Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milliyet'in geleneksel Yılın Sporcusu Ödül töreninde Eskişehirspor'un eski başkanı Aydın Begiter'le ayaküstü sohbet ediyoruz... Anılar arasında gidip gelirken bir ara rahmetli Şükrü Gülesin'in adı geçiyor. Ve bir anısını anlatıyor Begiter:
- Çok sayıda gazeteci arkadaşla birlikte Dünya Kupası'nı izlemeye Almanya'ya gitmiştik. Dediler ki, "Bir İtalyan lokantasına gidelim. Şükrü Abi İtalyanca biliyor nasılsa. Hem İtalyan yemeklerini de tanır..." Neyse girdik lokantaya... Garson geldi; bizi oturtmak için masa arıyor... Fakat nedense bomboş lokantada uygun bir yer bulamıyor.. Kasadaki babasıymış. Sonunda adamcağız da dayanamadı, İtalyanca seslendi:
- Oğlum n'apıyorsun, herhangi bir yere oturtsana!..
Oğlan da "Nasılsa bunlar İtalyanca bilmiyordur" diye göz ucuyla 150 kiloluk Şükrü'yü gösterip;
- Bu ayıya uygun bir sandalye arıyorum, demiş.
Bunu duyar da Şükrü yerinde durur mu!.. "Ulan p....k!" diye garsonu kovalamaya başladı. Oğlan kaçıyor, Şükrü peşinde... Zavallı çocuğun babası araya girip özür diledi de biraz olsun yatıştı Şükrü.. O vesileyle de muhabbeti koyulttu adamcağız:
- İtalyancayı nerede öğrendiniz Sinyör?..
- Lazio'da yıllarca top oynadım ben...
Adam inanmadı tabii:
- Sinyör siz daha çok güreşçiye benziyorsunuz. Şaka şaka.. Neyse, mutfakta koyu Lazio taraftarı bir aşçımız var. Ona soralım bakalım, tanıyacak mı sizi?. Tanırsa bütün hesaplar benden...
Aşçıyı çağırdılar. Onca yıl sonra, hem de o kadar değişmiş olmasına rağmen bizim Şükrü'yü görür görmez "Viva" diye çığlık atarak boynuna atlamasın mı...

Pikniğe davet

1961 Anayasası'na büyük emeği geçmiş değerli bilim adamları Tarık Zafer Tunaya, Bahri Savcı ve Muammer Aksoy anısına Esenyurt Boğazköy'de geçen yıl dikilen 1200 fidan serpilip büyümüş. Dün Hale Kıyıcı arayıp dedi ki:
- Tarık Zafer Hocamız erguvanları çok severdi. Onun anısına diktiğimiz erguvanlar çiçek açmış. Bahri ve Muammer Hocalarımıza adadığımız salkımsöğütler de kocaman olmuş...
Bugün pikniğe gidiyorlarmış Esenyurt "Anayasa ve Özgürlük Ormanı"na. Herkes davetli... Taksim AKM önünden 10.30'da otobüs kalkıyor...

Isparta'dan...

Isparta'da Milli Piyango Anadolu Lisesi'nin koridorlarını Türk büyüklerinin portreleri süslüyormuş... Alparslan'dan Timur'a... Osmanlı sultanlarına... Namık Kemal ve Mehmet Akif'lere... Nihayet Fevzi Çakmak ve Mustafa Kemal'e kadar uzanan bir tür "resimli" tarih geçidi... Isparta'dan bir okurumuz;
- Ama bir eksik var, diyor, Atatürk'ün deyişiyle "sadece düşmanı değil milletin makus talihini de yenen" adam; yani İsmet İnönü yok bu resimli geçitte...
Nedeni?.. Bilinmiyormuş... CHP İl Başkanlığı 1 yıl önce Isparta Valiliği'ne konuyu sormuş... Ancak henüz bir yanıt alınamamış... Acaba neden?

***
Öğretmenlere "Kalite Kontrol" uygulaması getirilecekmiş.
Önce maaştaki kalitenin kontrole ihtiyacı yok mu?..
Cihan Demirci
***

Mensup ve meczup

Atatürk Spor Salonu'nda yapılan CHP Kurultayı'nda bez afişlerden birinin üzerine Atatürk'ün şu ünlü sözü yazılmıştı:
"Efendiler ve ey millet; iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, mensuplar memleketi olamaz..."
Pankart salonda kimi tartışmalara neden oldu... Çoğunluk:
- Pankartta yanlışlık var, dedi, "mensuplar" değil "meczuplar" olacak...
Akşam bir televizyon kanalında da pankartın yanlış yazıldığı, doğrusunun "mensuplar" değil "meczuplar" olması gerektiği bildirildi.
Oysa pankart doğrusunu yazıyordu.
Sözün aslı "Tarikat mensubu" anlamında "mensuplar" idi...
Arı İnan'ın derlediği, Türk Tarih Kurumu'nun yayımladığı "Düşünceleriyle Atatürk" adlı kitap "mensuplar" diyor... İnkılap Tarihi Enstitüsü'nce yayımlanan "Söylev ve Demeçler"de de Atatürk'ün ağzından "mensuplar" sözcüğünün çıktığı görülmekte... Anlaşılıyor ki sonradan ağız alışkanlığı olarak "meczuplar"a dönüşmüş "mensuplar" sözü... Bir ayrıntı belki... Ama doğrusunu bilmekte ve kullanmakta yarar var...

***
Türkiye her haftayı zamla geçiriyor:
Pazamtesi... Zamlı... Çarzamba... Perzambe... Zama... Zamartesi... Zamar...
Kenan Tunç
***

Herkes hocam!

Gazeteye bir üniversitenin verdiği ilanda şöyle bir satır göze çarpıyor:
"Fakülte hocalarından oluşan tecrübeli öğretim üyeleri..."
Okurumuz soruyor:
- Ben bu satırdan birşey anlamadım. Akademik ünvanlara `Hoca' diye bir yenisi mi katıldı? Yoksa fakültede cami hocaları mı görev yapıyor?.. Hoca, ağa, paşa gibi ünvanların kaldırıldığından bu üniversitenin haberi yok mu?
Okurumuz teoride haklı. Pratikte ise durum değişik.
Artık herkes "Hoca"... Fatih Hoca, Erman Hoca, Erbakan Hoca, Ahmet Hoca, Mehmet Hoca... Adam büfeye yaklaşıyor:
- Ver hocam şuradan bir sigara...
Sıradan iki kişi konuşurken de birbirlerine "Hocam" diye hitap ediyor. Hocam aşağı, hocam yukarı...
Belli ki sözü geçen Üniversite de kendini piyasadaki "Hocam" muhabbetine kaptırmış... Gidiyor...



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr