New York’un Cumhuriyetçi Valisi George Pataki Amerika’daki Rum ve Ermeni asıllı seçmenlerin oylarını toparlamak amacıyla tarihin acı sayfalarını karıştırıyor... 6 Ekim 2002 tarihini İzmir’in yakılması ve Anadolu Rumlarının gördüğü zulmün 80’inci yıldönümü ilan ederek Türkleri tarih önünde mahkûm etmeye çalışıyor.
Vali Pataki yayımladığı bildiride:
"3 bin yol boyunca Karadeniz kıyılarında yaşayan Rumlar 1915 - 23 yılları arasında Ermenilerle birlikte kıyıma uğramış ve peşinden vatanlarından atılmışlardır" diyor... Bir başka cümlesi ise şöyle:
"1922 yılında da Türk orduları İzmir’e girdikten sonra o kentte yıllardır yaşayan Rumları katletmiş, İzmir’i ateşe vermiştir."
Valinin bildirisinde bütün bunların sebepsiz olduğu gibi bir hava da esiyor.
Ülkemizde okullarda İzmir’i Yunan ordusunun yaktığını öğretilir...
Batı’da kimi kaynaklar ise İzmir’i Türklerin yaktığını öne sürer. Marjorie Housepian adlı Ermeni asıllı bir hanımın "Smyrna 1922" adlı kitabında, İzmir yangınının Ermeni ve Rum mahallelerinden başlatıldığı öne sürülür.
Bize düşen de tarihi olayları tarafsız biçimde incelemek ve gerçekleri bütün çıplaklığıyla gün yüzüne çıkartmaktır.
AB Komisyonu Türkiye’ye tarih vermemiş. İnsafsızlar...
İnsan hiç olmazsa... "2023" falan derdi...
Nasrettin Hoca yaşasaydı durumu herhalde şöyle yorumlardı:
- Avrupalıların sizi üyeliğe almak istemediği doğru evlat...
Ama sizin Avrupa Birliği’ne girecek yüzünüz olmadığı da doğru...
Manisa’da çoluk çocuğa işkence yapan 10 tane polisi devletin yıllardır nasıl kahramanca koruduğunu görmüyor musun? Türk halkının Manisa olayı karşısındaki sus, pus tavrı da sizin toplum olarak nerede durduğunuzu göstermez mi?
Avrupa’ya uyum için birkaç aylık çaba yeter mi? Yıllardır aklınız neredeydi?
Dadaş Turizm otobüsü bir benzin istasyonunda ihtiyaç molası vermiş. Tuvalette işini bitirenler ağır ağır otobüse dönüyor... Okuma yazması olmayan yaşlı dadaş da işini halletmiş, geri gelmiş... Ama o da ne? İstasyonda bir sürü otobüs birikmiş. Aralarında kendi otobüsü hangisi, çıkaramamış. "Galiba şuydu!" deyip otobüslerden birinin kapısından kafayı uzatmış seslenmiş:
- Dadaşlar, hele bi bakın ki, ben bu otobüsün yolcusu muyam?
Medyapirasa sitesinde "www.medyapirasa.com" Türkiye’nin AB’ye giriş teşebbüsü bu fıkrayla anlatılıyor...
TRT Genel Müdürü Yücel Yener Başbakanlığa resmen başvurmuş... Emekli Başbakanlık müsteşarlarına ömür boyu lojman, araç, koruma ve sekreter tahsis ediliyor, benim bulunduğum görev Başbakanlık Müsteşarlığı’yla eşit, aynı şeyleri ben de isterim, demiş. Yanıt olumsuz olunca da soluğu Danıştay’da almış. Haberi bize Star’da Ali Ekber Ertürk duyurdu.
Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde müsteşar olan Yaşar Yazıcıoğlu’nun hazırlayıp Bakanlar Kurulu’ndan geçirttiği "ömür boyu kıyak" yönetmeliğinden halen yararlanmakta olanlar, onunla birlikte Ahmet Şağar ve Ali Naci Tuncer imiş.
Üç - beş ay müsteşarlık yapacaksınız, sonra da kendi hazırladığınız hortumu devlete dayayıp ömür boyu beleşten yaşayacaksınız... Ne ala memleket! Ne âlâ han -ı yağma! diyor, Başbakanlık’ta görev yapan bürokrat dostumuzu dinliyoruz:
- Önce şunu belirteyim ki, yalnız emekli Başbakanlık Müsteşarlarına değil, emekliye ayrılmış yüksek yargı organı başkanları ile diğer bazı zevata da ömür boyu lojman, araç, koruma ve sekreter tahsisi yapılıyor. Bana sorarsanız tümünün kaldırılması lazım. Çünkü etik açıdan savunulur bir şey değil.
- Bu yönetmelik çıkarıldığında itiraz eden hiç kimse olmamış mı peki?
- Olmaz olur mu? Yanılmıyorsam Refah Partisi itiraz etmişti. Konu birkaç kez Danıştay’a gitti ve Danıştay her seferinde yönetmeliği iptal etti. O iptal ettikçe yenisi çıkarıldı. Artık itiraz eden kalmadığı için yönetmelik yürürlükte.
- Şimdiki Müsteşar Füsun Koroğlu bu olaya nasıl bakıyor?
- Bildiğim kadarıyla bu yönde yeni bir yönetmelik hazırlamak istedi ama birileri kendisine şimdilik dur dediği için girişimi sonuçsuz kaldı.