Askeri havaalanlarımızı NATO uçaklarının kullanımına sunduktan bir adım sonra... Savaş uçaklarımızın da "ateş hattı"nda göreve çağrıldığını öğreniyoruz. Gelişmeler üzerine Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Prof. Bülent Berkarda, bütünüyle paylaştığımız kaygılarını dün şöyle dile getirdi:
"Giderek tırmandırılan savaş kışkırtıcılığından; halkımızı ve ordumuzu sonu bilinmez bir maceraya sürükleme girişimlerinden kuşku duymaktayız. Avrupa'nın ortasında yaşanan insanlık dramının sonuçlandırılmasına katkı sağlayabilecek her türlü insani girişimden yanayız. Ancak bu görüntü altında, sonu belirsiz uluslararası senaryolara alet olmayalım.
Sözün özü...
İlahiyat Profesörü
Yaşar Nuri Öztürk, bu hafta Hürriyet Pazar Eki'nde ilginç ve özlü bir yorum yapıyor. Bir kitaba sığacak cesamette bir irdelemeyi tek paragrafa sığdırıyor. Ve bakınız ne diyor:
"...Eğer ideolojiler olmazsa dinler ideolojileşir, siyasallaşır. Ancak şu anda
insanlık ideolojilerin terkettiği bir sahnede dinlerle yüzyüzedir... Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla
`ideolojiler devri' bitti diyoruz. Peki ne oldu? Dinler sahnenin önüne çıktı. Artık kitleleri dinler provoke eder oldu... Komünizmin çöküşü bir defa sosyalizmin çöküşü değildir. Sosyalizm asla çökmez ve sınıf mücadelesi asla ve asla bitmez..."
Merve Kavakçı artık resmen "Amerikalı"...
"Beni Meclis'e almıyorlar" diye Clinton'a şikayette bulunabilir.
Hayaldeki kadın
Hürriyet yazarlarından
Ayşe Arman, Attila İlhan'la bir röportaj yapmış...
Konuşma öncesi yaptığı hazırlıkları şöyle anlatıyor:
"Ona kendimi sevdirmek ve sersem görünmemek için herşeyi yaptım. Hatta tarif ettiği kadınlar gibi giyindim..."Peşinden röportaj sırasında soruyor:
- "Sarışın uzun bacaklı, düzgün burunlu, tebessümü hoş, ruh olarak son derece değişken, fakat kendi içinde tutarlı kadın tipine zaafım var" diyorsunuz. Hoş bulduk, siz beni tarif ediyorsunuz. Hayalinizdeki kadın geldi, şimdi ne hissediyorsunuz?
Attila İlhan görmüş geçirmiş adam... Bu
"sarışın, uzun bacaklı, kendi içinde çok tutarlı" soruya beklenen yanıtı vermemiş.
"Bende zaaf yoktur" deyip soruyu geçiştirmiş...
Viagra'dan sonra...
Meslektaşımız
S. Mine Hanım,
"Viagra'nın az gelişmiş ülkelerde hangi mal ve hizmetin fiyatını artıracağını ve düşüreceğini araştırıp buldum" diyor ve ekliyor...
Fiyatı artacaklar şöyle:* Porno kaset ve kitaplar
* İkiz yataklar
* Klasik yaylı yatak tamir işleri
* Kürtaj ve doğum ücretleri
* Genelev vizite ücretleri
* Nataşa saat ücretleri
* Garsoniyer kiraları
* Malum otellerin oda fiyatları
* (Boşanma uzmanı) avukatların ücretleri
* Kalp ilaçları
* Ve mezar ücretleri...
Fiyatı düşecekler ise şöyle sıralanıyor:* Vitamin hapları
* Mutluluk çubuğu ameliyatları
* Cezerye, bal - badem, fındık fıstık, kuvvet macunu fiyatları
* Üfürükçü ve falcı vizite ücretleri...
Devlet yargıç ve savcılara "Cüppelerinizi kendiniz alın" demiş.
Cüppe bir yana da bu komik koşularda yargıçlarımız nasıl sağlıklı karar alabilecekler.
Evlilik yattı mı?
DSP - MHP koalisyonu yattı mı?..- Hayır, diyor telefondaki siyasetçi dostumuz, hala en büyük olasılıktır...
- Ecevit'lerin MHP'nin geçmişini gündeme getirmekteki amacı nedir?- Seçimden
"en büyük zaferi kazanmış parti" kimliğiyle çıkan ve koalisyon hükümetinde bu imajı lehine kullanmaya hazırlanan MHP'yi önceden dizginlemek... Manevra alanını daraltmak... (Özellikle CHP'nin muhtemel eleştirilerine karşı) MHP'ye gözü kapalı teslim olmuş imajı vermemek... Ve gelecekte MHP eskiye dönüş emareleri gösterdiğinde koalisyonu bozmak için gerekçe yapmak...
- Çok yönlü bir manevra...- DSP bu defa değişik bir taktik izliyor. Koalisyonun kuruluş tartışmalarını kamuoyu önünde yapıyor. Kapalı kapılar ardında söyleyeceklerini veya söyleyemeyeceklerini kamuoyu önünde söylüyor. Halkı pazarlıklara tanık yapıyor. Koalisyon protokolu basına
Ecevit'in izniyle sızdırıldı.
Rahşan Ecevit'in sözlerinin altında da
Bülent Bey'in imzası var.
- Demek DSP'nin MHP'nin geçmişine ilişkin hatırlatmaları sadece taktik...- O kadar değil... MHP'nin 12 Eylül öncesi eylemlere olduğu gibi sahip çıkması DSP'nin üst kademelerinde de tabanında da tedirginlik yaratıyor. Genel Başkan
Devlet Bahçeli'nin televizyon ekranında
Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi isimlere sahip çıkması bu partinin değiştiğine inanmak isteyenleri hayal kırıklığına uğrattı. MHP'den
"12 Eylül öncesinde bizim de istemediğimiz olaylar olmuştur. O defter kapanmıştır" gibi yuvarlak bir - iki cümle çıkmış olsa dahi DSP bu kadar sıkışmazdı.
- Bir DSP - ANAP - DYP koalisyonu mümkün mü?- Bu takdirde MHP ile FP, TBMM'de güçlü bir blok oluşturur. ANAP ve DYP'den de MHP'ye geçişler olur.
Bülent Bey o durumda Meclis'in çalıştırılamayacağını düşünüyor.
- O zaman?- DSP - MHP modeli hala en güçlü olasılıktır. DSP böylesini ehven - i şer gördüğü gibi MHP'nin tabanı da iktidar için sabırsızlanıyor. İki parti bence önümüzdeki günlerde buzları eritip zoraki evliliğe adım atacaktır.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr