Coğrafya öğretmeni Ahmet Gülüm'ün mizah yazarı Kemal Gönen'le birlikte (ve çok sayıda eğitimcinin de katkılarıyla) derlediği "Yine mi Yazılı Var?" adlı kitap İletişim Yayınları'ndan çıktı. İlk ve ortaokul öğrencilerinin sınavlarda verdikleri seçme yanıtlardan oluşan kitap, okuyucuyu, kural ve koşullanmalarla örselenmemiş pırıltılı ufaklıklar dünyasına götürüyor. İşte kimi yazılı kağıtlarından soru ve yanıtlar:
     Â* AÅŸağıdaki ÅŸiirin ölçüsü nedir? / Yaklaşık dokuz santimetredir.
     Â* Türkleri Ä°slamiyet'e yönelten sebep nedir? / Bilmiyorum hocam, biliyorsanız yazın. Vallahi seneye okulu bırakacam. N'olursunuz hocam.
     Â* CumhurbaÅŸkanı'nın görevleri? / CumhurbaÅŸkanımızın görevi ülkemizde olan deÄŸerli olayları yorumlamak ve açılışları yapma görevine sahiptir.
     Â* Meclisin görevleri nedir? / Toplanıp konuÅŸmaları, zam yapmaları.
     Â* Devletin temel amaç ve görevleri nelerdir? / Milletvekillerini korumak.
     Â* Eski Türklerde sosyal hayat nasıldı? /Eski Türkler ne ekerse onu biçerdi. At üstünde tavla oynuyorlardı.
     Â* Orta Asya'dan göçün sebepleri nelerdir? / Elektrik kesintisi
     Â* Sert su nedir? / Bir bardak suyu buzluÄŸa koyduk, donarsa sert su olur.
     Â* Selçuklu Devleti'ni kim kurdu? / Atatürk Bey.
     Â* Belediyenin görevleri? / Yol kenarlarının yanlarına çukur mukur açıp kapatmak.
     Â* Açık dolaşım hangi canlılarda görülür? Tüyleri dikenli canlılarda.
     Â* "Ali camı kırdı" cümlesinin öğelerini bulunuz? / Vallahi hocam, sen benim diplomayı ver. Alinin kafasını da kırarım, camı da taktırırım (Lise dışardan bitirme sınavı)
      Kıpkırmızı, lezzetli, canlı domatesleri salataya doğrayıp yiyoruz. Biraz da derdini dinleyelim... Antalyalı çiftçiler bugün traktörlerle eyleme çıkıyor. Römorklar dolusu domatesi yollara döküp Ankara'ya seslerini duyurmaya çalışacaklar. Peki nedir söyleyecekleri?.. Antalya Kumluca'dan çiftçi Ramazan Hoyrazlı anlatıyor:
     Â- 1 gram domates tohumunun fiyatı 6 milyon lira.. 1 gram altın ise 2 milyon 400 bin lira. Domates tohumu altından daha pahalı.. 1 kilo domatesin çiftçiye maliyeti bugün, işçilik hariç 50 bin lira... Halde 5 bin liraya zor satıyoruz. Ankara sorunlarımızdan habersiz. Sıkıntının en büyük sebebi enflasyonla mücadele gayesiyle sebze ve meyvedeki ihracat teÅŸviklerinin kaldırılması... Sesin Ankara'dan duyulmasını istiyoruz...
      12 Şubat 1998 günü... Sabahın erken saatleri... Berfin Yayınları'nın Cağaloğlu'ndaki deposunda önce bir patlama sesi... Sonra yangın... O saatlerde yayınevinden henüz hiç kimse işe gelmediği için komşu ofislerden birkaç kişi kapıyı kırarak yangını söndürmeye çalışıyor. Sonra itfaiye ve polis geliyor, yangın kontrol altına alınıyor. Onların hazırladığı tutanakta yangının elektrik kontağından çıktığı belirtiliyor.
      Yayınladığı bazı kitaplar radikal islamcı kesimde tepkilere yol açan Berfin Yayınları sahibi İsmet Arslan bir sabotajdan kuşkulanıyor. Nitekim ertesi gün depoyu incelerken yanmış kitapların gaz koktuğunu farkediyor. Ayrıca üzerinde "Shell Helix" yazan yanmış bir de plastik şişe buluyor. Bunları Eminönü Karakolu'na teslim edip "sabotaj" ihtimalinin de araştırılmasını istiyor.
      Aradan hayli zaman geçiyor. Ve geçenlerde İsmet Arslan'a Adliye'den içeriğini aşağıda okuyacağınız yazı geliyor:
     Â"GEREĞİ DÜŞÜNÃœLDÃœ: Sanığın (Ä°smet Arslan) sahibi bulunduÄŸu iÅŸyerinde dikkatsizliÄŸi sonucunda yangın çıkmasına sebebiyet verdiÄŸinden dolayı mahkememize dava açılmış olup, sanığın açık beyanı ve dosyadaki tutanaklar ile yangın çıkmasında sanığın kusurlu olduÄŸunun bildirilmiÅŸ olduÄŸundan sanığın müsnet suçtan eylemine uyan TCK 566 / 1 maddesi gereÄŸince 300 bin TL hafif para cezasına çarptırılmasına, mahkeme masraflarının sanıktan tahsiline..."
     ÂÖzetle... Yangınla ilgili olarak açılan kamu davası sonuçlanmış ve Ä°smet Arslan sanık sıfatıyla mahkum edilmiÅŸ... Ä°ÅŸin garibi... Arslan'ın böyle bir davadan haberi yok... Ne mahkemeye çaÄŸrılmış, ne ifadesi alınmış, ne de olayın "sabotaj" olma ihtimalinin araÅŸtırılması için Karakol'a teslim ettiÄŸi bulgular incelenmiÅŸ... Daha da anlaşılmaz olanı... Mahkeme kararında Ä°smet Arslan'ın kusurlu olduÄŸuna hükmederken "sanığın açık beyanı" diyor... Ä°fadesi alınmamış ki, böyle bir beyanı olsun...
      Yayıncı İsmet Arslan şaşkın... 2,5 milyarlık kitap (ve bir de bilgisayarın) kül olmasına mı yansın, 300 bin lira cezayla "yırttığına" mı sevinsin, bilemiyor! Ve şimdilerde ülkedeki hukuk ve adalet mekanizmasının bu yeni işleyişinin hangi mantık ve senaryo üzerinde işlediğini keşfe çalışıyor.
      ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü araştırma görevlilerinden Neslihan Öztürk geçenlerde Konya'da Mevlana Müzesi'ni gezmiş. Gerisini anlatıyor:
     Â- Müzeye ayakkabıyla girmek yasak. Ziyaretçiler içeri çorapla giriyor. Bu yüzden içerde dayanılmaz bir koku oluÅŸuyor. İçerdeki ayak kokusunu engellemek için Ä°stanbul'da Sultanahmet Camii'ndeki gibi "galoÅŸ" kullanabilirler. Böylece herkes sadece ayakkabısıyla girer ve içerinin kirlenmesi ve en önemlisi o ÅŸekilde kokması engellenmiÅŸ olur.
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr