Melih AŞIK
Haber, gerçekten de manşete çıkarılacak kadar önemli...Kuzey Irak'tan Türkiye'ye doğru büyük bir göç hareketi başlamış, Türk Ordusu da göçü önlemek için Kuzey Irak'a girmiş...
Haberle ilgili fotoğraflar da
"Özel fotoğraf" ibaresi vurulacak kadar "özel" ve "çarpıcı..."
"Binlerce insan savaştan ölümüne kaçıyor" yazısı üstünde binlerce değilse de yüzlerce çocuğun yer aldığı bir fotoğraf...
Hemen bunların altında iki fotoğraf daha... Birinde, hareket halindeki askeri araçlarımızı, ötekinde de kar elbiseleriyle hazırola geçmiş çakı gibi askerlerimizi görüyoruz.
Bu müthiş haber ve fotoğraflar yüksek tirajlı bir gazetemizde yer aldı dün. Başka hiçbir gazetemizde buna benzer ne bir haber var, ne de benzer bir fotoğraf... Nasıl olur? Derhal Diyarbakır'da yıllardır başarıyla görev yapan bir meslektaşımızın telefonunu çeviriyoruz:
-
Büyük geçmiş olsun! Nasıl atladınız böylesine büyük olayı?
- Ne atlaması abi, böyle bir olay yok ...
- Ya o fotoğraflar?
- Tümüyle asparagas!
- Yapma yahu?
- Birincisi, ordumuzun Kuzey Irak'a girmesi diye birşey yok. Genelkurmay'a sorduk, bu yanıtı aldık. Fotoğraflara gelince... Çocukların yer aldığı fotoğraf iki gün önce Şemdinli - Yüksekova yolu üzerinde çekilmişti. Birkaç gün önce Doğanyurt köyünün yakınlarına çığ düşmüş, 10 - 15 araba çığ altında kalmıştı ya... Fotoğraf o olayın fotoğrafı... Kar giysili askerlerimizin fotoğrafı ise geçen yıl Çaldıran'da çekilen bir fotoğraf... Açın geçen yılki Hürriyet'i, aynı fotoğrafı göreceksiniz. Askeri araçların olduğu fotoğraf ise belli ki yazın çekilmiş... Fotoğrafta bir tek kar tanesi görülmüyor...
Bu manşet haber yılın haberi bizce!..
Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SESAM) Başkanı
Kadri Yurdatap, devleti söğüşlemenin en yeni ve en yaratıcı örneklerinden birini aktarıyor:
- Biliyorsunuz, Kültür Bakanlığı sinemaya destek amacıyla film yapımcılarına düşük faizle kredi kullandırıyor. Repo ve faiz gelirlerinin yüzde 100'lerde seyrettiği ülkemizde kimi uyanık kişiler, yıllık
"yüzde 10" faizli ucuz krediyi film yapacağız diye alıp amaç dışı işlerde kullanıyorlar. Böylece hiç birşey yapmasalar dahi
"yüzde 90" gelir elde etmiş oluyorlar. Söz gelimi.. 1993 yılında Kültür Bakanlığı kredisiyle desteklenen 33 film projesinden sadece 9'u gerçekleşti. 24 tanesinde ise alınan para, film yapılmadan, faizi söğüşlendikten sonra Halk Bankası'na geri ödendi. Bu kişilerin teşhirini ve kendilerine verilen kredilerin yasal faizleriyle geri alınmasını istiyoruz...
Amerikan Readers Digest Dergisi'nin bir okuru anlatıyor...
Okurun amcası evlilik yıldönümünü sürekli unutan biri... Nihayet bir yılbaşı kendi kendine söz veriyor... O yıl evlilik yıldönümünü unutmayacak... Ve eşine büyük bir sürpriz yapacak.. Beklediği gün geliyor. Amca Bey o gün eşine pahalı armağanlar alıyor. Bir çiçek yaptırıyor. Akşam eve eli dolu dolu geliyor... Karısı şaşkın... Amca Bey neşeli kahkahaları sıralarken:
- Unuttun değil mi, diyor,
bugün evlilik yıldönümüzdü..
Kadın hazin hazin bakarak:
- Bugün bizim evlilik yıldönümümüz değil, diyor.
- Ya neyin yıldönümü
- Senin ilk karınla olan evliliğinin yıldönümü...
Amerika'da 1981 - 87 yılları arasında Savunma Bakan Yardımcılığı yapan
Richard Perle, önceki gün
"Herald Tribune" gazetesinde yayımlanan makalesinde esas tehdidin kimyasal silahlar değil,
Saddam'ın kendisi olduğunu anımsatıyor...
Saddam var oldukça tehlike ve tehdidin devam edeceğini söylüyor. Hava bombardımanının
Saddam'ı devirmeyeceğini hatırlatıyor. Ve şu çok ilginç iki noktanın üzerine basıyor.
1)
Saddam'ın gizlediği kimyasal ve biyolojik silahları, çok dikkatli ve başarılı bir bombardımanla bile ortadan kaldırmak mümkün değildir.
2) Amaca varmayan bir bombardıman başarılı gibi gösterilirse hem kimyasal silahlar ortadan kalkmamış olacak, hem de
Saddam ve diğer ülkeler Irak'a uygulanan ambargonun artık kalkmasını istemeye başlayacaklardır.
Tabii bombardıman sonrası (maksat hasıl olmuş sayılacağından) BM gözlemcilerinin Irak'a dönmesi de söz konusu olmayacaktır.
Richard Perle, "bombardıman" sonucuna ilişkin olarak;
- Muharebeyi kazanacağız ama savaşı kaybedeceğiz, diyor...
Bombardımanın
Saddam'ı yerinden oynatmayacağını ABD Savunma Bakanı
William Cohen de peşinen kabul ediyor. ABD'nin ünlü siyasi yazarlarından
William Pfaff ise bombardımanın
Saddam'ı yerinden oynatmayacağı gibi tam tersine güçlendireceğini anlatıyor.
Pfaff'a göre; bombardıman sivil halka büyük zarar verecek, ama bombardıman sonrası Birleşmiş Milletler uzmanlarının denetiminden, hatta ambargodan kurtulabilecek olan
Saddam, kazanacağı hareket özgürlüğüyle eskisinden daha güçlü olacaktır.
Willim Pfaff, bu muhtemel sonuçlara rağmen ABD yönetiminin bu ayın sonuna doğru Irak bombardımanını başlatacağını, bombalama süresinin geçen Körfez krizine göre daha uzun olacağını Davos'ta izlenim olarak aldığını ekliyor.
Bütün bunlar ABD'de beyinlerin hayli karışık olduğunu gösteriyor.
Şöyle bir toparlarsak...
- Bombardıman kimyasal silahları tamamen yok etmeyecek.
- Irak halkına zarar vermekle birlikte Saddam'
ı deviremeyecek.
- Tam tersine onun BM denetimi ve ambargodun kurtulmasını sağlayacak.
- Ve güçlendirecek...
Peki o zaman.. bu bombardımanın ABD'ye ve bölge ülkelerine faydası ne?..
Türkiye'ye faydası ne?
Bu soruların mantıklı bir yanıtı yok ortada. Bir yığın belirsizlik içinde belirli tek şey var: ABD, Saddam'ı destekledikleri için Irak'lıları çoluk çocuk fena cezalandıracak. Bölge ekonomisine bir darbe daha vuracak.
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr