ABD'de faaliyet gösteren
"Design House Technologies" adlı firmadan bir
"e mail" mesajı aldık. Türk hükümetinin depremzedelere yardım ulaşmaması için gösterdiği engin çabaları anlatan mektubu birlikte okuyalım:
      1) ABD'de kurumumuzun birinci elden bilgisi içinde, değeri 100 bin doların üzerinde tıbbi ekipman ve diğer yardım malzemesi (ki, bunların tümü Türkiye'deki kurumların çağrı ve talepleri doğrultusunda tedarik edilmiştir) buradaki depolarda Türkiye'ye sorunsuz bir giriş yolu aramaktadır.
      2) Bu malzemeden önce ABD'li doktorlar gözetiminde ve eşliğinde Türkiye'ye gönderilen bir parti ekipman ne yazık ki İstanbul gümrüğünden çekilememekte, hiçbir uğraşımız bunu mümkün kılmamaktadır.
      3) Türk hükümetinin Amerikan tıbbi yardımını gemiler Ege Denizi'ne vardıktan sonra geri çevirmesi ve
"İhtiyacımız yok" mesajları burada daha fazla yardım toplamamızı güçleştirmektedir. Yardımların geri çevrilmesi olayı derhal son bulmalıdır.
      4) Hükümetiniz Amerikan kamuoyunda güvenilirliğini tamamiyle kaybetmiş durumdadır. Hükümetin sadece nakdi yardımı kabul ettiğini açıklaması, bu yardımı başka alanlara yönlendirebileceğini düşündürmekte, o yüzden nakdi yardımlar sınırlı kalmaktadır. Türk halkı ve dünya depreme yardım için çırpınırken gözlemlerimize göre bu savaşımın içerisinde yer almayan tek organize güç Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'dir.
      6) Her gün milyarca liralık mal, rüşvet, kayırma ve adamsendecilikle gümrüklerden girerken depremzedelere yardım olarak gönderilen mallara oradaki gümrük görevlilerince el konulmasına derhal son verilmelidir. Aksi taktirde, bu malları tespit ederek önümüzdeki günlerde La Haye mahkemelerine ülkenizi dava etmek zorunda kalacağız.
      7) Hükümet üyeleri, Dışişleri Bakanı haricinde bu konuda konuşmaktan ivedilikle kaçınmalıdırlar. Üzülerek gözlemliyoruz ki, bu bakanlığın dışında hiçbir kurumdan mantıklı ve yapıcı bir söylem veya tavır gelmemektedir.
     Â
Millet Hükümetin gözcüsü olmak durumundadır. Çünkü Hükümetin icraatı kötü olup da millet itiraz etmezse bütün kusur ve kabahate katılmış demektir.      K.Atatürk (26.12.1999)
Hacı baba
     Â
Bülent Ecevit ile CNN için röportaj yapan beyaz sakallı pembe yanaklı Amerikalı gazeteci
Jerrold Kessel'in siması hatırınızda mı?
Kessel önceki gün Gölcük'e gitmiş. NTV televizyonunun aracından CNN'e haber geçmiş. Sonra içerden çıkmış, arabanın önünde duruyor... O sırada NTV'nin aracından sarkıtılan şarj kablosuna vatandaşlar teker teker cep telefonlarını takarak dolduruyor. Bir depremzede kabloyu telefona takamamış.
Kessel'e dönüp sormuş:
      - Hacı Baba bu nasıl takılıyor?
      Bize nakledenlerin söylediğine göre
Kessel "Hacı Baba" lakabından çok memnun olmuş...
Hümanist Ecevit!..
      Şair ruhlu lider... Hümanist Başkan... Karınca ezmez Ecevit... İşkencecileri... Katilleri... Çeteleri... Meclis soyguncularını... Mafya mensuplarını... Cümle canileri affeyledi. Duvara yazı yazmaktan 18 yıla mahkum gençleri ağzına bile almadı. Tanrı onu hümanist, solcu, demokrat, şair zannedip oy verenleri affetsin.
Pembe deprem...
      Kaderin
"devlet büyüğü" yaptığı büyüklerimiz, medyanın deprem haberlerini veriş biçiminden çok rahatsızlar...
"Devlet gazetecisi!" Fahrettin Fidan, iÅŸte tam bu noktada devreye girdi, deprem haberlerini
"Durmuş'lar Hükümeti"nin istediği biçimde vermeye başladı. İşte haberler:
      ...7.4 büyüklüğündeki depreme rağmen Kocaeli, Sakarya ve Yalova'daki binaların tam 317 tanesi (Yüzde 2) ayakta kaldı, bunların sıvaları bile dökülmedi.
      ...Başbakan
Bülent Ecevit, depremde hayatlarını kaybeden 13 bin yurttaştan hiçbirinin açıkta bırakılmayacağını açıkladı. Netekim bu açıklamadan 548 saat bile geçmeden depremde hayatlarını kaybeden bütün yurttaşlara mezar bulundu.
      ... Kızılay Genel Başkanı
Kemal Demir'in depremin üzerinden 346 saat bile geçmeden felaket bölgesine
"Acınızı yürekten paylaşıyorum, hepinize geçmiş olsun" mesajı göndermesi depremzedeler arasında bayram havasının esmesine neden oldu. Enkaz altındaki bir vatandaş şöyle inledi:
     Â
- Mesaj bütün ağrılarımı dindirdi. Ben artık bir depremzede değil, bir depremzadeyim.       ...Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in
"Takdir - i ilahi" mesajı depremzedeleri müthiş rahatlattı. Enkaz altındaki bir vatandaş, "Bizi boşuna kurtarmaya çalışmayın, kader böyleymiş, Tanrı'nın işine karışmayın. Bu yaz pantalonum ıslanmasın diye mayoyla denize girmiştim, şimdi onun cezasını çekiyorum..." diyerek kurtarma ekiplerini başından uzaklaştırdı.
      ... Sağlıklı bir Bakan'ın "Hiçbir yabancı yardımına ihtiyacımız yoktur, göndermesinler yoksa ağzımı bozarım" şeklindeki konuşmasını duyan enkaz altındaki bir başka yurttaş, mutluluk gözyaşları dökerek şakıdı:
     Â"Avrupa! Avrupa! Duy sesimiziii! Bu sesler Türkiye'nin ayak takımının, pardon ayak sesidiiir!"...
      ...Deprem bölgesi gavur kaynıyor; İngiliz, Fransız, Amerikalı, Rus, Yunan, Ermeni, Japon, Lapon... Kendilerine burada ne aradıklarını sordum, verdikleri yanıt göğsümü kaparttı:
     Â- Tabii ki, kurtarma faaliyetlerinizi görüp bunlardan ders çıkarmak için (!) buradayız. "Takdir - i ilahi" yönteminiz harika... Ä°nsanın acele etmesine ve sorumluluk yükü altına girmesine hiç gerek kalmıyor. Anladık ki biz boÅŸuna koÅŸturmuÅŸuz... Bi daha gelirsem ne olayım!..
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr