükmeden Bergama Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay'ın uyarısı üzerine bu miktarı 150 milyon liraya (400 dolar) indirdi.
İkinci haberimiz dünkü Sabah'tan:
"İzmir'de görev yaptığı sırada bir meslektaşının eşini zinaya zorlayarak 4 ay boyunca ilişkiye giren Amerikalı general suçunu kabul edince 22 bin dolar (8 milyar lira) para cezası aldı."
Adaletin bu mu Türkiye?

***
Ağız kokusu hapının fiyatı 2 milyon 750 bin lira.
Açlıktan ağzı kokan adam bu hapı nasıl satın alacak şimdi?
***
Küskünler şimdi de hükümeti düşürmeye çalışıyorlar.
Hükümet ne olur bilmeyiz ama kendilerini halkın gözünden düşürmeyi başardılar.
***

Köprü boşlukta!

Yeni Galata Köprüsü'ndeki büyük tehlike ilk kez bu sütunlarda gündeme geldi: Kapakların tam açılması halinde "çökme tehlikesi" başgösterdiğinden köprü aylardır açılamıyor. Haliç'teki gemiler rehin...
Bayındırlık Bakanı Ali Ilıksoy, Hürriyet'te Çiğdem Toker'e verdiği demeçte "tehlike"yi doğruluyor, "Sorun köprüyü inşa eden STFA -Thyssen konsorsiyumunun hatasından kaynaklanıyor" diyor.
Karayolları, konsorsiyuma "Gelin, hatanızı telafi edin!" diyor ama karşı taraf duymazdan geliyor. Bu arada Devlet, işi başkalarına yaptırıp faturayı STFA - Thyssen'e gönderebilir. Ancak bu onarım için gereken 10 milyon markı (ilaveten: konsorsiyumun eksik ve kusurlu bıraktığı diğer işleri tamamlatmak üzere de 31,5 milyon markı) bulamıyor...
"Çökme" tehlikesine rağmen işin neden bu kadar ağır yürüdüğünü, 1995'te malum köprü nedeniyle istifaya zorlanan eski Bayındırlık Bakanı Erman Şahin'e soruyoruz. Diyor ki:
- Konsorsiyumun yerli ortağının siyasi çevrelere olan yakınlığı malum. Dolayısıyla ha deyince çözülemeyecek kadar karmaşık bir sorun bu. Bu köprü dört yıl önce de beni bakanlıktan etti. Eksik ve kusurlu bırakılan işleri tamamlatmak amacıyla ihale açmıştık. İş başka bir firmaya yaptırılacak, kusurlu işlerin bedeli ve eksik işlerin de sözleşmedeki rakamı aşan kısmı konsorsiyumdan talep edilecekti. (Ayrıca Atatürk Barajı kanal inşaatıyla ilgili şaibeli noktaları da çözmüştük) İkisi birden dosya halinde Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin'e sunduk.
- Sonra?
- Sonucu beklerken Bayındırlık'tan alınıp Devlet Bakanlığı'na "aktarılacağımı" öğrendim! Ve derhal istifa ettim. Halbuki yeni köprü için sağlanan 181.2 milyon marklık dış kredinin 40 milyon markı, ihale açtığımız dönemde kullanılmamış olarak duruyordu. Arayışa gerek yoktu. Sonra daha da garip birşey oldu: Köprünün işleri olduğu gibi dururken Mehmet Keçeciler döneminde o para Bursa Tramvay Yolu'na kaydırıldı.
Uzun lafın kısası... STFA - Thyssen konsorsiyumu kendi hatasını tamire yanaşmıyor. Zararı devlete yıkmaya çalışıyor. Kimi siyasetçi ve bürokratlar da devletten değil (nedense!) STFA'dan yana tavır alıyor. Bakalım Haliç'ten çıkamayan gemilerin doğurduğu zararı ve eğer bir gün köprü çökerse hesabı kim verecek?


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr